~1. BÖLÜM~

3.9K 162 485
                                    

Medya: Zeynep BULUT

Başlama tarihinizi buraya bırakır mısınız?➡️

Zeynep BULUT

İşte ikisi de oradaydı. Gözlerimi kısarak arabanın yanına gelmelerini bekledim. Nasıl da pişmiş kelle gibi sırıtıyorlardı. Ama ben size gösteririm şimdi. Arabamdan inip hızlı adımlarla adeta koşarcasına yanlarına vardım. Ikisi de beni gördüklerinde şaşkın şaşkın suratıma baktı.

Kaşlarımı havaya kaldırıp "Demek benim yapacağım röportajın adresini alıp bir solukta ajanstan ayrıldın! Aklınca haberi kendin bulmuş gibi yapacaktın öyle mi?.. Peki ben bu numaraları yer miyim? Cevap veriyorum yemem!" dedim ciddi bir yüz ifadesiyle.

Kıskanç Defne hanım yine benim haberime konma peşindeydi. Ama ben de Zeynep'sem o haberi ona bırakmam. Defne cadısı alayla gülümseyerek "Tatlım o nasıl olacakmış? Biz röportajı bitirdik bile." dedi ve eliyle Cem'in omzundaki kameraya göstererek "Hepsi burada. Yani bu şu demek. Haber artık benim." dedi.

Gülmeye başladım. Daha sonra kahkaha atmaya başladım. Defne kahkaha attığımı gördüğünde kaşlarını çatarak "Ne gülüyorsun be? Delirdin herhalde." dedi. Onlara doğru iki adım atıp durdum. "Sen haberim mi dedin? Ne haberi?" dedim sırıtarak.

Aniden Cem'in omzundaki kamerayı aldığım gibi yere attım. Ikisinin de bu yaptığımla gözleri fal taşı gibi kocaman açıldı. Defne öfkeyle bağırmaya başladı. "Ruh hastası! Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bunun hesabını Rauf abiye vereceksin!" dedi.

Umursamaz bir ifadeyle "Bir daha benim haberlerimi çalmaya kalkarsan bu sefer yere attığım kamera olmaz." dedim ve havalı bir şekilde arkamı dönüp arabama doğru geldim. Arabama binip ajansa doğru yol aldım.

Rauf abi beni mahvedecekti. Beni kesin kovacaktı. Ama sinirlenince ben ben olmaktan çıkıyordum. Bunu Defne cadısı bir kaç kez daha görmüştü. Ama huylu huyundan vazgeçmiyor işte. Kızın yaptığı her hareket bana karşı.

Ajansın önüne geldiğimde arabayı park edip arabanın içinde durup ellerimi havaya kaldırdım. "Allahım, ne olur Rauf abi beni kovmasın. Eğer kovarsa ne anamın dilinden ne de o gereksiz gerilim kardeşimin dilinden kurtulamam. Babamı hesaba katmıyorum bile. Amin." diyerek son duamı da ettim.

Şimdi sıra kabul olup olmadığını anlamakta. Arabadan inip temkinli adımlarla ajansa girdim. Etrafı kolaçan ede ede asansöre binip bekledim. Asansör durunca inip masama doğru gittim.

Nehir beni gördüğünde hemen yanıma geldi. Nehir yeşil gözlü, kumral saçlı, zayıf uzun boylu tatlı bir kızdı. Benim de en yakın arkadaşımdı."Rauf abinin sinirli olmasında bir payın var mı?" diye sordu.

Endişeyle " Ne kadar sinirli?" diye sordum ben de.

Nehir gülerek "Sana ne kadar lazım?" dedi dalga geçerek.

Masada duran kalemi alıp ona doğru fırlattım. "Burada espirileri ben yaparım? dedim.

"Tamam da ne yaptın yine? Anlat bakalım." dedi.

"Bak şimdi, hani şu ünlü oyuncuyla röportaj yapacaktım ya ben. Bu Defne cadısı sen git adamın kaldığı yeri öğren benim yapacağım röportajı yap... Sonra ben tabi durur muyum? Gittim bunların olduğu yere. Bu benimle alay edercesine konuşunca o röportajı çektikleri kamera kendiliğinden yere düşüverdi. Olan bu." dedim.

Nehir inanmamışçasına "Kendiliğinden? Koca kamera?..Bak ne diyeceğim bu kameraya senin elin değmiş olmasın sakın?" dedi.

Ben tam cevap verecekken "Zeynep! Hemen odama gel!" diye bağıran Rauf abinin sesiyle ayağa fırladım.

KALBİN İŞİ AŞKWhere stories live. Discover now