~12.BÖLÜM~

1.3K 90 154
                                    

Medya: Nehir KOÇ/ Gülşen- Be Adam

Zeynep ASLAN

Ömer'le geçen mükemmel(!) konuşmamızdan sonra ben odama çıkıp Ömer'in aşkını itiraf etmesi için planlar yapmıştım. Eğer bu plan da başarılı olmazsa akışına bırakacaktım artık. Eninde sonunda bana aşık olacak nasıl olsa. Bundan ne kadar emindim bilmiyorum ama öyle hissediyordum. Hem hisler her şeyden önce gelir. En azından benim için.

Yatağımdan kalkıp kapıya doğru gittim. Kapıyı açtıktan sonra odadan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Merdivenlere doğru gidip basamakları birer birer inmeye başladım.

Göz ucuyla salona baktığımda Ömer'in başköşeye oturmuş televizyon izlediğini gördüm. Güzel, bu benim için bir fırsat demektir.

Merdivenleri tamamen indiğimde Ömer bana bakıp yeniden önüne döndü. Uzun uzun bakışadabilirdik. Tıpkı dizilerdeki gibi ama neyse.

Mutfağa baktığımda Melike Hanım'ın  çay koyduğunu gördüm. Hemen onun yanına gittim.

"Bu Ömer için mi?" diye sordum elindeki çay dolu bardağı kastederek.

"Evet." dediğinde yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Çayı ona ben götürsem ve eli elime değse hic de fena olmazdı. Aramızda bir elektriklenme olabilirdi.

"Ben götürürüm." deyip bardağa doğru elimi uzatmıştım ki Melike Hanım bardağı kendine doğru çekti. Şaşkınlıkla yaptığı şeye baktım.

"Olmaz efendim. Daha önce de söylemiştim.Ömer Bey herkesin kendi işini yapmasını ister." dedi. Haklıydı ama benim de kendimce sebeplerim vardı.

"Evet ama kocama bir bardak çay götürmeyeyim mi?" dedim dudağımı buzup üzgün üzgün ona bakarak.

Melike Hanım kararsız bir şekilde bir bana bir de arkası bize dönük olan Ömer'e baktı ve sonunda bardağı bana doğru uzattı.

"Peki, buyurun."

"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Bu bakışlarım olmasa ne yapardım bilmiyorum.

Ömer'e doğru yaklaşmış sağımda duran tekli koltuk ve ikili koltuğun arasındaki boşluktan geçecekken ayağımın kolçağa takılmasıyla elimdeki çay dolu bardak Ömer'in karnının üstüne döküldü.

Ömer çayın karnına dökülmesiyle kaşları çatık bir şekilde ayağa fırladı. Ben gözlerim kocaman olmuş bir şekilde ona bakıyordum.

Endişe dolu bakışlarla yanına gidip  "Yaktım adamı, vallahi de yaktım, billahi de yaktım." deyip çay dökülen yere doğru üflemeye başladım.

"Bu böyle olmaz ki. Soğuk su dökmek lazım. Gel benimle." deyip Ömer'in elinden tuttum ve peşimden merdivenlere doğru sürükledim.

Sana mı kalmış çay götürmek. Melike Hanım ne güzel götürecekti. Niye engel oluyorsun? Al işte yaktın adamı. Eridi bütün baklavaları, yandı. Adam o kadar kas yapmakla uğraşsın sen git çayla erit. Olacak iş mi ya?

Banyoya girdikten sonra duşakabine doğru gittim. Önce kendim ardından  Ömer'i de alıp duşakabine girdim. Duş başlığını alıp suyu açtım ve Ömer'in karnına doğru tuttum. Bir yandan su tutuyordum bir yandan da karnına doğru üflüyordum.

"Suyu anladım da neden üflüyorsun?" diyen Ömer'in sesiyle durdum. Önce nerede olduğuma daha sonra da ne yaptığıma baktım.

Ömer'le duşakabindeydim ve yetmezmiş gibi elimde duş başlığı Ömer'in beyaz gömleğini sırılsıklam yapmıştım. Tabi böylelikle bütün baklavaları ortaya çıkmıştı. Baklavalarına şöyle bir baktığımda erimediklerini görünce içimden sevindim. Kas yapmak o kadar kolay değil sonuçta.

KALBİN İŞİ AŞKWhere stories live. Discover now