1.1

96 5 0
                                    

Sinirle girdiğim deponun kapısında durmuş Bunak'a bağırıyordum. Artık ispiyoncu ihtiyarın teki olup çıkmıştı.

"Babamın beni fırçalamasından zevk alıyorsun değil mi?"

Bunak önümde altı adım kadar uzaktayken gayet sakin ses tonuyla cevap verdi. "Bunu daha önce de konuşmuştuk." Hangi konudan bahsettiğimi tabi ki anlamıştı. Babamın bana fırça attığını da çok iyi biliyordu. Birkaç adım yaklaşarak daha çok bağırdım. "Evet konuştuk ve bu konuda anlaşmıştık." Sadece susmasını istiyordum çok bir şey değil!

Bunak kafasını yavaşça sallayarak "Doğru ama bu anlaşma sana zarar vermeyecek şeylerle ilgiliydi." dediğinde gözlerimi yumarak dişlerimi sıktım. Beni böyle şeylerle sıkması gerçekten çekilebilir değildi. Çocuk değildim sonuçta, kendimi nasıl korumam gerektiğini gayet iyi biliyordum. Geri açtığım gözlerimle Bunak'ı çiğ çiğ yerken sesimin yüksekliği depoda yankılanıyordu. Üstüne yürüdüm.

"Bana neyin zarar vereceğini nereden bileceksin!"

Koluma dolanan elle başımı yan tarafa çevirdim. Doktorun mavi gözleriyle karşılaşmıştım fakat o bile sakinleştirmiyordu beni. Kolumu hızla çekerken aynı ses tonuyla doktora da çıkıştım. "Sen karışma." Kaşlarını çatarak "O zaman ofansif davranmayı bırak." dediğinde sesimi alçaltarak fakat sinirim hala aynı yükseklikteyken ona döndüm.

"Sana sorduğumu hatırlamıyorum."

Doktor sakinliğinden ödün vermeyerek "Her önüne gelene böyle davranamazsın." dediğinde soğuk bir gülüşle "Hala sana sormuyorum." dedim. Bunak beni babama şikayet etmişti ve onu savunuyordu. Bu daha çok sinirlenmeme yol açıyordu. Ayrıca Bunak ve benim aramdaki mevzuyu bilmiyordu. Hem bilse bile ona neydi ki? Duyarlı olmanın hiç sırası değildi çünkü sinirden kuduruyordum. Bir de bunu görerek yapması aleyhine bir durum oluşturuyordu.

"İster sor ister sorma, karşındaki insan sana bu şekilde davranmadığı halde ona bağıramazsın."

Sakin kalmak istiyordum fakat başaramıyordum. "Örnek timsali konuştu yine!" Kesinlikle komşunun örnek gösterilen  çocuğu, sınıftaki inek öğrenci ya da en çalışkan evlat gibi yüksek statülere verilecek isimlerden biri olabilirdi fakat ben  öyle değildim bu yüzden benden böyle şeyler yapmamı bekleyemezdi.

Bunak ise beni anlamak için çaba sarf etmiyordu. Sadece babamı dinlediği için düşüncelerimi önemsemiyordu! 

İhtiyar "Barkan teşekkür ederim beni savunduğun için." dedi. Daha sonra beni baştan sona süzerek "Tüm bu olaylardan önce bir şeyler yapmamız gerektiğini söylemiştim fakat sen fazla hafife aldın. O yüzden artık seni değil babanı dinliyorum. En azından Arslan Bey keyfi nasıl isterse öyle davranmıyor." dediğinde sesinde gereğinden fazla sakinlik vardı. Şaşkınlıktan kalkan kaşlarıma paralel olarak ağzımdan sadece bir kelime çıktı.

"Ne?" 

"İşle ilgili ne olursa olsun benim haberim olduğu sürece baban da bilecek. Bunun dışında değişen bir şey yok."

Anlaşılan Bunak dersine iyi hazırlanmıştı. Ona kızacağımı daha beni ispiyonlamadan zaten biliyordu. Sakin konuşmaları beni çileden çıkarırken ona ne kadar bağırırsam bağırayım bir şeylerin değişmeyeceğini çoktan fark etmiş olduğum için boğazımı bağırarak yormak istemedim.

Sesimi normal düzeyine indirdim. Sağ elimin işaret parmağını ona yönelttim. "Bu yaptığına pişman olacaksın!" Sinirim hala stabil sesim ise sert çıkıyordu. İnanılmaz bir şey söylemişim gibi kaşlarını kaldırarak "Hala kendini haklı görmene ve bu kadar tehlikenin arasında hala onunla uğraştığına da inanamıyorum. Takıntı haline getirdin, yeter artık. Baban ilgileniyor o konuyla, ona güvenmiyor musun?" dediğinde sesi normalden birazcık yükselmişti. Takıntı değildi fakat eskiden beri peşinde olduğumuz ve yakalayamadığımız için üstüne fazla düşüyordum. Babama güvenmemek diye bir şey söz konusu bile olamazdı. Derin ve sık aldığım nefeslerimin arasından "Beni babama şikayet ederek durduramazsın!" dediğimde ellerini önünde bağlayarak dikkatle yüzüme baktı.

KAÇIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin