1.2

71 5 0
                                    

Kollarımı açarak kendimi sırtüstü attığım yatakta tavanı seyrediyordum. Depodan ayrılmış ve kahvaltıdan sonra babamın bizim için bulduğu eve gelmiştik. Mühimmat deposuna uğramamız gerektiği halde uğramamıştık. Bir şey olsa elimde bulunan iki silah yeterli olmayabilirdi. Bunak daha sonra uğrayacağımızı söyleyerek ortalıkta görünmememiz için ihtiyatlı olmamız gerektiğini söylemişti.

Babamın tuttuğu ev gözlerden uzak bir yerdeydi. Büyük bahçesi vardı. Etrafında birkaç tane daha bina mevcuttu fakat onlar da boştu. Arka tarafı ormanlıktı. Arka taraftaki geniş balkondan baktığımda o ormanı görebiliyordum.

Tavanla yüz yüze sohbetimiz devam ederken odamın kapısı çaldı. Kafamı kaldırarak "Gel!" dediğim de Bunak kafasını uzatarak "Sana bir şey göstereceğim." dedi. Sırtüstü yattığım yerden doğrularak oturur pozisyona geldim.

"Ne göstereceksin?"

Her zamanki düz yüz ifadesinden bir şey anlamak kolay değildi. "Görmen lazım söylemekle olmaz." Keşke kafasından ne geçtiği biraz belli olsaydı da anlamaya çalışmakla uğraşmasaydım. Ekstrem durumlarda hüznünü, kızgınlığını ya da sevincini gösteriyordu. Bunun dışında bakıldığı zaman duvar bile bu ihtiyara göre duygularını daha çok gösteriyordu.

Yerimden kalkarak peşinden gittim. İki katlı evin alt katına inerken doktorun ortalıkta görünmediğini fark etmiştim. Merdivenden inerken "Doktor nerede?" diye sorduğumda Bunak ilerlemeye devam ediyor bende hemen arkasından takip ediyordum.

"Rahat bırak şu adamı, sana ne?"

Gözlerimi devirdim. Bu ihtiyar güya benim yardımcım olacaktı. Yardımcı dediğin Doktoru tavlamam için yardım eder. Önüne engel koymaz.

"Bütün gün seni görmekten içimdeki estetik anlayışı mefta oldu. Doktoru görerek canlandırmak istiyorum."

"Doktor ne yapsın peki artık her gün seni görmek zorunda adam?"

Gözlerimi devirerek arkasından onu taklit ettim. Sesimi kalınlaştırarak  "Doktor ne yapsın peki?" dediğimde bir şey demeden ilerlemeye devam ediyordu. Sesimi orjinal haline getirerek "Buruşuk velet." dedim.

"Huysuz ergen!"

Merdivenlerden sonra sağa döndüğünde karşıdaki kapıyı açarak içeri girdi. Bende söylediğini takmadan hemen peşinden daldım odaya.

Gözüme ilk önce kum torbası çarptığında buranın spor odası olduğunu anlamıştım. Gözlerim beğeniyle parladı. Spor aletlerine doğru ilerlerken arkamda duran Bunak "Burayı baban senin için yaptırmış. Kaldığımız süreçte kullanabilirsin." dediğinde kafamı salladım. Canım daddy.

Dudaklarım mutlulukla kıvrılırken elimi aletlerde gezdirdim. Çok beğenmiştim. Hem yaklaşık iki ay kadar ara verdiğim spora yeniden başlamış olur hem de bütün gün evde olacağımız için sıkıntıdan patlamazdım.

Yüzümü Bunak'a döndüm ve neşeyle "Babamı aramalıyım." dedim. Kafasını yavaşça olumsuz anlamda salladı. "Şuan arama, işleri var açacağını sanmam."

Babam son zamanlarda bizim de işleri karıştırmamızla daha yoğun çalışmaya başlamıştı. Bu durum beni rahatsız ediyordu. Onu yormadan kendim halledebilsem iyi olurdu fakat onu böyle bir zamanda dinlemek bizim için en iyisiydi. Babama şu dönemde yardım etmek için İtalya'ya gidebilirdim aslında. Ama önce bu fikrimi onunla paylaşmalıydım.

Tekrar odama döndükten sonra kıyafetimi değiştirerek yatağa girdim. Sabah yarıda kesilen uykumu tamamlayabilirdim. Hem belki uyursam Bunakla daha az tartışır ya da canım daha az sıkılırdı. Yorganı üstüme çektim ve biraz dönüp durduktan sonra kendimi uykuya teslim ettim.

KAÇIKWhere stories live. Discover now