~19. BÖLÜM~

989 82 66
                                    

Medya:Nehir KOÇ

Zeynep BULUT

Duygu bir kez daha çorba dolu kaşığı ağzıma doğru getirdi.

"Duygu yeter artık. Yemek istemiyorum ben." diye itiraz ettim. Hanımefendi eve gidip benim için çorba yapmış ve buraya kadar getirmişti. Bana da zorla içeriyordu.

"Iki gündür baygın olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Ayrıca kan da kaybettin zaten. Toparlanmak için iyi beslenmek zorundasın ve ben bu görevi şimdilik üstlendim." dedi. Haklıydı belki ama brokoli çorbasıyla da aram iyi değildi maalesef.

"Sevmiyorum ben bu çorbayı. Içinde brokoli var bunun." dedim çorbaya iğrenerek bakıp. Brokoliyi kim severdi ki zaten.

"Üzgünüm ama sebze ağırlıklı besleneceksin bir süre." deyince yattığım yerden üzgün üzgün ona baktım. Ne yapmaya çalıştığımı anlayan bir bakış attı ve bana biraz daha yaklaşıp "Çocuklarım bile hastalansa bu konuda gözlerinin yaşına bakmıyorum Zeynep. Şansını zorlama." dedi ve çorbadan bir kaşık daha uzattı.

"Gaddar kadın ya. Bu son kaşık daha da zorlarsan dikişlerimin patlamasına rağmen kalkar koşarak kaçarım buradan haberin olsun." dedim tehtid ederek.

"İyi tamam iç bunu ben de gideceğim zaten." dedi ve son kaşığı da içirdikten sonra tabağı başucumda duran masaya koyup ayağa kalktı.

"Ben yarın yine gelirim, görüşürüz canım."

"Hastaneden çıkıyoruz yarın. Gelme istersen." dedim ben de ona karşılık olarak.

"Neden bu kadar erken çıkıyorsun?." diye sordu.

"Ben istedim. Doktorda evde yatmam şartıyla kabûl etti." dedim.

"Iyi madem biz de sabahtan eve geçeriz. Hem Emir seni görmek için sabırsızlanıyor. Yarın görüşürüz o zaman." dedi ve odadan çıktı. Duygu'nun gitmesinin ardından Ömer içeriye girdi. Kapıyı kapatıp yanıma doğru geldi.

"Nasılsın güzelim? Ağrın var mı?" diye sordu sakince. Başımı sağa sola salladım.

Daha sonra yatağın kenarını işaret edip "Otursana." dedim. Ömer dediğimi yapıp oturdu. Ben biraz daha doğrulup yaralı olan elini ellerimin arasına aldım. Bir bez parçasıyla sarmıştı elini. Bezi çözmeye başladım. Ömer kaşları çatık bir şekilde ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

Bezi tamamen açtığımda Ömer'in parçalanmış elini gördüm. Duygu yanıma geldiğinde Ömer odadan çıkacakken elinin sarılı olduğunu farkettim. Duygu'ya sorduğumda hastaneye geldiklerinde Ömer'i duvarı yumruklarken bulduklarını söyledi. Bu olanlardan kendisini suçluyordu belliki.

Duygu lavaboya gittiği sırada beni kontrole gelen  hemşireden yara kremi istemiştim ve o da getirmişti. Yastığın altına koyduğum kremi elime aldım. Kapağını açıp bir miktar işaret parmağıma aldıktan sonra kremi dizlerimin üstüne bırakıp parmağımdaki kremi Ömer'in yaralı eline sürmeye başladım.

"Kremi nereden buldun?" diye sordu.

"Hemşireden rica ettim."  dedim yüzüne bakmadan.

"Bu haldeyken bile beni mi düşündün?"  diye sorduğunda elinde olan bakışlarımı kaldırıp gözlerine çevirdim.

"Sen niye kendini düşünmedin? Ya uyandığımda seni daha kötü bir halde bulsaydım. O zaman ne olacaktı Ömer?" dedim kaşlarım çatık bir şekilde. Kendisine daha ciddi bir zarar verebililecek olma düşüncesi bile korkunçtu.

"Sen o sedyede cansız yatarken hele ki benim yüzümden yatarken kendimi nasıl suçlamazdım Zeynep? Her şey benim yüzümden oldu. Sevda'nın teklifini kabul etmek benim hatamdı."

KALBİN İŞİ AŞKWhere stories live. Discover now