*27

1.3K 99 41
                                    

Hastaneden çıkalı 2 saat oluyordu ve bu 2 saatte canımdan bezdim diyebilirdim. Annem, babam, üyeler, Jimin hepsi üzerime o kadar titriyorlardı ki bu can sıkıcı bir hale gelmeye başlamıştı. Bizim evde salonda yatıyordum ve diğerleri de birlikte yemek hazırlıyorlardı. Evet evet doğru duydunuz hep birlikte yemek hazırlıyorlar. Yani aslında yemeği annem hazırlıyor babam anneme sevgi sözcükleri söyleyerek ona yardım ettiğini düşünüyor üyelerde hem şakalaşıp hemde masayı hazırlamaya çalışıyorlardı. ( Aramızda kalsın ama sanırım az önce Tae oppa annemin en sevdiği yemek takımının bir parçasını yere düşürdü.)

Yattığım yerden onların bu haline gülünce Jimin sesimi duyup gülerek yanıma geldi. Hafif doğrulup yanıma oturmasını sağladım ve ona doğru dönüp elimi yanağına koydum.

G: Tae o tabaktan kalan son izleri hemen yok etsin eğer annem anlarsa o da onu yok edebilir.

Jimin dediklerime kocaman kahkaha attı. Gözleri hep bu kadar güzel miydi bu adamın ya? Bir yıldız gibi parlıyorlardı ve gözlerimi gözlerine dikmiş başka yöne çeviremiyordum. Birkaç saniye sonra kendime gelince onu sessizce kendime çekip dudaklarına küçük bir öpücük kpndurup geri çekildim ve etrafa baktım. Temiz. Kimse görmemişti.

" Jimin Güneş'e yardım edip bahçeye getirir misin? Yemekler hazır sizi bekliyoruz."  Annemin sesini duymamızla Jimin ayağa kalkıp benimde kalkmak için yardım etti ve anneme cevap verdi. " Geliyoruz Jale Hanım." Jimin'e şok olmuş gözlerle bakıyordum. Ne demişti o? Jale Hanım mı?

G: Jale Hanım ne Jimin'shi?

Jm: Ne yapayım Güneş? Daha nasıl hitap edebileceğimi bilmiyorum ki.

Deyip boşta olan eliyle ensesini kaşıyınca gözüme çok şirin gözüktüğü için yanaklarını sıktım. Biraz acıtmış olmalıyım ki yanaklarını ovalıyordu.

Yavaş yavaş attığımız adımlardan dolayı ancak bahçeye çıkabilmiştik. Herkes bahçedeki masanın etrafında oturmuş bizim gelmemizi bekliyordu. Üyeler nedense biraz sabırsız görünüyorlardı. Eminim ki beni görmek içindir bu sabırsızlıkları. Asla acıktıklarından dolayı değildir. Masada yerimizi alınca üyeler başta olmak üzere herkes yemek yemeğe başladı. Hayır anlamıyorum bu çocuklar niye sürekli bu kadar açlar?

Annem bir süre Jiminle bana bakınca biraz gerilmiştim ve boğazım da kurulduğu için bardaktan bir yudum su içtim. Ama maalesef annemin sorduğu soru ile o bir yudum su midem yerine tam olarak Jungkook'un yüzüne gitti. Hızla yerimden doğrulup elime bir peçete aldım ve Jungkook'un yüzünü temizlemeye çalıştım. Annem daha demin Jiminle öpüşüp öpüşmediğimizi mi sormuştu ben mi yanlış anladım yoksa? Kafamı hafif Jimin'e çevirince onunda utançla kafasını eğdiğini gördüm. Of anne ya böyle şey mi sorulur? Yerime geri oturup boğazımı temizledim ve tam ağzımı açmış cevap verecekken Jimin benden önce davrandı.

Jm: Kızınızla niyetim ciddi efendim.

Deyince bende dahil herkes kahkaha atmaya başladı. Babam ciddi bir ifade takınmaya çalışsada bıyık altından güldüğü çok anlaşılıyordu. Jimin'in sırtına elini koydu ve " Niyetinin ciddi olduğunu, kızıma değer verdiğini anlamasam seni onun yanında tutar mıydım sence delikanlı?" babamın gülümseyerek söylediği şeylerden sonra Jimin kıpkırmızı olmuş suratını bana çevirdi ve gülümsediğimi görünce o da gülümsedi ve utangaçca ensesini kaşıdı. Şuan kendimi çok mutlu ve huzurlu hissediyordum. Sevdiğin insanlarla birlikte vakit geçirmek çok büyük bir nimetti. Yemeklerimiz bittikten sonra anneme ne kadar ısrar etsemde masayı toplamama izin vermedi ve şuan üyelerle birlikte havuzun kenarındaki puflarda oturuyorduk. Yüzümde birinin bakışlarını hissettiğimde kafamı o tarafa çevirince Jungkook'un bana garip bir şekilde baktığını fark edince şaşırmıştım. O da onu baktığımı anlayınca kafasını başka yere çevirdi. Fazla üstelemeden bende kafamı gökyüzüne çevirip yıldızları izlemeye başladım. Şuanlık kimse konuşmuyordu. Tuvaletimin geldiğini hissedince yavaşça ayağa kalktım ve bir anda neye uğradığımı şaşırdım. Bir kolumdan Jungkook tutmuştu diğer kolumdan da Jimin. Ve ikiside birbirlerine garip bir şekilde bakıyorlardı. Anlam veremediğim bir şekilde ortam gerilmişti buna son vermek için ikisininde elinden kolumu çektim.

G: Sakin beyler. Sadece lavaboya gidicem kendimde gidebilirim. Hadi oturun.

Dedim ve Jimin'in ama demesine izin vermeden bahçeden çıktım.

Jimin'in Ağzından

Yerime oturunca bakışlarımı makneanin yüzüne diktim. Bu aralar çok garip davranıyordu. Bana karşı sert ve öfkeli şekilde cevaplar veriyor ve olabildiğince benden uzak duruyordu. Olanlara bir anlam veremiyordum açıkçası çünkü Jungkook ile aramız hep çok iyiydi ama şimdi bir anda böyle olması beni çok şaşırtıyordu. Açıkçası ona karşı bir şey yaptığımı da düşünmüyordum.

Bakışlarımı Jungkook'un yüzünden çekip havuza diktim. Havuzda Güneş'in yansımasını görünce ayağa kalktım ve onu tutup yanıma oturttum. Saçlarıyla oynamaya başladığımda yavaşça gözlerini yumdu ve kafasını göğsüme koydu. Bu halleri çok hoşuma gidiyordu. Yani yorulduğunda, üzüldüğünde, uykusu geldiğinde kafasını koyduğu yer hep göğsüm oluyordu. Kafasına ufak ufak öpücükler kondurduğumda yüzünde oluşan tebessümle benimde yüzümde bir gülümseme belirdi. O anda hiddetle ayağa kalkan Jungkook ile herkes ne olduğunu şaşırmıştı. " İşim var." deyip evden hızla ayrılınca üyelere baktım ne oluyor anlamında. Ama hiçbirinin bir fikri olduğunu sanmıyordum. Bir tek Taehyung yüzünde garip bir ifadeyle oturuyordu. O da birkaç saniye sonra ayağa kalktı ve " Ben ona bakayım. Belki de biraz konuşmaya ihtiyacı vardır." deyip gitti. Üyelerde yavaş yavaş ayaklanmaya başlayınca Güneş'in dudaklarına ufak bir öpücük kondurup üyelerin arkasından evden çıktım. Bu Jungkookta vardı bir haller ama hadi hayırlısı.

ABİLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin