1.Bölüm|Şeker gibi

1.4K 144 430
                                    

Buraya kurguya başlama tarihini not düşer misin?💗

Satır arası yorum yapmayı ihmal etmeyin!

13 Haziran 2016 / Seul

Çektiği bej tonlu karta dikkatle bakıp usulca okudu. "Görev : Bir kıza seni seviyorum de." Genç oğlan aklına gelen muzip düşünceyle sadece kısa bir tebessüm etti. "Hadi Min-shi, bir kıza seni seviyorum de." Fütursuzca gülmeye devam etti. "Ne bakıyorsun bana öyle?"

"Seni seviyorum HanSeol."

Dediğinde kızın bedeninde oluşan soğukluk akıl işlevlerinin düşünce yapısını engelledi. İçten bakışlarının altındaki kısık sırıtış edası, sıcak haziran ayında içine bir soğukluktan fazlasının oturmasını sağladı. Tükrük bezleri bildiği organizma işlevini yitirmiş, bunun yanında gittikçe boğazında gıcık oturturmaya başlıyordu. Tüm bunların sonucu olan öksürük başladığında genç oğlanın kahkahası taşıyordu kulaklarından. Çantasındaki suyu çıkarıp ona verince kızaran ve donuklaşan yüzü tebessümle dolmuştu genç kızın. "Teşekkür ederim."

Oturduğu yerden hızla kalktı genç oğlan. "Diğer görev senin." Kız öldürücü bir o kadar da sinirli bakışlarını gönderirken bir kartı çekti. "Birini öp, cinsiyet erkek." Bir kaşı havalanmiştı oğlanın. "Bunu neden bir görev olarak yazdın ki HanSeol-ssi?" Gıcık ve istikrarlı bir şekilde güldü kız. Gözleri tavrını koruyordu. "Hayır HanSeol, bunu yapamazsın değil mi?" Onun bu cümlemesini umursamadığını zıplar adımlarla şarkı söyleyerek ilerlediğinde belli ediyordu.

İtiraz dolu dik sesinin ona eriştiğine adı gibi emindi genç oğlan. "HanSeol! Yapma bunu. Başka bir erkekle olmaz!" Ona dönüp başkalaşan tebessümüyle gülmeye devam etti. Onun gülüşünü görmek Jimin için bir bahar serinliğinde savrulan çimenler gibi hissettiriyordu. Bedeninin bir sağa belki de bir sola gidip gelmesini, uçsuz bucaksız bir serinliğe erişmesini sağlıyordu.

HanSeol büyük adımlarla ona yakınlaştıkça yaklaştı, aralarında santimlik anlaşılacağı üzere kısa bir mesafe kalmıştı. Okul kampüsünün ortasında çoktan onunla burun buruna gelmeyi hiç ama hiç beklememişti genç oğlan. "Sanırsam görevi geciktirmeden artık yapmalıyım." Dedikten sonra Jimin'in dudaklarına ufak fakat evren kadar etkileyici bir buse kondurdu.

O an sanki tüm zaman denen kavram ilerleyişini kesmişti, her ikisi için. Süratle koşan birinin yere düştüğü andaki hareketin anında yavaşlaması gibi zaman kavramı da o kadar yavaşlamıştı. Her şey yavaşlıktan ibaretti. Havada uçuşan mikroskobik canlıların bile işleyişi sıradanlığından çıktığına göre hissedilesi bir olaydı bu.

Ondan uzaklaşan genç kız dudaklarını birbirine bastırdı utançla. Sonra kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını büzdü, elleriyle sanki onu öpen o değilmiş gibi hareket yaptı. Cebinden bir kart daha çekti. "En sevmediğin hocaya en sevmediğin özelliğini söyle. Bak bunu da ben yazdım." Jimin hâlâ yaşanılan hadisenin etkisinden çıkamamıştı henüz.

"Jimin-shi, görevin; en sevmediğin hocaya en sevmediğin özelliğini söylemek!" Onun göz hizasına gelmiş elini durmadan sallıyordu kendisini farketmesi için. "HanSeol, sen beni öptün." "Sende beni sevdiğini söyledin." Sırıtmaya başlamıştı genç oğlan. "Beni uzun zaman sonra ilk öpüşün." HanSeol muzip tavırla ellerini beline yasladı. "Başka bir erkeğin dudaklarını mı öpseydin Park Jimin?" Gözlerini kasarak kapatıp açtı, aynı anda dudaklarıni aşşağıya sarkıttı. "Bana uyar." Etrafına bakınmaya başlamıştı ki Jimin kafasını olumsuzca salladı ve onun kolunu tutup kendine çevirdi.

"Hayır HanSeol. B-bu çok güzeldi." İçinde uçuşan yapraklar onu daha da havalandırıyordu. Bir güvercin kanatlarını edinmiş ve yeni uçuşa geçmek üzere bir yavruydu ondaki. Gençliğinin en güzel anlarını zevkle ve HanSeol ile geçiriyordu. Anıları canlanan HanSeol unutamadığı cümleyi dile getirdi.

Promesa ✦ Park JiMinWhere stories live. Discover now