0.9

92 5 0
                                    

Sıkıntıyla koltukta geri yaslanırken derin bir nefes aldım. Bunak karşımda oturmuş susuyor ve elimdeki telefona sıkıntılı bir şekilde bakıyordu.

"Tamam, bak anlattık bitti."

Bir elimi alnıma koyarak dirseğimi koltuğun kolçağına dayadım. En azından gizli saklı bir şeyimiz kalmamıştı. Her şeyi yatırmıştık masaya.

"Babam çok kızdı ama."

Bunak kafasını olumlu anlamda salladı ve teselli vermeye çalışarak "En azından neler yaşadığını, son zamanlarda neler olduğunu, hepsini biliyor." dedi. Haklıydı fakat ne olursan olsun babam çok sinirlenmişti. Ondan habersiz iş yaptığımız için ve özellikle de kendimi tehlikeye atmam konusunda.

"Sence bize bir daha güvenir mi?"

Ne söylemeye çalıştığımı anlamıştı. "Bize bir daha iş verir mi, vermez mi bilemem ama bu durumu toparlayabilecek tek kişi o. Ayrıca şu durumda bunu düşünmemelisin."

Babamla yaklaşık dört saat süren telefon konuşmamın ardından Bunakla otelin lobisine inmiş bu konu hakkında fikir yürütüyorduk.

Ona her şeyi anlatmıştım. Doktorla tanıştığımdan tut, Esra denen kadına kadar. Babam aşırı tepki vermemiş fakat sinirli olduğunu sesinden bile anlamıştım. Bu sakinlik Bunak'a patlayacaktı ve bunun için de ayrıca dil dökmüştüm. Onun suçu yoktu. Doktor meselesini de ayrıca konuşarak onun hakkında detaylı bir araştırma yapacağını söylemişti. O zamana kadar doktora bir şey belli etmeyecek ve eskisi gibi davranacaktık.

Babamın güvenini zedelemiştim. Kendimi bu defa gerçekten kötü hissediyor ve yaptığımın bir telafisi olmadığını biliyordum. Öte yandan artık olmuş bitmiş bir şey olduğu için geri dönüşü yoktu. Sonuçta sapa sağlam buradaydım. İşimizde tehlike çok fazlaydı ve babam da bunu bildiği halde fazla tepki veriyordu.

Bunun yanı sıra gizlice doktorun kaybettiği USB belleği bulmalıydım. Babamın da tahmini benimkiyle aynıydı. İçinde bana dair bir şey olabilirdi.

Doktor olayını her ne kadar kendim çözmeyi düşünsemde daha sonradan Bunakla kararlaştırıp Esra denen kadının ne kadar tehlikeli olduğunu bilmediğimiz için -bence hiçbir tehlikesi olmayan servet avcısı- babama söylemeyi uygun görmüştük. Bununla beraber de mecburen doktoru da anlatmak zorunda kalmıştım. Tabi babam her zamanki gibi bu doktor olayını da büyüterek ondan habersiz en ufak bir şey yapmamamız gerektiğini sert bir şekilde anlatmaya çalışmıştı.

Esra denen kadının benden ne istediğiyle ilgili en büyük tahminimiz iki şekildeydi. İlki intikam, ikincisi güç gösterisi fakat bir servet avcısının birinci seçenekten çok ikincisiyle ilgilendiğini de biliyorduk. Yine de her ihtimali göz önünde bulundurmakta fayda vardı.

Doktora tekrar gelecek olursak da bunun altından pek büyük bir şey çıkmayacağını düşünüyorduk. Esra ya da Ersay kadar önemli bir şey değildi. Şuan bizim için önemli olan, hiçbir tehlike oluşturmamasıydı. Babam sadece tedbir amaçlı araştırma yapacaktı. Çevremizdeki her insana yaptığı şekilde. Cenk'e de yaptığı gibi.

Ayrıca babamın geçen aramasında söyleyeceği fakat o sırada Bunakla tartıştığım için söyleyemediği önemli şey Kenan Evrenoğlu meselesiydi. Söylediğine göre benim anlatmamı beklediği için bir şey dememişti ama anlatınca da kızmıştı. Çok saçma! Bu ebeveynler neden böyleydi. 'Anlat, kızmayacağım.' diyorlar daha sonra kafamızda bir şey kırmadıkları kalıyordu.

Öylece düşüncelere dalmış otururken aniden koltuktan kalktım. Bunak oturduğu yerden bana bakarken "Nereye?" diye sordu. Deri ceketimi üstüme geçirirken "Doktorun yanına." diye cevap verdim. Kollarını dizlerine koyarak iki elini birleştirdi ve "Yine fingirdemeye gidiyorsun değil mi?" dedi. Tek kaşımı kaldırarak alayla sırıttım.

KAÇIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin