8

4.4K 504 382
                                    

FELİX

Küçüklüğümden beri tek istediğim küçük bir sevgiydi. Fakat ailemin buna hiçbir zaman vakti olmamıştı. Onlara hiçbir zaman kızmamıştım çünkü benim için çalışıyorlardı. En iyi okullarda okumam ve hayalimi gerçekleştirmem için gece gündüz çalışıp, her hafta yurt dışına gidiyorlardı.

Onlarla vakit geçirmeyi, ve onlara sarılıp birlikte uyumanın hayali kurmuştum hep fakat onlar benden defalarca özür dilemişti. Sürekli telefonla ya da görüntülü konuşuyorduk. Bana vakit ayıramıyorlardı ama beni unutmuyorlardı. Bu yüzden mutluydum da. Her gece konuşup sohbet ederdik. Yemek yiyip yemediğimi sorarlar, uyurken telefondan annem bana şarkı söylerdi. Onları neredeyse hiç göremesem ve dokunamasam bile bana olan sevgileri bana yetiyordu. Fakat ilkokulda sürekli okulda dışlanan birisi olmuştum. Ailemin olmadığını söyleyip beni dışlayan, yüzümde ki çiller ile çirkin olduğumu söyleyip alay eden ve bir kıza benzediğimi söyleyerek bana sataşan çocuklar yüzünden kendimi gittikçe içime kapatmıştım. İnsanlardan gittikçe uzaklaşıyor ve herkesin benden nefret ettiğini düşünüyordum. Fakat hiçbir zaman ne Çillerimi kapatmış ne de kendimi değiştirmeye çalışmıştım. Kendimi seviyordum ve kendimi kimse için değiştirmeyecektim.

Ortaokulu da bu şekilde bitirip liseye geçmiştim. İnsanlar bana tuhaf bakıyordu. Yanıma yaklaşmak isteyenler olmuştu fakat onlardan uzaklaşmıştım. Derslerim her zaman iyiydi. Ailemi gururlandırmak için onlar gibi gece gündüz ders çalışıyordum. Fakat en büyük hayalim, büyük bir ressam olup kendi sergilerimi açmaktı.

Fakat bütün hayallerimle birlikte hayatımın da karardığını o gün, bir daha asla toparlanamamıştım. Lise 3. Sınıf benim en lanet senem olmuştu. Masumluğumla beraber her şeyimi kaybetmiştim.

Bana ne yaptıklarını hatırlamıyorum. Bana dokunduklarını ya da o geceyi… En son hatırladığım her yerimin sızladığı ve gözümü açamayacak kadar yorgun olduğumdu. İşkencelerini teker teker hatırlıyordum. Özellikle omzumda ki asit yanığı bunu her gün bana hatırlatıyorlardı.

Uyandığım da, o geceyi hatırlamasam bile vücudum hatırlıyor ve tepki gösteriyordu. Hastane odasın da doktorlar bana yaklaşmaya çalıştığın da kriz geçirmiştim. Beni bayıltmak zorunda kalmışlardı ve o gün benim antrofobim (insanlardan korkma) olduğu ortaya çıkmıştı. İnsanlardan o kadar korkuyordum ki yakınımda olmaları bile benim kriz geçirmeme sebep oluyordu. Neden böyleydim bilmiyorum ama herkesten korkuyordum. Ama en çok canımı yakan olay bu değildi.

O gün ailem büyük bir telaşla koreye gelmişlerdi. Odama girip bana sarılmak istediklerin de onlardan korkmuş ve ağlamaya başlamıştım.

Hep yapmak istediğim hayalim o gün beni delicesine korkutmuş ve ailemin daha da ağlamasına sebep olmuştu. Hatalarını anlamışlar ve benden yanımda olmadıkları için özür dilemeye çalışmışlardı. Onlara sorun olmadığını söylemiştim fakat ailem hep kendilerini suçlamışlardı. O günden sonra üzerime çok titremişlerdi fakat ben her gece onlara bir daha sarılamayacağımın, kokularını asla bilemeyeceğim acısıyla ağlamıştım.

Beni okuldan aldırıp özel hoca tutarak evimde eğitim almamı sağlamışlardı. Hocam odamın diğer köşesinde bana ders anlatıyordu. Ailem ile hiç aynı masaya oturamamış, birlikte film izleyememiştik. Ama onları hala sevdiğimi ve onların da beni sevdiklerini biliyordum.

İki yıl sonra üniversiteye başlamıştım fakat kendime özel odam olunca Okuldakiler benim hakkımda konuşmaya başlamış ve yine beni dışlayıp alay etmişlerdi. Ya da çıkarları için yanıma yaklaşmaya çalışmışlardı. Bu yüzden ikinci yılımda daha fazla dayanamamış ve ailemle konuşmuştum. Başka bir üniversiteye geçiş yapmıştım fakat okul uzak olunca okula yakın bir ev almıştım. Ailem benim için her şeyi yapmıştı keşke bir gün teşekkür etmek için onlara sarılabilseydim.

The art of fear/Changlix Onde as histórias ganham vida. Descobre agora