Bölüm 23 - The Sleepover

131 16 5
                                    

KARLA

"Ee anlatsana neler yapıyorsun başka?" Sessizlik rahatsız edici değildi ama sesini duymak istiyordum. Cesaret verici gülümsememle ona bakarken, kafasını koyduğu yerden kaldırmamış düşünmeye başlamıştı.

"Hım.. Pek farklı bir şeyler yapmıyorum. Hayatım önceden planlanmış olaylara koşmakla geçiyor." İç çekmişti. "Aaa bak dur bu çok komik." Yattığı yerden doğrulup kadehini kafasına dikti. "Geçen gün havuz başında Tae, Jimin'e poz verirken havuza düştü." Kahkahalar atıyordu. Bense ona gülüyordum. "Ama görmen lazım. Bir de üstünde Yoongi'nin ceketi varmış. Ağzına sıç- aman işte neyse çok kızdı. Öyle." Tekrar eski konumuna dönmüştü ama hala ara ara gülüyordu. "Sende ne var ne yok?"

Bende çok şey var ama bunları ona söyleyemezdim. "Ben de biraz düşüneyim." Gerçekten komik bir anım yok muydu benim.

Bakışlarım odada gezinirken bir şeyler bulmayı ummuştum. Şu köşede ağlamıştım, şurada otururken Jessie'den azar yemiştim, şu koltukta otururken hakkımda yapılan kötü yorumlarla boğuşuyordum.

"Çok uzun oldu ya. Sen hiç eğlenmiyor musun?" dalga geçiyordu.

Elimdeki boş kadehi yere bıraktığımda "Sanırım hayır." dedim. Kafasını bana çevirmişti. Gerçekliğini sorguluyordu. "Yalan söylemiyorum." Kafamı geriye atarak "En azından huzurlu olduğum birkaç andan biri bu."

"Üzüldüm." Bana acımasını istemiyordum. Zaten hayatımın birçok kısmında insanlar bana acımışlardı, en azından o yapmamalıydı.

"Üzülme." Sırtına bir tekme attım. Anında yattığı yerden kalktı.

"Yalnız bu BTS dilinde savaş demek. Bu yumrukları görüyor musun? Bunlarla baş edebilir misin Karla?" Olduğu yerde zıplarken yumruklarını bana doğru savuruyordu. Kıkırdamalarıma engel olamamıştım. Elime geçen yastıkla koltuğun üzerinden destek alarak ona vurmaya başladım.

"Yastığımın tadına bak Kookie." Ben ona vururken o elleriyle kendine siper almıştı. Sonra nasıl olduğunu anlayamadan beni belimden kavrayıp etrafta çevirmeye başladı. "Bu haksızlık, bırak beni." Savrulan yastıkla sırtına isabet etsem de umursamıyordu.

"Neden haksızlık sen de yastık kullandın. Galibiyet benim söyleyene kadar indirmem." Omzundayken ister istemez ağzımdan belli belirsiz kahkahalar çıkıyordu. Olduğum yerden mutluydum, eğleniyordum ta ki yavaşça yükselen şarabın tadını alana kadar..

"Jungkook şarap içtim şarap. Ve döndürüyorsun. Kusacağım sanırım." Durması için saçını çekmiştim.

"İyi misin?" Beni yere indirdi.Ben iki büklüm nefesimi düzene sokmaya çalışırken o da nefes nefese kalmıştı. Tam o anda elimde tuttuğum yastığı kafasına geçirdim.

"Çok safsınız beyefendi ben kazandım." İlkokul yıllarındaymışçasına eğleniyordum. Sanki en büyük derdim beni yakalamasıymış gibi koltuk tepelerinde dolaşıyordum. Uzun kollarıyla beni yakaladığında koltuğa itti. Gülümseyip "Sen kaşındın." dedi. Kollarıyla kalkmamı engellemek için bütün gücüyle itiyordu. "Ne yapıyorsun be?"

"Sus, sus çırpınma." Korku dolu gözlerle ona bakarken aniden dönüp üzerime oturdu. "Cezalısın. Canım isteyene kadar kalkmayacağım." Ellerini önünde çapraz yapmış bana yan yan bakarken gülüyordu.

Hareket etmeye çalıştıkça daha da ağırlaşıyordu. "Nefes alamıyorum. Kaç kilosun be sen? İnsene üstümden." Ne kadar güçlü debelensem de o birazcık bile olsa kıpırdamıyordu.

"Abartma. Ayaklarım yerde. Yükün üçte birini taşıyorsun. Şimdi 'Sen kazandın Jungkook ve ben yenilgiyi kabullenemediğim için hile yaptım' de." Kafasını bana çevirmiş, elliyle burnumdan makas aldığında ona öldürücü bakışlar atıyordum.

Gölgelerdeki SessizlikWhere stories live. Discover now