14

3.8K 450 40
                                    

SEUNGMİN

Onu ilk gördüğüm de gerçekten korkudan bembeyaz olmuş ve Changbin hyungun elini fazla sıkıyordu. O an onun korkusunun hafife alınamayacak kadar ciddi olduğunu anladım. Asıl merak ettiğim şey ise Herkesten korkarken nasıl Changbin hyunga sığınabiliyordu? Ona olan korkusunu nasıl yenmişti merak ediyorum. Belki de onunla vakit geçirmeliydim. Ona temas etmeden de iyi anlaşabileceğimizi, normal herkes gibi olabileceğimizi göstermeliydim.

Onu herkesten önce tanıyordum. Hemen yan odamdaydı odası ve onu her gün görüyordum. Onunla hep tanışmak istemiş ama hiç yanına gidememiştim. Çünkü neden böyle olduğunu bilmiyordum. Yanlış bir şey yapmaktan korkmuştum. Onunla ilk defa konuştuğumuz günü hatırlıyordum da şimdi neden öyle bir tepki verdiğini anlayabiliyordum.

Onun ilk geldiği gün odasına girmiştim. Herkes yemekhanedeydi bu yüzden sadece ikimiz vardık. Onunla konuşmak istediğim de korkudan titremeye başlamış ve gözleri dolmuştu. İyi olup olmadığını sorduğum da başını iki yana sallamış ve benden uzaklaşmıştı. O sırada da bölüm hocam gelmiş ve beni sınıftan çıkartarak açıklama yapmıştı. Bana sadece İnsanlarla yakın olmayı sevmediğini söylemişti. Korktuğunu değil…

O günden sonra Hep onu izlemiştim ama beni fark etmemesi için büyük bir çaba sarf etmiştim. Tek amacım onun yanında olmaktı. Çünkü o yalnızdı ve ben Yalnızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyordum.

Şimdi elime bir fırsat geçmişken ona sımsıkı tutunacak ve bize uzatan elini bir daha bırakmamak adına kavrayacaktım. Bu yüzden ona sanki bizden korkmuyormuş gibi davranarak onunla derse gitmeyi teklif ettim.

Korktu, özellikle Changbin Hyunga olan o korku dolu bakışları içime oturdu. Onu böyle korkutan şeyin ne olduğunu tahmin etmek bile ağlama isteğimi tetikledi. Ama kabul etmesi gülümsememe sebep oldu çünkü o korkaklığı bırakmış ve savaşmaya başlamıştı. Onun kendiyle olan savaşında onun arkadaşı olacaktım. Onun yanına ilerledim ve aramızda bir mesafe bırakarak birlikte yürümeye başladık. Onunla konuşmam gerekliydi ama ne konuşmalıydım? Onun ilgisini çekebilecek ne olabilirdi? Ellerimi üzerimde ki hırkanın cebine sokarken Başımı çevirdim ve onu inceledim.

Kırmızı saçları cidden göz alıcıydı. Özellikle güneşte fazlasıyla parlıyordu ve eğer kendini saklamasa okulda neredeyse herkesin düşebileceği kadar çekiciydi. Parlayan çillerini saklamıyor oluşu hoşuma gitmişti. Çünkü çilleri onun güzelliğinin ayrılmaz parçasıydı.

“Changbin hyungla baya yakınsınız sanırım”

Sonunda konuşabildiğim de Başını bana çevirmiş ve ilk şaşkınca baksa da hafifçe gülümsemişti. Onun gülümsemesine karşılık gülümsedim. Changbin hyungun ismini duyunca bile gülümsemesi çok tatlıydı.

“E-evet, yani sanırım”

Kaşlarımı havaya kaldırarak ona bakmaya devam ettim.

“Sanırım mı? Bil diye söylüyorum, O asla birisinin elini tutmaz”

Bu sefer bakışlarını şaşkınlıkla bana çevirdi. Dediğim şeye oldukça şaşırmış olmalıydı ama doğruydu. Changbin hyung öyle temaslardan hoşlanmazdı daha tanışalı çok olmamıştı ama gözlemlediğim kadarıyla öyleydi.

“İlk defa benimkini mi tuttu?” şaşkın sorusuna omzu silktim.

“Bilmiyorum, Ben de yeni tanıştım onunla ama ilk defa senin elini tutarken gördüm”

Felix’in kızaran yüzünü Gördüğüm de kendime engel olamadım ve kıkırdadım.

“Felix sen yoksa… ah ona aşıksın!”

Bunu dememle gözlerini büyütmüş ve etrafına tedirgince baktıktan sonra başını iki yana salladı. Aşık olduğunu en başından biliyorduk hepimiz zaten. Çizdiği resimlerden bunu anlamıştık ama Felix’in bizim bildiğimizden haberi yoktu. Hatta Çizen kişinin o olduğunu bildiğimizi de bilmiyordu.

“H-hayır, a-aşık falan değilim”

Kıkırdayıp elimi cebimden çıkardım ve işaret parmağımı iki yana salladım.

“Tch tch Felix, Hiç yalan söyleyemiyorsun”

Bakışlarını kaçırdığın da güldüm ve ellerimi cebime koyup sınıfımın önünde durdum. Utandığını görmek hoşuma gitmişti. Ona güven vermem gerekiyordu ve nasıl güven vereceğimi bulmuştum. Sırlar her zaman güven aşılardı. Kendi sınıfına ilerlemek için adım adan Felix’e seslenerek bana dönmesini sağladım.

“Merak etme, bunu kimseye söylemem”

Gözlerinin parladığını gördüğüm de gülümsedim. Bana inanmak istercesine baktı.

“Söz mü?” Gülümsedim.

“Söz” Gülümsedi.

Ve bu aramızda ki dostluğun ilk adımları oldu.

Seunglix shipleyemiyorum onlar her zaman benim gözümde en iyi arkadaş olarak kalacaklar
Sunglix de öyle

The art of fear/Changlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin