~25.BÖLÜM~

240 24 12
                                    

Ömer ASLAN

Zeynep gelinlik bakmaya gittiğinde ben de onların evine gidip daha önce hediye ettiğim kar küresini aldım. Tarık evde olduğu için bu hiç de zor olmamıştı. Bu hediyeyi ona verdiğimde beğenmenin yanı sıra şaşırmıştı da. Neden böyle bir hediye verdiğimi anlamamıştı. Kar küresinin içinde yüzük vardı ve ben Zeynep'in kurcalayıp bulacağından emindim. Ama başımıza o kadar çok şey geldi ki buna fırsatı kalmamıştı.

Bu yüzden ona bugün evlenme teklifi edecektim. Gerçi başıma kakıp duracaktı neden bu kadar geç teklif ettiğimi ama olsun. Ondan gelecek her şeye razıydım.

Telefonumun çaldığını duyduğumda sağ elimi direksiyondan çekip ceketimin cebine attım. Telefonu çıkartıp baktığımda arayanın Levent'in peşine taktığım adam olduğunu gördüm. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Söyle."

"Ömer Bey, Levent Bey Zeynep Hanımla karşılaştı. Bir süre konuştuktan sonra beraber gelinlikçiye girdiler. Içeride Anneniz, kayinvalideniz, Nehir Hanım ve Duygu Hanımda var." dedi.

Zeynep gelinlikçiye gidiyor ve ne hikmetse Levent de oralarda geziyor. Üstüne gelinlikçiye beraber giriyorlar. Bu adamı sevmememin altında yatan hisse nedense çok güveniyordum. AVM de karşılaştığımız günden beri sürekli yakın arkadaş ayağına Zeynep'in dibindeydi. Yaptığı şeyler Zeynep için hediye olsa da benim gözüme fazlasıyla batıyordu.

"Tamam, sen işine geri dönebilirsin." deyip telefonu kapattım. Dünki konuşmamız pek etkili olmamıştı sanırım. Bakalım bugünki konuşmayı beğenecek mi Levent Bey?

Arabayı hızla gelinlikçiye sürdüm. Yaklaşık yarım saat sonunda gelinlikçiye gelmiştim. Arabamı park edip arabadan indim. Hızlı adımlarla mağazaya doğru yürüdüm. Mağazanın önüne geldiğimde kaşlarım çatık hir şekilde içeriye girdim. Etrafta gözlerimi gezdirirken Zeynep'in gelinlikle platformda durduğunu gördüm.

Çatık kaşlarım onu görünce şaşkınca havaya kalkmıştı. Karşımda duran kadın o kadar güzel olmuştu ki adeta büyülenmiş gibi bakakaldım. Annem ve Fatma anne bağırıp üstüme doğru geldiklerinde anca gözümü Zeynep'ten alabildim. Annem beni kolumdan tutup dışarı çıkarttığı sırada Levent'e çatık kaşlarla baktım.

Annem beni mağazanın kapısına çıkartıp "Yarın düğünün var zaten ne diye kızı gelinlikle görmeye geliyorsun. Düğünden önce gelinlikle görmek ugursuzluktur oğlum." diye söylendi çatık kaşlarıyla.

"Annem batıl inanç değil mi bu söylediğin. Neden sevdiğim kadını gelinlikle görmek uğursuzluk olsun? Yarın da gelinlikle görmeyecek miyim nasıl olsa?"

"Ömer sus bu yaştan sonra anne dayağı  yeme. Hemen eve git beni daha fazla kızdırma." dedi küçük çocuğu azarlar gibi. Bir şey söylemediğimi görünce sabır dileyip içeriye girdi. Levent de annem içeriye girince dışarı yanıma geldi.

Karşıma geçip "Sanırım buraya gelmenin sebebi benim. Peşime adam falan taktığını düşünemeye başlayacağım." dedi gözümün içine bakıp sırıtarak. Yüzünün ortasına her ne kadar sağlam bir yumruk geçirmek istesem de kendimi frenledim.

"Dün elbise bugün gelinlikçi. Her şeyin içinde çok fazlasın." dedim ben de gözünün içine ciddiyetle bakarak.

"Elbiseyi neden aldığımı söyledim. Gelinlikçiye gelince; tesadüfen buradan geçiyordum ve karşılaştık. Zeynep de çok ısrar edince onu kıramadım." dedi.

"Açık konuşacağım, sana güvenmiyorum Levent. Zeynep'ten uzak dur! Bunu kendi isteğinle yapsan iyi olur."

"Yoksa?" diyerek kaşlarını çatıp yüzüme baktı.

KALBİN İŞİ AŞKWhere stories live. Discover now