1.0

113 7 0
                                    

Yüzümdeki tek bir mimik değişmemişti. Çünkü zaten böyle bir şey bekliyordum. Kendimi tuhaf hissediyordum. Neden olduğu konusunda da hiçbir fikrim yoktu. Sertçe yutkundum. Öylece kafamı yan tarafıma çevirip gözlerimi masalarda gezdirdim.

"Bu kötü bir şey mi peki?"

Ona bakmadığım için şuan yüz ifadesini göremiyordum. Ne düşüneceğimi de bilmiyordum.

"Ben hiç zararını görmedim. Buse'nin attığı tripler dışında."

Dalga geçtiği açıkça belli olan sesi kan akışımı hızlandırarak sinirlenmeme neden olmuştu. Kendimde yeni bir şey keşfediyor ve bu durumu anlamaya çalışıyordum ve o dalga geçiyordu.

"Ciddi bir soru bu!"

Kafamı hızla tekrar ona çevirerek sinirle yüzüne baktım. Yüzü de sesi gibi alaylıydı.

"Aslında... bende ciddi cevap verdim."

"Belli oluyor."

"Onu boşver de söyle bakalım kim bu şanssız?"

Sorduğu soruyla dik dik bakmaya devam ettim. "Neden şanssızmış?" Hafifçe güldüğünde sabırsızlıkla cevabını bekliyordum. Umarım doktor da bu şekilde düşünmüyordur. Gerçi bu durumdan haberi olduğunu sanmıyordum. Fakat ona karşı ilgimin olduğunu da çoktan anlamış olmalıydı. Bir bakışıyla bile duygularını belli eden bir insandım zaten. Hiçbir zaman da duygularını gizleyebilen veya öyle bir çabası olan biri olmamıştım.

"Çünkü trip yerine yumruk atma ihtimalin daha yüksek."

Göz devirdim. "Başlatma şakana şimdi." Sesim içimde kaynayan sinire inat normal çıkıyordu. Beni ciddiye almadığı için sinirlenmem normaldi.

Kafasını olumsuz anlamda sallarken hala gülüyordu. Gülüşleri kahkahaya dönüştüğünde kollarımı önümde bağlayarak susmasını bekledim. Ortada komik bir şey vardı da ben mi göremiyordum? Sonunda bağıra bağıra gülmeyi kestiğinde "Ama çoğu erkek yumruğu tercih eder, emin ol." deyince artık dizimin birini sabırsızca sallamaya başlamıştım.

"Tam bir pisliksin!" Kendimi aptal gibi hissediyordum. Sorduğuma soracağıma pişman olmuştum resmen. Bir de arkadaş olacaktı hain velet.

Kahkaha atmayı bırakmıştı fakat yüzüne yerleşen piç gülüşüne ayar olmamak elde değildi. "Abim sen aşık mı oldun bakalım?" Dalga geçmeye devam ederken karşısında küçük bir çocuk varmış gibi konuşması dilini kesmek istememe neden oluyordu. Ayrıca aşk mı? Şuan Cenk'e sinir olmasaydım bu söylediğine ağzımı ayıra ayıra gülebilirdim.

"Saçmalama aşık falan değilim! Ayrıca kim onun gibi birinden hoşlanmaz ki? Kibar, düşünceli, başarılı ve çokta yakışıklı." Her kadın onun gibi birinden hoşlanırdı. Şu dünyada ondan etkilenmeyecek kadının olma ihtimali bile yoktu. Dolayısıyla ondan etkilenmek bana özel bir şey değildi.

"Kusura bakma ama Simge bazı kadınlar kendi üzerinde baskı uygulayan, kısıtlayan erkeklerden daha çok hoşlanıyor. Erkek egemonyasını, sevmek zannediyor. Bu yüzden genelleme yapma bence."

Söylediklerine tamamen katılıyordum. Şöyle bir bakıldığında 'erkek dediğin vurur yumruğunu masaya' gibi saçma sapan ve kalıplaşmış düşünceler de çok fazlaydı. Doktorun belki o yönünü görmemiştim, sevgisini nasıl belli ettiğini bilmiyordum ama insanlar bir hareketiyle bile tüm karakterini anlayabileceğimiz yapıya sahip varlıklardı. Tabi bunu asıl karakterini sonradan ortaya çıkaran insanlar için söylemiyordum.

"Haklısın... ne diyebilirim ki?" Cenk sanırım ilk defa bu kadar mantıklı konuşuyordu. Daha sonra hızını kesmeden konuşmasına devam etti.

"Hatta bununla ilgili bir olay yaşadım... geçen pazar evdeyken dışarıdan sesler gelmeye başladı. Ne olduğunu anlamak için kapıyı açıp baktım. Bir kat aşağıda iki kişi tartışıyordu. Erkek cinsiyetindeki bir mahlukat kişisi, karşısındaki kadına el kaldırdı. Bende bunu görünce aşağıya indim. Adamla tartışmaya giriştik ama daha sonradan pişman oldum tabi. Çünkü kadın da bana bağırmaya başladı. Yok kocası değil miymiş dövermişte, severmişte, bananeymiş falan. Adama tepki göstermek yerine onu koruyunca ne hali varsa görsün hesabıyla eve geri girdim."

KAÇIKWhere stories live. Discover now