🇦 🇿 🇺 🇱 🌺

109 73 22
                                    

"her şey başlı başına bir rüya, gibiydi...
bu dünya bana göre değildi. Bazı insanlara göre her şey maviydi bana göreyse siyah çünkü siyah renksizlikti benim rengim kai'ydi ve kai yoktu bense simsiyah..."

... Ve sana dair her anda bana acı veren birşey var.
Ne istediğimi kendimde bilmiyordum : hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum ama yine de hayattan birşeyler bekliyordum

Sarılmayı sadece fiziksel olarak algılayanlara çok kızgınım.
Bir sese sarılmak,
Bir gülüşe sarılmak da var.
Ve oraya düğüm olmak dahil.

🌺🌺🌺🌺🌺

Sabah uyandım işe gidip gitmemek arasında kalmıştım.
Gitmeliyim güçlü olduğumu kendime ve herkese göstermeliydim. Şirkete doğru yola çıktım. Şirkete varır varmaz kendimi odama attım.
Zor zamanlarımda tek yaptığım şey çizimdi çünkü gerçekte düzeltemediğim sıkıntılarımı hiç olmazsa cizimde düzeltiyordum. Şirket bugün çok sessizdi. Han nara geldi. Bong she patron bugün gelmedi dedi.
Biraz şaşırmıştım aslında kai kafasındaki soruları cevaplamak için çok sabırsızlanan biri tuhaf.
Kaiyle karşılaştığımda ona ne diyeceğimi bilemiyorum.
Gözlerinin içine bakarak ben taeyi seviyorum mu diyeceğim çok acımasızca, hayat çok acımasızca.
Han naraya neden gelmediğini sordum. Han nara bilmiyorum bu hafta hiç gelmiyecekmiş dedi.
Nasıl yani? Yüzümdeki şaşkınlık ifadesi daha da keskinleşmişti.
Bir yandan düşününce çocuk haklı benim yüzümü görmek istemiyordur belki de. Lavaboya gitmek için doğrulduğumda eski Ceo Han yi soonun telefonda birşeyler konuştuğunu duydum bu kaiyle ilgiliydi şöyle konuştu : ceomuz böyle yaparsa şirkette kim bakacak ki nereye gitmiş dedi. Gamaji çiftlik evine mi?
Saçmalık dedi.
Telefonu suratına kapatı. Hemen arkamı döndüm "Gamaji çiftlik evi" ses kulağımda yankılanıyor. Eve doğru yola çıktım. Tae kapıyı açtı.
-nasılsın canım?
+İyiyim sen?
-İyiyim sabah seni görmeden erkenden çıkmışsın
+evet işlerim vardı ondan
-ha bu arada bugün konserim var sana konumu atacağım gelmen benim için çok önemli
+tamam gelirim
Tae saçımı okşayıp çıktı.
Eunbyul geldi. Bong she sen gerçekten zor şeyler yaşıyorsun iyimisin? İyiyim dedim. Güçlü dur sohbet ederdik de yarın çok önemli bir işim var uyuyacağım dedi ve odasına çıktı. Bende odama çıktım. Kalbim kainin yanında olmak istiyordu gitmeyi düşündüm kainin yanına ama tae'nin konseri vardı ve bana gelmemi söylemişti konumuda atmıştı. Özür dilerim tae... Kalbim o kadar acıyordu ki onu göremeden. Birden kalkıp yola çıktım sessizce gamaji çiftlik evine gidecektim kalbimin yarısını görmeye... Bahçede ışıklar yanıyordu kai orda olmalıydı ağacın arkasından baktım oradaydı yıldızları izliyordu, gökyüzünü. yanlışlıkla ayağımı burktum ve inledim hışırtı sesi çıktı kai bana doğru yaklaşıyordu ben saklanıştım biri arkamdan kolumu tuttu bu kai'ydi korkudan onu görünce sarıldım beni kucağına aldı çünkü onsuz yere basamıyorudum...

İnsan sarılınca neden rahatlar biliyormusunuz çünkü kalbimiz sol taraftadır ve birine sarıldığımızda sağ taraftaki boşluğuda sarıldığımız kişinin kalbi doldurur.

-Kai neden geldin aslında nasıl geldin dedi.
+boşver bir şekilde işte.
Kai ona attığım mesajdan hiç bahsetmedi mesajda dediği gibi galiba gerçekten inanmıyordu ya da inanmak istemiyordu.
-yıldızlar çok güzel değilmi?
+evet dedim çok güzeller ne olursa olsun hep parlıyorlar.
-bong she olurda birgün kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy ve yıldızlara bak o an bende yıldızları bakıyor olacağım yıldızlar bizim şarkımız olsun gökyüzüde hikayemiz...

🌺🌺🌺🌺🌺

Umudun rengi olsaydı mavi (Azul) olurdu
Deniz gibi,
Gökyüzü gibi sonsuz.

"maviydi benim sevdam yüreğime sığmadı, gökyüzünü boyadı..."

Ağaç hiçbir zaman çiçeğini bırakıp gitmez ; ağacı bırakıp giden her zaman çiçektir.
Alexandre Dumas

Çiçeğin hep bir bahanesi vardı, çiçek hep gitme meraklısıydı. Çiçeğin güzelliği, çiçeğin o kokusu hep anlıktı. En baştan ağacı kandırmıştı çiçek. Başka bahçeleri seçmişti, başka nehir kenarlarını. Çiçek yola erken koyulmak istemişti. Bazen ağacı kırmasada içinde hep gitmek vardı. Ağaç hep yerindeydi. İlk günkü gibi. Köklerini toprağına bağlamış, gölgesi ve dallarıyla mutluydu. Ama toprak bilemezdi çiçeğin onu terk edeceğini.
Ağaç nasıl anlardı dallarına renk veren çiçeğin bir gün hiç gelmeyeceğini?
Nasıl bilirdi ki bir gün rüzgarla birlikte başka yerlere göçecegini?
Çiçeğin vefasız olacağını ağaç neden geç anlardı?

Lütfen oylamayı ve yorumlara temiz kalbinizden koymayı unutmayın sevgiler... ❤️

Benim Hikayem Var🌺Where stories live. Discover now