GM|28

22.8K 991 256
                                    

"Hayır kız ölmez." Dedim. Furkan bana göz devirip "Uçurumdan yuvarlanan arabanın için de ki kız nasıl ölmesin?" Diye sordu. "Türk dizisi bu herkes 9 canlı." Dedim. Sonra Furkan'a dönüp anlatmaya başladım. "Bir kere Kurtlar Vadisi Pusu'da Abdülhey'in olduğu ev patlamıştı ama ölmemişti." "Nasıl oluyor o?" Diye sordu Furkan. "Buzdolabının içine girmiş. Zeka küpü maşallah." Dedim gülerek. Sonra da ayağa kalkıp oturma odasından çıktım ve kendi odama geçtim. Bu kadar dizi izlemek bu günlük yeterdi.

Dolaptan bir kot pantolon ve kırmızı bir tişört alıp üzerime giydim. Telefonumu gidene kadar şarj olması için şarja takıp yatağıma geçtim.

Telefonum çalmaya başlayınca yataktan kalkıp telefonumu aldım.

"Efendim?"

"Hadi biz çıktık evden sende çık." Dediğinde "Tamam." Dedim ve telefonu kapattım. Kot ceketimi üzerime giyip odadan çıktım. "Anne ben çıkıyorum." Diye bağırdım ayakkabılarımı giyerken. "Tamam çok geç kalma."

"Anne zaten geç." Dedim. "Neyse hadi gittim ben."

Evden çıkınca etrafıma bakındım. Diğerleri daha gelmemişti. Saat gece 12'ye çeyrek vardı. Ve 12'yi geçince tarih 28 Mayıs olacaktı. Yani bizim doymayan, saçmalamakta üzerine kimseyi tanımadığımız, en deli kardeşimizin, Utku'nun doğum günüydü. Biz de pasta almış onlara gidecektik. Zaten yarın kutlayacaktık ama olsun gece gitmek daha güzeldi.

İremler gelince birlikte yürümeye başladık. "Pasta nerede?" Diye sordum. "Egemen aldı sabah o getirecek." Dedi Burak abi. "Tamam."

Utku'ların evin önüne gelince Egemen'i beklemeye başladık. Ozan abi ve Okan yolda zaten bize katılmıştı. "Selam." Diyerek yanımıza geldi Mihrimah abla. Onun geleceğinden benim de haberim yoktu.

Saat 12'ye beş varken Egemen de geldi. Kapının önüne geçip pastayı kutudan çıkarttık. Egemen kapının yan tarafına elinde pasta ile geçti. Saat 12'ye bir varken Okan Utku'yu aradı ve telefonu hoparlöre verdi.

"Efendim." Diye açtı telefonu Utku. Galiba uyuyordu. "Çabuk dışarıya gel." Dedi Okan heyecanla. "Ne dışarısı oğlum?"

"Ya gel işte."

"Of tamam bekle."

"Çabuk."

"Tamam." Diye bağırdı Utku ve telefonu kapattı. Saat tam 12 olduğunda Egemen arka arkaya zile bastı. Kapı açılınca Egemen elinde tuttuğu pastayı lap diye kapıdan çıkanın yüzüne yapıştırdı. Tam anlamı ile lap diye. Ama galiba bir sorunumuz vardı. Kapıdan çıkan Utku değildi. "Hassiktir." Dedi Okan suratı pastalanmış Uğur'a bakarken. "Egemen." Diye konuştu Uğur. "Efendim abi?" Dedi Egemen gayet sakin bir şekilde. "Elinin ayarına sıçayım."

Egemen daha fazla dayanamamış olacak ki kahkaha atmaya başladı. Tabii arkasından biz de. "Kardeşim zaten tatlı bir çocuktun şimdi tam anlamıyla tatlısın." Dedi Ozan abi ve büyük bir kahkaha attı.

"Ne oluyor ya? Ne bu tantana?" Diyerek kapıdan çıktı Utku. Uykulu olduğu her halinden belliydi. "Gel sen buraya gel." Dedi Uğur abi ve Utku'yu omzundan tuttu. Egemen'in yere bıraktığı pastayı eline aldı. Sonuçta hepsi Uğur'ın suratına yapışmamıştı.

Utku, Uğur'un suratına bakıp "Abi? Ne oldu sana?" Diye sordu gülerek. Uğur "Bak bakalım ne olmuş." Dedi ve kalan pastayı da Utku'nun suratına yapıştırdı. Zaten olması gereken en başından beri buydu.

"İyiki doğdun Utku, iyiki doğdun Utku, iyiki doğdun iyiki doğdun, iyki doğdun Utku!" Diye bağırmaya başladık hep beraber.

Ozan abi "Burak gel şunları da yakalım." Dedi elinde ki poşeti Burak abiye doğru uzatırken. Uğur içeriye girip yüzünü yıkamış ve geri gelmişti.

Giritli Mahallesi | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin