Bölüm 13

57.6K 2.7K 672
                                    

Previously on Sağa Kaydır

''22:45'te oradayım. Kahve yap, konuşacağız''

Saat şu an sekiz buçuktu..

***

Mesaj kısaydı ama idrak etmek bir on beş dakikamı almıştı. Hemen yerden kalkıp etrafa şöyle bir bakındım. Ev genel olarak toplu duruyordu. Daha sonra bakışlarım salonumdaki aynadan kendimi bulduğunda fena durmadığıma karar verdim. Üstümde bileklerimin biraz üstünde biten dar siyah sporcu taytım ve tek omzumu açıkta bırakan geniş yakalı beyaz salaş tshirtüm vardı. Kalın mor askılı atletim ise açıkta kalan omzumdan görünüyordu.

''Beyfendi için süslenmeyeceğim'' üstümü değiştirmemeye karar verdim. Onun için özendiğimi düşünmesini istemiyordum. Sadece suratıma hafif bir pudra sürdüm. Bu kadarını da yapabilirdim, değil mi?

Derin bir nefes almamla geriye kalan 2 saat nasıl geçecekti hiç bilmiyordum. Heyecandan evin içinde resmen deli danalar gibi dört dönmeyi bir kenara bırakıp salondaki koltuğuma oturdum.

''Sakin ol kızım. Sadece konuşacağız. Ne konuşacaksak artık..'' Sahi ya ne konuşacaktık? Saçma sapan laf dalaşı etmiş sonrasında da telefonu kapamıştık. Şimdi de evime geliyordu. Her şey o kadar havadaydı ki..

''Aman ben mi düşünücem ne konuşucaz? Evime gelmek isteyen kendisi. O düşünsün'' Anthony'nin evime gelmesi bile yeterince büyük bir olayken bir de ne konuşacağımıza kafa patlatmak istemiyordum. ''Ay şimdi bayılcam'' Bu böyle olmayacaktı, kendimi rahatlatacak bir şey bulmazsam karşısında ya saçmalayacak ya da bayılacaktım.

''Kapıyı açar açmaz Hürrem gibi bayılma numarası mı yapsam?'' kendi dediğime kıkırdarken saçma fantezilerimden sıyrıldım. Kendimi oyalamak için laptobumu önüme aldım ve Youtube'da saçma sapan videolar izlemeye başladım. ''Hele hele minnoş lunapark edition'' başlıklı videoya kadar düştüğümde fazla derinlere indiğimi fark edip gözümün saate kaymasıyla ani nabız artışım vücuduma bir sıcaklık yaydı. Saat 10'u çeyrek geçiyordu. Tam bu sırada gelen WhatsApp bildirim sesiyle telefonumu hemen elime aldım.

''Parti tahmin ettiğimden daha hızlı bitti. 15 dakikaya oradayım.''

Adam resmen, ama resmen 15 dakika sonra evime geliyordu. Mesaja cevap vermeyip mutfağa yöneldim. Benden kahve istemişti ama ben kahve pek sevmezdim. Biraz da inat olsun diye çay suyu koydum.

''Türk adetlerine alışsın beyfendi. Türk evinde akşam çay içilir filtre kahve değil, hıh'' Suyun da kaynamasıyla çayı demledim. Anthony gelene kadar çay da muhtemelen olurdu. Saatime baktığımda gelmesine yaklaşık 5 dakika kadar kaldığını görmemle heyecanla pencerenin kenarına kuruldum. Genelde salonda ışıklar açık asla oturmazdım. Karanlığı ve loş ortamları sevdiğimden sadece yer lambasını ve mumlarımı kullanıyordum. Şimdilik sadece yer lambamı kullanacaktım işe mumları karıştırmaya hiç gerek yoktu. Salonum loş olduğundan pencere kenarında rahatça durabiliyordum, dışarıdan gözükmemin imkanı yoktu. Tek tük arabaların geçtiği caddeyi izlerken köşeyi dönen arabayı gördüğümde birden heyecanlandım. Fakat araba son hız evin önünden geçtiğinde tuttuğum nefesimi verdim. ''Yanlış alarm Eylül, sakin olll'' Kendimi sakinleştirmeye çalışırken başka bir araba daha köşeyi döndü. Yavaşladı, yavaşladı, yavaşladı ve tam olarak evinimin önünde park edip durdu. Kulaklarım uğuldamaya başlarken arabadan inen dev adamı gördüğümde cüssesinden Anthony olduğuna emindim. Adamın cebinden telefonunu çıkardığını seçebilmiştim. Eş zamanlı olarak telefonuma gelen mesaj da o kişinin Anthony olduğunu doğrular nitelikteydi.

''Sanırım geldim.. Kapıyı açabilir misin?''

''Açıyorum. 2. kat ''

Adımlarımı hızla kapıya yöneltip sokak kapısının otomatiğine bastım. 2. katta olduğumdan önce kapının açıldığını sonra da aşağı çağıralan asansörün sesini duymuştum.

Sağa Kaydır 🏀Where stories live. Discover now