7

4.4K 531 263
                                    


“Felix?”

Sesim boş sokakta yankılanmasına rağmen beni duymamıştı. Ona yaklaştığım da duvara yaslanmış, ellerini bedenine sarmış bir şekilde yerde titreyerek oturduğunu gördüm. Bedeni o kadar titriyordu ki İçime büyük bir korku yerleşmişti. Göğsünün hızla inip kalktığını görebiliyordum. Sanki nefes alamıyordu.

“Felix?!”

Ona bağırdığım da sonunda duymuş ve yerinde sıçramıştı fakat bu daha da Titremesine ve ağlamasına sebep olmuştu. Ona yaklaşmalı mıydım? En son korktuğunu söylemişti ama şuan o… Çok kötü görünüyordu.

“Felix, sakin ol. Sana zarar vermeyeceğim”

Gittikçe ona yaklaşmaya başladım. Ellerim hava da yavaşça ona yaklaşırken Ağlama sesi canımı yaktı. Neden ağlıyordu? Onu böyle korkutan neydi? İstemsizce onu korumak istedim. Onun benden korkmamasını ve bana sığınmasını istedim. İlk defa ona bu kadar yaklaşırken başını yasladığı dizinden kaldırmamıştı. Beni görmemesinin verdiği rahatlıkla yanına iyice yaklaştım ve yavaşça yanına çömelmeye başladım. Omzumda ki çantayı yere bıraktıktan sonra ellimi ona uzattım
.
O kadar titriyordu ki ne yapacağımı şaşırmıştım. Kesik kesik aldığı nefesler daha çok benim boğazıma takılıyordu sanki. Omzuna dokunduğum da korkuyla irkildi ve daha titremeye başladı.Elimi bir an çekmek istesem de bunu yapmadım ve daha çok yaklaştım.

“Sana zarar vermeyeceğim Felix, korkma benden”

Onu rahatlatmak için sesimi fısıltı haline getirmiş ve Yere tamamen oturmuştum. Kollarımı boynuna dolayıp ona yavaşça sarıldığım da daha da titremeye başlamış ve ağlaması şiddetlenmişti. Neden bunu yapıyordum bilmiyorum. Korkusunun üzerine gidiyordum. Bu yaptığım yanlıştı ve belki de tehlikeliydi ama yine de benden korkmamasını istedim. Herkesten korksun ama bana sığınsın…

“Benden korkma Felix” Diye tekrar fısıldadığım da Ne titremesi azalmış ne de ağlaması fakat kısa süre sonra güçsüz kollarını doladığı dizlerinden ayırmış ve belime sarmıştı. Bu hareketi kalbimi tekletirken Ona daha da yaklaşıp iyice kollarımı sardım. Ellerim kırmızı saçlarına gidip yavaşça tutamların arasında gezindiğin de Titreyen kollarını belime sıkıca sarmış ve yüzünü omzuma gömerek saklamıştı. Gözyaşlarını boynumda hissedebiliyordum.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Belki dakikalar belki de saatler ama geçen zaman boyunca ne ben saçıyla oynamayı bıraktım ne de o sımsıkı sardığı kollarını benden çözdü. Sanki benden güç alıyormuş gibi sımsıkı sarılmıştı.

Bir süre sonra ağlayışı hafiflemiş iç çekişlere dönmüştü. Titremesi hala durmamış olsa da oldukça azalmıştı. Ona ne kadar sormak istesem de sustum ve o anlatana kadar da susacaktım. Çünkü ona böyle acı veren şeyi ona tekrar hatırlatmak isteyeceğim son şeydi.

Bir süre sonra Ağlayışı tamamen kesildiğin de onu bırakmadım. Onun benden ayrılmasını bekledim ve saçlarını okşamaya devam ettim. Sonsuza dek…Böyle kalabilirdim. Saçları ve kokusu o kadar güzeldi ki yıllarca doyulmazdı.

“Sarılmak… güzel hissettiriyormuş”

Sonunda kalın ve titrek sesiyle konuştuğun da saçlarında ki elim duraksadı. Sesi o kadar çatallıydı ki Canımı oldukça yakmıştı. Zorla yutkundum.

“Hiç kimseye sarılmadın mı?”

Kollarını gevşetirken omzumda ki başını yavaşça iki yana salladı. Bu hareketi ile dudakları boynuma çarpınca titremeden edemedim.

The art of fear/Changlix Where stories live. Discover now