1.4

76 4 1
                                    

Karşımda duran doktor benden bir açıklama bekliyordu. Kafamdaki soru işaretleri çoktan beynimi sulandırmaya başlamıştı. Bunak benden yine ne saklıyordu? Neye bu kadar kızıp sinirlenebilirdim?

Bilmiyorum...

En sonunda aptallar gibi odada dikilmeyi ve Bunak' tan saklanmayı bırakıp koridora çıktım. Peşinden hızla giderek seslendim.

"Bunak, dur orada bakalım."

Bunak yavaşça bana dönerken bir anlık tuhaflıkla yüzüme baktı. Bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi. Fakat o an herşeyi anlatmasını, babamla ne konuştuysa yumurtalamasını istesem de yapmayacaktı. Bu yüzden soruyu değiştirdim.

"Bunak, sana soracağım soruyu düzgün cevap vermeni istiyorum. "

Kaşlarını çattı, gergindi. Pür dikkat beni dinliyordu. " Masada hangi örtü kullanılmaz?"

Bir an durdu ve yüzündeki rahatlama gözle görülür ölçüdeydi. Demek ki tahminim doğruydu. Bana cevap vermeyecekti. Omuzlarını silkti. "Bilmem, hangi örtü?"

Otuz iki diş gülerek cevap verdim. "Pike." Bunak 'bu ne anlatıyor' der gibi baktı yüzüme. Elimi kaldırıp başımı kaşıdım. Cevap bu değildi. Başını olumsuz anlamda sallayarak tekrar arkasını döndü ve uzaklaştı. O sırada cevabı düşünüyordum. Tabi ya cevap 'bitki örtüsü' olacaktı. Neyse şuan bundan daha önemli bir konu vardı. Derin bir nefesle gözlerimi kapatıp açtım. Ne sakladığını nasıl öğrenecektim.

"Ya çok çocukça ya da çok aptalca bir espri."

Sesin geldiği yöne arkama döndüm. Ona doğru yavaşça hareket ederken yüzüne bakıyordum. "Çocuklar da aptal zaten."

Odamın önünde dikilen doktoru teğet geçip içeriye girdim ve kapının koluna uzanarak "Gelmek istiyorsan gelebilirsin." dedim. Yüzünü, cümlemi beğenmediğini gösteren ifadeyle buruşturdu.

"Bok var gelme."

Çat!

Yüzüne kapıyı kapattım. Sonra neden böyle bir saçmalık yaptığımı sorgulayarak açtım. Sonuçta onu istiyordum. Bir an gaza gelmiştim. Gitmişti. Kapıyı geri kapattım. Hayatım doktordan ibadet olmadığı için sorun yoktu. Düşünmem gereken çok şey vardı.

Babam ve Bunak kahpesi benden sinirleneceğim şeyler gizliyorlardı. Bu benimle mi, babamla mı, yoksa Bunakla mı ilgiliydi? Hepimizle ilgili de olabilirdi. Peki beni ne sinir ederdi?

O kadar çok şey vardı ki oturup kitap yazardım bununla ilgili o yüzden şuan bulamıyordum. Lanet olsun neden bu kadar çok şey beni sinir ediyordu ki? En sonunda parlak zekam beni babamın attığı mesajlara yönlendirdi.

'Bana sinirli olduğunu biliyorum ama telefonu lütfen aç. Böyle olması gerekiyordu. Seni böyle hapsetmek benim de hoşuma gitmiyor.'

'Bunak'ın Bir suçu yok ona saldırmanı istemiyorum. Ben ne diyorsam onu yapıyor. Sadece bana güvenmeni ve tehlikeli bir hareket yapmamanı istiyorum. Bu durumla ben ilgileneceğim.'

Ne olmuş olabilir? Ne ile ilgilenmesi gerek? Babama ne için kızacağım? Bunak'ı ne için suçlayacağım?

Hepsinin cevabı basit fakat bulması zor görünüyordu. Aklıma binbir türlü şey geliyordu ve çoğu saçma sapan şeylerdi. Bu ihtimallerden biri Bunak'ın gay olmasıydı. Buna kızmazdım o yüzden bu seçeneği eledim. Ne? Tabiki düşüneceğim şuan her ihtimal mevcut olabilir.

Kaç gündür düşünerek vakit harcayan beynim yorulmuştu. Başıma ağrılar giriyordu fakat Bunağa soramazdım. Saat öğleden sonrayı geçerken sıkıntıyla yattığım yerden kalkarak doktorun odasının önüne geldim. Onunla bir şeyler yapmak istiyordum. Artık bu bir onur meselesiydi. Kapı koluna asıldım ve kapıyı açarak yavaşça araladım. Kafamı uzatarak içeriye baktım. Doktor yatağında sırtüstü şekilde iki kolu başının altında uyuyordu. Bacaklarını uzatmış ve bir ayağını diğerinin üstüne atmıştı. Aynı babam gibi uyuyordu...

KAÇIKWhere stories live. Discover now