6|İmkansız

4K 294 264
                                    

Yeni bölümle geldim ♡

Tarih:08.06.2020 (Doğum gününden 10 gün sonrası)

"İmkânsız deme, o kelimede bile imkân var." -Audrey Hepburn

Güçlü bir mide bulantısıyla uyandım. Bedenimi hızlı bir şekilde banyoya yönelttiğimde klozete eğilerek kusmaya başladım. Jungkook'un elleri saçlarımdaydı. "Bebeğim, iyi misin? Neden böyle oldu ki? Bir haftadır kusuyorsun," öğürmem bittiğinde kendimi yan tarafa devirerek derince nefeslendim. "Bebeğim doktora gidelim, neden gitmeme konusunda bu kadar ısrarcısın?" yerden beni kaldırıp kucağına aldığında Minki'nin odasının kapısı açıldı. Meraklı ve endişeli minik adımlarını bize yönlendirdiğinde yüzüme yorgun bir tebessüm oturdu.

Minki, Jungkook'un hemen arkasından gelirken odamıza girmiştik ve Jungkook beni kucağından indirerek yatağa uzanmamı sağladı. "Babacığım, çok mu hastalandın?" Minki yatağa çıkıp yanıma geldiğinde kollarımın arasına girdi. "Sanırım öyle miniğim," elleriyle yanaklarımı okşadı ve daha sonra birer öpücük kondurdu. "Miniğim gel sana kıyafet seçelim, Tae amcana bırakacağım seni," Minki babasına döndüğünde yüzümdeki yorgun gülümsemeyi silip yüzümü yastığa gömdüm, midem çok bulanıyordu.

Odadan çıktıklarında bir süre öylece yatağa uzandım, hareket edecek halim yoktu ve öğürmekten göğüs kafesime ağrı girmişti. Bir süre daha öyle durduğumda içeriye Jungkook girmişti. Yanıma gelip alnımı öptüğünde usulca gözlerimi kapattım.

"Yoongi, belki de ol-" sözünü kestim. "Bu imkânsız. Bunu sen de biliyorsun."

Beş sene önce Minki'yi evlat edinmiştik. Minki'yi evlat edinmeden birkaç ay önce ne kadar uğraşsakta çocuk sahibi olamamıştık. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım olmamıştı. Doktorlar bir sürü ilaç vermişti. Biri başka bir sebebi ortaya atıyor, diğerinin onun dediğiyle hiçbir bağlantısı olmayan bir şey diyor. Olmadı. Yapamadık, bize çocuk sahibi olamazsınız dendi. Sonra Minki'yi evlat edindik.

İyi ki edindik.

Minki eve geldiğinde minicikti, Jungkook bir ay boyunca kucağına alamadı onu incitme korkusuyla. Sonra Minki büyüdü, ilk adımlarını, ilk cümle kurma çabalarını ve ilk kendi kendine yemek yemeye çalışması gibi daha birçok ilkini bizle yaşadı. Beş yaşında diğer tüm yaşıtlarından daha farklıydı, okuma yazmaya meraklıydı, resim çizmeyi ve şarkı söylemeyi severdi. Çoğu şeyi de anlardı. Ona ailesini anlattık. Ona anne ve babasının birer melek olduğunu ve onu bize emanet ettiğini söyledik.

Minki'nin anne ve babası bir yangında öldü.

Minki ona her şeyi anlattığımızda yalnızca bize sarıldı. Hiçbir şey söylemedi. Sadece birkaç gün sessizdi. Sonra Tae amcasıyla konuştu, odadan birlikte çıktılar, bizi endişelendirdiği için özür diledi ve yanaklarımıza birer öpücük kondurdu. Benim annem ve babam melek olabilir ama siz benim ailemsiniz dedi.

Daha da bağlandık.

Minki yavaş yavaş her şeyi daha çabuk kavramaya başladı, çok meraklıydı ve çoğu şeyin yapımı ilgisini çekiyordu. Öyle ki bazen Jungkook babasına evde bozulan eşyaların tamirinde yardım ediyordu. Merakla izliyor ve merakla sorular soruyordu. Onunla hep gurur duydum. Olmayan çocuğumdan hiçbir farkı yoktu. Tüm sevgimi verdim ona.

Şimdi ise aileye bir minik daha ekleniyordu.

İki aylık hamileydim. Elimde tuttuğum testlerimin sonuçlarında öyle yazıyordu. İmkânsız dediğimiz şey aslında bize imkân olduğunu söylüyordu. Umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini bize hatırlatıyordu.

Her şey güzeldi. Tâki Minki'nin bunu öğrendiğinde vereceği tepkiyi düşünene kadar. Kabul etmezse korkusu içimi deli gibi daraltıyordu ve benim nefesim kesiliyordu. Jungkook ile sevinmeyi bir kenara bırakmış ve bunu cidden ona nasıl söyleyeceğimizi kara kara düşünmeye başlamıştık. Minki pozitif bir çocuktu, her şeye ılımlı yaklaşır ve neşe saçardı. Ama bu konunun ciddi bir konu olduğu her halinden belliydi.

"Tae hyung bize yardımcı olabilir,biz ilk önce bir nabzını ölçeriz, hani kardeşin olsun ister miydin gibisinden, olumsuz bir cevap alırsak Tae hyung bize yardımcı olacaktır muhtemelen," kafamı usulca salladım. Minki'nin tepkisi olumsuz olursa dünyam başıma yıkılacaktı. Gözümden akan bir damla yaşı silerek başımı cama yasladım, şu an eve gidiyorduk ve Tae ile Minki bizi bekliyorlardı.

Çocuklara olayı mesaj grubundan yazdığımda hepsi çok şaşırmış ama bir o kadar da çok sevinmişlerdi.

"Ağlama güzelim," Jungkook eliyle yanağımdaki yaşı silip orayı usulca okşadı. "Az kaldı, birazcık topla kendini, Minki ters bir şey olduğunu sanmasın," başımı sallayarak yerimden doğruldum. Karnımdaki elimi oradan çekerek telefonumu elime aldım. Gözlerim ve burnum birazcık kızarmıştı. Yanımdaki su şişesini alarak birazcık su içtim, ardından kapağını kapatarak gözlerime tuttum.

Kısa bir süre sonra eve vardığımızda kapıyı açıp ayakkabılarımızı çıkardık. Montumu girişteki askılığa asarak elimdeki raporu katlayarak kot pantolonumun cebine koydum. İçeriye geçtiğimizde yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Tae ve Minki merakla Tom ve Jerry izliyordu. Arada yorum yapıp gevreklerini yiyorlardı.

"Biz geldik," mırıltımla beraber bakışları bize döndüğünde Tae kocaman sırıtmıştı. Minki hızlı adımlarla yanımda bitmiş ve ellerini bacaklarıma dolamıştı. Onu yavaşça eğilerek kucağıma aldım. Sıkıca sarılıp saçlarını öptüm.

"Özledin mi beni bebeğim?" hızlıca başını salladığında gülerek yanaklarını öptüm. "Bir şeyin yokmuş değil mi babacığım? Çok iyisin değil mi?" başımı hızlıca salladım. "Gayet iyiyim bebeğim," yanda Tae'nin Jungkook'u tebrik ettiğini duyduğumda gülümsemem daha da büyüdü.

Kucağımdaki miniğimle yanlarından ayrıldık. Miniğimin odasına gittiğimizde miniğim merakla bana bakıyordu. "Neden babamların yanına gitmedik babacığım?" gülümseyerek ona baktım. "Bugün güzel bir haber aldım bebeğim, sana söyleyerek ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum," merakla bana baktı. Kapıyı açarak Jungkook'u yanıma çağırdığımda hızlı bir şekilde yanımıza geldi.

Yatak başlığına sırtımı yasladığımda Jungkook'ta benim gibi sırtını yasladı, Minki'yi dizlerimin üzerine oturtarak ellerini avuçlarımın içine aldım. Minicikti.

"Bebeğim, şimdi sana bir soru soracağız ve senden bize dürüstçe bir cevap vermeni istiyoruz," Jungkook konuştuğunda Minki merakla kafasını salladı. İçinden neler olabileceğine dair fikirler geçirdiğinden emindim.

"Bir kardeşin olsun ister misin bebeğim?" Minki duraksadı. Yemin ederim elimdeki sıcacık ellerinin nasıl buz kestiğini an ve an hissettim.

Tıpkı canımın nasıl yandığını hissettiğim gibi.

Merhaba, ben geldim♡

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Merhaba, ben geldim♡

Biraz duygusal bir bölümdü, umarım beğenmişsinizdir.

Neler hissediyorsunuz?

Sizleri seviyorum,
bir sonraki bölüm görüşmek üzere ♡

31.05.2020

fracturas del corazón | yoonkookWhere stories live. Discover now