slow loris ✔

19

ㅡ üçüncü kişi anlatımı
ㅡ felix eve geliyor

Jisung, Felix'in Minho'ya sarılmasını kıskanmıştı.

Felix'in sarılması Chan veya diğerleri gibi çabucak sonlanmıyordu. Felix sarılmayı çok sever, sarıldığı kişiden hemen ayrılmazdı.

Minho'ya uzun uzun sarılışı, Jisung'un kollarını birbirine dolayıp onlara bakması ile sonuçlanmıştı. Felix, Jisung'a sarılmak için hamle yapacakken Jisung geri çekildi.

"Lix, o sarılmayı çok sevmez."

"Anladım.."

"Yoo, severim. Sadece neden sevgilime bu kadar uzun sarıldığını merak ettim."

Jisung'un konuşması ile Minho şaşkınlıkla bakakaldı.

Jisung'un böyle bir şey diyeceği aklının ucundan bile geçmezdi. Minik bebeği onu ilk defa kıskanmıştı.

"Minho hyung benim çok sevdiğim bir arkadaşım. O yüzden öyle sarıldım. Merak etme.. Benim zaten bir sevgilim var."

"İyi."

Jisung kollarını bozmadan odalarına çıktığında, Felix ve Minho da arkasından gitmişti.

"Ben sizi yalnız bırakayım. İyi anlaşacağınıza eminim."

"Hyung!"

Jisung, her ne kadar artık alışmaya başlasa da hâlâ Minho haricinde biriyle yalnız kalmak onu tedirgin ediyordu.

"Merak etme, hyung bana seninle ilgili her şeyi anlattı. Ayrıca, benim de en yakın arkadaşa ihtiyacım var. Neden benimle arkadaş olmuyorsun?"

"Nasıl olacağız ki?"

"Gelsene buraya."

Felix yatağın üzerinde otururken ayakta durmakta ısrar eden Jisung'u yanına çağırdı.

Jisung, bu en yakın arkadaş olayını merak ediyordu. Bu yüzden Felix'e uyup onun yanına oturdu.

"En yakın arkadaşlar, birbirlerinden hiçbir şey saklamaz ve birbirlerinin yanında ne kadar saçma davranırsalar davransınlar, onu garipsemezler. Ayrıca, iki en yakın arkadaşın arasına kimse giremez, bu yüzden sadece ikimiz olacağız."

"Sana her şeyimi neden anlatıyorum ki?"

Felix, Jisung'un tepkisine güldükten sonra devam etti. Ona açıklama yapmak eğlenceliydi.

"Diyelim Minho hyung sana bir şey dedi ve sen buna üzüldün ama ne yapacağını bilmiyorsun. Beni arayıp bunu anlatırsan, ben sana bir yol gösterebilirim."

"Bunu gerçekten yapacak mısın?"

Felix aşırı önemli bir şey anlatmasa da, Jisung bunları evrenin en derin sırlarını öğreniyormuş gibi merakla dinlemeye başladı.

"Tabii ki!"

"Başka ne yapar ki en yakın arkadaşlar?"

"Ne isterse! Tabii, burası biraz kısıtlı olabilir ama.. Herneyse! Buraya gelmeden önce doğum günlerimiz arasında sadece bir gün olduğunu öğrendim. Bu yüzden, sana minik bir hediyem var."

"Hediye mi? Bana mı?"

"Evet. Al bakalım."

Felix, eve geldiğinden beri yanında olan minik kutuyu Jisung'a uzattı.

Jisung heyecanla açtığında, içinde bileğindeki Minho'nun bilekliğine benzer bir bileklik olduğunu gördü.

"Bileklik mi?"

"Minho hyung bana senin bir sürü fotoğrafını attı. Ben de senin sincaba benzediğin kanısına varıp bu bileklikleri yaptırdım. Bir benzeri de bende var, sadece benimkinde sincap değil, kedi var."

"Arkadaş bileklikleri.."

"Tam olarak öyle."

"Felix.. Sen neden bana böyle davranıyorsun.. Yani.. Bu benim için çok garip.."

"Minho hyung, senin sevgilin. Bazen ona her şeyi anlatmak istemezsin. Yakın bir arkadaşa da ihtiyacın var. Hyung beri aradığında kabul ettim çünkü hem sana yardım etmek istiyorum, hem de benim de yakın bir arkadaşa ihtiyacım var, söylediğim gibi."

Jisung, Felix cümlesini bitirir bitirmez ona sarılmak için öne atıldı. Bunu biraz hızlı yaptığından, düşmelerini Felix onun belinden tutarak engellemişti.

"Gelince sarılma vermediğim için üzgünüm."

"Sorun değil~"

İkisi birlikte tekrardan oturmuşlar, Jisung ona sıkı bir sarılma vermişti.

"Telefon numaranı bana verebilir misin?"

"Ama.. benim telefonum yok ki?"

"Ah.. O zaman biz de Minho hyung'un telefonundan konuşuruz. Muhtemelen 'Felix' olarak kayıtlıyımdır. Seni mutlaka arayacağım.."

Felix ayağa kalktığında, Jisung da peşinden kalktı.

"Biz şimdi arkadaş olduk mu?"

Felix, Jisung'un elinde tuttuğu bilekliği gördüğünde saf bir gülümseme sundu.

"Daha değil."

Jisung'un elinden bilekliği almış, boş olan bileğine çok sıkmayacak şekilde takmıştı.

Jisung'un bileği önde dururken, Felix de bileklik takılı bileğini öne uzattı.

"İşte, şimdi oldu."

bölüm sonu