8|Mitomani

3.8K 255 288
                                    

Yeni bölümle geldim

Jimin şu an karşımdaydı.

Dün sosyal medya üzerinden paylaşmış olduğu postta yazdığı açıklama beni bunu yapmaya itmişti.
Konuşmamızın artık vakti geldiğini düşünüyordum.

"Hyung, tekrardan yaptıklarım için özür dilerim, hepsinin bir açıklaması var ama bu yine de size zarar verdiği gerçeğini değiştirmiyor," önümdeki soğuk kahveden bir yudum aldıktan sonra Jimin'de soğuk içeceğinden bir yudum aldı.

"Hyung, Mitomani ne biliyor musun?" başlarım merakla havaya kalkarken başımı olumsuzca salladım. "Mitomani yalan söyleme hastalığı, bir çeşit dürtü kontrol bozukluğu. İnsanlar inandıkları yalanları -ki bu yalanlar kendi kafasında oluşturduğu yalanlar- insanlara inandırmaya çalışıyor, tedavisi mümkün ve biraz zaman alıyor," içeceğinden bir yudum daha aldıktan sonra masaya dirseklerini yaslayarak bana yaklaştı, " Hyung Mitomani hastasıydım, başınıza ne geldiyse hepsi benim saçma sikik hastalığım yüzünden geldi, geçtiğimiz hafta iyileştiğimi öğrendim, zaten ondan öncesinde de söylediğim yalanları hatırlayarak vicdan azabı çekiyordum. Size bunu yaşatmak istemezdim, özellikle Minki'ye bunu yaşatmayı hiç istemezdim," gözlerindeki yaşlar tek tek boşalmaya başladığında duramadım. Sandalyemi yanına çekerek onu kollarımın arasına aldım. "Hyung ben kötü biri değilim," gözlerim dolmaya başladığında usulca saçlarını okşadım. O da bu zamana kadar hastalığını tek başına yenmeye çalıştı, benim en azından yanımda Minki ve dostlarım vardı.

"Jimin, ağlama lütfen, geçip gitti bu olanlar. Yaşayacağımızı yaşadık, bu bizi daha da güçlendirdi. Evet her zaman biraz sızısı kalacak ama onun yerini güçlü sevgiler dolduracak," Jimin başını omzumdan kaldırdığında gözyaşlarını sildim. "Şimdi Tae'nin evine gideceğiz, Minki ile vakit geçirip mutlu olursun, diğer arkadaşlarım da orada, topluca vakit geçiririz," hamileliğimle bağlantısı var mı bilmiyorum ama Jimin'i kesinlikle yanımda tutmak istiyorum, sanki her an kırılabilecekmiş gibi. Cidden durumuna üzülmüştüm ve bildiğim kadarıyla Jimin bu zamana kadar hep tek başınaydı, sadece yanında para için dolanan birkaç sürtük olmuştu ve muhtemelen hastalığıyla mücadele ederken bile yalnızdı.

"Hyung beni istemezler, ben gelip huzur bozmayayım, hem affettin beni değil mi? Jungkook ve Minki'den de özür dilemem gerek, daha konuşmaya fırsatım olmadı," gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken sildim ve yerimden doğrulduğumda onu da peşimden sürükledim, kasaya geldiğimizde onun itirazlarını umursamadan parayı ödedim ve arabamın yanına gittik. Jimin'i şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturtarak kendi koltuğuma geçtim.

"Hadi gidelim artık."

Jimin'le eve gelmiştik ve çocuklar ilkten bu durumdan hoşnut olmasalar da Jimin her şeyi anlattığında hepsi yumuşamıştı. Minki sadece yalan söylediğini anlamıştı ve bundan pişman olduğunu farkederek kucağıma gelmiş ve Jimin için üzüldüğünü söylemişti.

Şimdi ise herkes bir koltuğa yayılmıştı. Jimin ile Tae  üçlü koltuğun bir ucuna oturmuş konuşurlarken Minki diğer uçta Hoseok'un kucağında onunla oynuyordu, Jin ile Namjoon sarmaş dolaş otururken bizde her zamanki gibiydik. Jungkook'un eli karnımı okşuyor bense mayışmış bir şekilde göğsüne kafamı yaslamıştım.

Karnım birazcık belirginleşmişti, üçüncü ayıma girmeme iki hafta kalmıştı ve doktor bebeğin gayet sağlıklı olduğunu olduğunu söylüyordu. Tehlike durumu tamamen ortadan kalkmış değildi ama risk çok azdı.

Gözlerim kapalı bir şekilde Jungkook'un kalp atışlarını dinlerken karnımda bir öpücük hissettim. Bu durum beni sesli bir şekilde güldürürken Minki babasının kucağına çıktı. Minki günde en az 10 kere gelip bebeği öpüyor ve artık gel merak ediyorum diyordu.

fracturas del corazón | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin