26

14K 1.8K 1K
                                    

lee minho

Değneklerle eve geldiğimde, Jisung bana fazla özen göstermeye başlamıştı.

Ocaktan korkan bebeğim benim için aylardır yapmaya alıştığı tek yemeği karar vermiş, ramen paketlerini bularak suyu ısıtmıştı.

"Jisungie, sorun varsa geleceğim."

"Hayır, ben hallediyorum."

Birkaç dakika sonra pişirerek yanıma geldiğinde, yapabilmesine hem şaşırmış, hem de onu tebrik etmiştim.

"Tadı nasıl?"

"Güzel olmuş."

"Seungmin bana bu durumlarda çorba yapıldığını söyledi ama ben sadece bunu yapabiliyorum."

"Sorun değil."

Rahatlatmak için gülümserken kısa sürede yemiştim. Jisung tabakları mutfağa taşırken ben koltuğumda uzanmaya devam ediyordum.

Yanıma döndüğünde, onu yanıma çağırarak kolumu omzuna attım.

"Kötü hissetme, senin yüzünden olmadı."

"İyileşene kadar Bay Lee'nin hizmetine devam edeceğim."

Jisung gülümseyerek söylediğinde ona bakarak gülümsedim.

"Bugün annem gelecek, merak etme. Sana yük binsin istemedim."

"A-annen mi?"

Jisung daha annemle tanışmamıştı. Ama annem onu tanıyordu. Ona her şeyi anlatmış, sürekli fotoğraflarını yollamıştım

"Seninle uzun süredir tanışmak istiyordu. İyi olacak."

"Beni tanıyor mu?"

Kafamı salladım.

Gergin durmaya devam ettiğinde ona sorun olmayacağını söyledim. Birkaç dakika sonra kapı zili çaldığında Jisung hareket etmememi söyleyerek kapıya koştu.

Annemin sesini duyabiliyordum.

"Merhaba, sen Jisung olmalısın."

"Evet efendim, benim."

"ANNEEEEE!"

Salondan sesimin çıktığı kadar bağırdığımda annem sonunda görüş açıma girebilmişti.

Dudaklarımı bükerek bebek gibi sızlandığımda annemden kocaman bir sarılma ve saç okşaması almıştım.

Ne kadar büyük olsam da annemin tek oğluydum. Evin bebeği her zaman ben olmuştum.

"Oğlum, canın çok acıyor mu bebeğim?"

Kafamı sağa sola salladıktan sonra gülümsedim.

"Jisung bana iyi bakıyor. Bu yüzden hiç acımıyor."

Jisung'a baktığımda gülümsediğini farkettim. O benim annem de olsa Jisung'u yeni birileriyle tanışmak fazla geriyordu.

"Yemek yedin mi?"

"Evet yedim."

O sırada gözüm Jisung'a ilişti. Saatlerdir benimle ilgilenmekten yemek yiyememişti.

"Jisungie, su getirebilir misin?"

Jisung mutfağa gittiğinde anneme döndüm.

"Anne, Jisung geldiğinden beri bir şey yemedi. Beni dinlemez ama ona bir şeyler yedirebilir misin?"

"Tamam sen merak etme."

Jisung ağzına kadar doldurduğu bardağı güvenle masaya bıraktıktan sonra annem onu mutfağa götürmek için ayaklanmıştı.

Jisung endişelendiğinde ona 'sorun yok' dercesine kafamı sallayarak gülümsedim.

Bütün gün annem Jisung ile konuşmaya devam etmişti.

Annem bi ara benim küçükken yaptığım salaklıklardan bahsetmeye başladığında sızlanarak onu durdurdum. Ama sonrasında Jisung'un güldüğünü farkettiğimde sızlanmayı kestim.

O güldüğü sürece istediği her şeyi anlatmasına razıydım.

Annem ve Jisung derin bir sohbete dalmışken ikisinin de beni tınlamamasından sıkılmaya başlamıştım.

İyi ki bana bakmaya gelmişlerdi.

Hainler!

"Jisung-ah.."

Cevap gelmedi.

"Jisungie.."

Yine cevap yoktu.

"LEE JİSUNG!"

"Efendim hyung?"

"Ya ikiniz de bana bakmak için buradasınız iyi ki, neden benimle ilgilenmiyorsunuz?"

Saat geç olmaya başladığımda elimle bacağımı yere indirerek değneklerimi alıp yürümeye çalışırken belimde Jisung'un ellerini hissetmem ile gülümsedim.

Odaya geldiğimizde beni yatağıma yatırdıktan sonra gitmeye yeltendiğinde onu kendime çekerek yanıma yatırdım.

"Yanımda yatsan olmaz mı? Yoksa uyuyamam."

"Annene iyi geceler dileyip geleceğim."

Odadan çıktığında, dakikalarca onu bekledim. Annemle konuşmaya daldığına adım gibi emindim.

Bir saat kadar sonra döndüğünde uyanık olduğumu görmem ile duraksadı.

"Neden uyumadın?"

Cevap vermediğimde ışığı kapatarak yanıma geldi.

"Bana kızdın mı? Minho-ya.. Cevap ver lütfen."

Kollarım birbirine dolanmış şekilde otururken cevap vermemeye karar vermiştim. Beni geleceğim diyerek kandırmıştı.

"Hyung, ben özür dilerim."

Tamam.. Sınırımı aşmıştım bile, bu kadar yeterliydi.

"Kızgın değilim, ama geleceğim diyip gelmedin. Seni beklemiştim."

"Annen bana senin küçükken ne kadar güzel bir bebek olduğunu anlatmaya başlayınca yarıda kesemedim.. Bana kendini anlatmayı sevmiyorsun bu yüzden seni en iyi tanıyan birinden, annenden dinlemek çok güzel gelmişti. Seni beklettiğim için üzgünüm."

Elleriyle oynayarak söylediğinde derince nefes aldım.

"Üzgün olma.. Artık uyuyabilir miyiz?"

Bana arkasını dönerek yattığında aldığım nefesi vermek zorunda kaldım.

Ayağımı acıtmamaya çalışarak yanına yaklaşarak kolumu beline doladım.

"Seni seviyorum Jisung-ah. İyi geceler."

"Ben de seni seviyorum hyung, iyi geceler."

Ses tonundan gülümsediğini farkettiğimde gönül rahatlığıyla ona sarılmaya devam ettim.

bölüm sonu

slow loris ✔Where stories live. Discover now