•~14~•

219 43 4
                                    

"Sen aç." dedi başını yana eğerek. Bu hareketiyle gözlerim, ıslak saç tutamından süzülerek poşetin üzerine düşen minik su damlasına kaymıştı.

"Hayır, sen aç. Senin babanla alakalı bu." dedim başımı hafifçe iki yana sallayarak. Poşeti eline alıp evirip çevirdi, sonra birden çekip açtı. İçini görmeye çalıştık fakat pek bir şey gözükmüyordu.

"Çıkarıyorum." dedi bana kısa bir bakış atarak. "Çıkar!" dedim onu destekleyerek.

Elindeki şeffaf bir poşete daha sarılmış alyansa kaşlarımı çatarak bir süre baktım. Kimindi bu alyans? Bizim için ne anlam ifade etmeliydi? Bu düşünceler zihnimi kurcalarken alyansın iç kısmındaki kurumuş kan lekesini gördüm. İşte bu ancak iki anlama gelebilirdi. Ya bu alyans asıl katillerden birinindi, ya da Ekrem Kanat'ın. Ki umarım asıl katillerden birinin olurdu ve o birisi de Ceyhun olmazdı.

"Kan lekesini gördün mü? İçinde tarih ya da isim falan var mı diye bakmamız lazım." dedi Eymen kan lekesini işaret ederek. Başımı sallayıp alyansı elinden aldım. Halkanın iç kısmına bakmaya çalışırken kurumuş lekeye de zarar vermemeye özen gösteriyordum.

"S, kalp, S yazıyor." dedim. Eskimiş olduğu için yazılar biraz zor görünüyordu. Sonra tarih yazıyor mu diye bakarken bu kez Eymen elimden alıp kendisi incelemeye başladı.

"26.09.1994" dediğinde bu tarihin bir yerden aşırı tanıdık geldiğini fark ettim. Sanki yıllardır bu tarih benim için bir anlam ifade ediyordu.

"Eymen..." dedim korkudan içime kaçan sesimle. Tarihi nereden anımsadığımı bulmuştum. "Bu annemle babamın evlendiği yıl!" dedim ve ayağa kalktım.

Sanki biri tüm evreni avuçlarıyla yuvarlamış, yuvarlamış koskocaman bir top haline getirip üstüme atmıştı. Salonda bir ileri bir geri yürüyüp son günlerde gördüklerime ve duyduklarıma anlam yüklemeye çalışırken düşünebildiğim tek şey böyle bir şeyin imkansız oluşuydu. O diğer avukat benim babam olamazdı. Serttir, soğukkanlıdır ama katil olabilecek bir adam değildir. Fakat iki tane S harfi ve o tarih, gösteriyordu ki asıl katil babamın ta kendisiydi.

"Eslem, sakinleş." diyen Eymen'e hışımla döndüm. Birden tüm öfkemi ona kusmak istemiştim. Ben farkında olmasam da içim bir suçlu arıyordu ve bunun için en olmayacak kişiyi, Eymen'i seçmişti.

"Sakin falan olamam tamam mı? Benim babam katil olamaz! O bir avukat, bir hukuk adamı!" dedim bağırarak. Sesim bana yabancı geliyordu, bu ben değildim...

"Baban bir suçlu Eslem." dedi gayet sakin bir sesle. Bu sakinliğine daha da sinirlenip tiz bir çığlıkla ortadaki sehpanın ayağına sert bir tekme attım. Acıyan benim ayağım olmuştu. Bu yüzden daha fazla ayakta kalamayıp yere, yumuşak halının üstüne çöktüm.

"Değil, değil..." diye sayıklıyordu sesim. Eymen'in yerinden kalkıp alyansı sehpanın üzerine koyduğunu ve yanıma gelip dizlerinin üstüne çömeldiğini gördüm. Bense o sırada dirseklerimi dizlerime koymuş, başımı da avuçlarımın arasına alarak sayıklamaya devam ediyordum. Sonra aklıma birden küçük, silik bir anı süzülüverdi.

Babam eve geldiğinden beri sıkıntılı bir şekilde ofluyor, annem başka bir odaya gidince hızlıca ayaklanıp etrafı arıyordu. Sonra annem geri gelince yerine oturuyor, hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Bense küçükken hep yaptığım gibi kendimi dünyadan soyutlamış, şu an anımsayamadığım bir şeylerle uğraşıyordum. Annemin yemek için seslendiğini ve babamın da yine sıkıntılı bir şekilde gittiğini hatırlıyorum. Yemek boyunca babam sol elini hiç masanın altından çıkarmamış, solak olmasına rağmen sağ elle yemek yemeye çalışmıştı. Annem bu tersliği fark edince babama sormuş ve babam da ağzının için de bir şeyler gevelemişti. Annem elbette ikna olmamış ve yerinden kalkıp zorla babamın sol eline bakmıştı. Alyansın olmadığını görünce sebebini sormuş, babam da düşürdüm gibi bir şey demişti. Sonrasında babam yeni bir alyans alınca konu öylece kapanıp gitmişti. Ve babamın alyansını düşürdüğünü iddia ettiği günün ertesinde Ekrem Kanat'ın cinayeti haberlere düşmüştü.

Sen AğlamaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin