Ozan Demir

4.4K 188 21
                                    

Yüzüme vuran sıcaklık yüzünden gözlerimi açtım. Yeni doğmaya başlayan güneşin ilk ışıkları odayı hafiften aydınlatmaya başlamıştı. Hava son günlerde o kadar sıcaktı ki insana nefes bile aldırmıyordu. Yataktan biraz doğrulup üzerimde ki beyaz tişörtü çıkartıp yere attım. Yatağa tekrardan uzanıp sol tarafıma döndüm. İzlemekten hiç sıkılmayacağım bir manzara vardı karşımda. 

Zaman ellerimin arasından su gibi akıp giderken, sevdiğim bütün şeyler aşık olduğum kadında toplanmıştı.

10 Aralık, 2011.

Önüme koyulan sınav kağıdına boş boş bakmaya başladım. Aynı zamanda da sabahın 7'sinde sınav yapmak kimin aklına gelmişti, bunu kim onaylamıştı, kısaca şuan burada olmamıza kim sebep olmuşsa ona sövüyordum. Hayır yani herkes aynı şeyleri bilmek zorunda mıydı? Mesela banane önümde ki kağıtta yazan, bir daha asla karşıma çıkmayacak olan bu formüllerden? 

Ben böyle düşünürken sınıfın kapısı açıldı. Yüzünü bir yerden tanıdığım ama kim olduğunu çıkaramadım kız "Hocam çok özür dilerim" Dedi telaşla. "Sorun yok Mihrimah. Senin yerin Ozanın yanı geç çabuk başla sınavına."

Adının Mihrimah olduğunu öğrendiğim kız öğretmen masasından bir sınav kağıdı alıp, yanıma gelene kadar bahsedilen Ozanın ben olduğunu anlamamıştım. 

Mihrimah yanıma oturup hiç bir şeyle ilgilenmeden sınav kağıdına gömüldü. 

Ensesinde topladığı saçlarından bazıları tokadan kurtulup bağımsızlığını ilan etmişti. Ve Mihrimah saçlarını tekrardan toplamak yerine sınav boyunca önüne gelen saçlar ile uğraşmıştı. Evet bende sınav boyunca onu izlemiştim. Çünkü inanınki onun saçlarıyla verdiği savaş benim sınav kağıdı ile vereceğim savaştan çok daha iyi ve güzeldi. 

23 Aralık, 2011.   

"Yok abi." Diye konuştum hızla. "Yapmadığım şey kalmadı ama kız bir kere de dönüp yüzüme bakmadı."

"Abicim belki kızın tipi değilsin?" Dedi Burak.

"Ben tipi değilsem kim tipi?"

"Belki lise öğrencilerinden hoşlanmıyor?" Diyen Uğura döndüm hızla. "O ne demek lan?"

"O şu deme kardeşim, kız belki de kendinden büyük, olgun insanlardan hoşlanıyor." Bir kaç saniye Uğurun yüzüne boş boş baktıktan sonra "Uğur sana buradan bir tane olgun yumruk vururum görürsün kendinden yaşça büyüğü." 

"Tamam kardeşim sakin ya. Ama o zaman niye bakmıyor sana bu kız?" 

Burak oturduğu sıradan kalkıp cama doğru gitti. "Belki de kızın yeterince dikkatini çekemedin?"

"O ne demek?"

Burak camdan bakışlarını çekip tekrardan bize döndü. "Oğlum Mihrimah bizim mahalleden değil mi? Biz onu tanıyorsak oda bizi tanıyor."

"Ee?" Dedi Uğur.

"Ya işte Ozanı tanımasına değil görmesine ihtiyacımız var."

Kaşlarımı çattım. Neyden bahsettiğini hiç anlamamıştım. Zaten böyle şeylerden anlayan biri olduğumda pek söylenemezdi.

"Oğlum 13 gündür kız bir baksın diye yapmadığım kalmadı. Sınıfından bir çocukla kanka olduk çocuk beni görünce oo kardeşim naber falan diyor. Ama yok kız bir kerede bakmadı bana!"

"Kardeşim bende onu diyorum işte. Sen kızın bakacağı yerlerde değil, göreceği yerlerde olacaksın."

Burağın ne dediğini anlamaya çalıştım. Bakmak ve görmek aynı şeyler değil miydi? Ne farkı vardı?

Giritli Mahallesi | TamamlandıWhere stories live. Discover now