10. Bölüm : TEHDİT

Start from the beginning
                                    

Sarhoş değildi ama içkiyi gömdüğü belliydi. Üstüme doğru gelmeye başladığında hep geriledim. Ta ki belim tezgahla buluşana kadar.
„Ben acıktım yalnız." dedi ve bana baktı.

Hatalarından hiç ders almıyordu...

İma ettiği şeyi anlamak zor değildi. Baş parmağını ağzının içine alıp yaladı. Ona şaşkınca bakarken ıslak parmağını dudağımın kenarında götürdü ve sürttü. Kaşlarımı çattım ve kafamı geri çektim. Parmağına baktığım da nutella vardı.

Ağzıma bulamış olmalı ki temizlemişti. Nutellalı olan baş parmağını tekrar ağzına aldı ve emdi.

Salak salak onu izledim.

Bunu yaparken etkileyici gözükmüştü.

Ne?

Kendime gelip bakışlarımı dudaklarından çektim ve omzunun üzerinden başka yere baktım.

„Mhmm... Senin ağzındayken daha da lezzetliymiş." dedi ve tehlikeli bakışları hala üzerimdeydi.

Dolaptan nutellayı çıkardı ve kapağını açıp parmağını içine soktu. Parmağı nutellaya iyice battığında ucunu ağzına aldı ve emdi. Mal mal onu izliyordum.

Yerimde kıpırdanarak aklımı başıma getirmeyi sağlayabildim ve ona ters ters baktım.

„Kendini ve fantezilerini başkalarına sakla. Azdıysan bul kendine birisini ama bana bulaşma anladın?" dedim.

Alihan güldü ve alay ederek yüzüme baktı.
„Belki ben seni istiyorum?" dedi gözü kara bir şekilde.

„Kübra denilen o arsız kıza git. Onunla yaşa böyle salak salak fantezilerini ama bana sakın bulaşma, ciddiyim."

Çemkirerek mutfaktan çıktım ve hırçın adımlarla odama çıktım.

Beni ne bu kadar sinirlendirmişti? Kübra ve o mu yoksa bana salak salak imalar etmesi mi?

Kübra ve onu kıskanacak kadar düşmedim. Düşmeyecektim. Saçma salak fantezileri ve beni rahatsız etmesi sinirime gidiyordu. Ben bu iğrenç adamı kıskanmıyordum? Tabii ki kıskanmıyordum. Yani böyle bir şey söz konusu bile değildi!

-

Arabanın tekerlekleri ve uçuşan yaprakların sesi vardı sadece kulağımda. Öğle saatleriydi ve Alihan'ın peşinden sürükleniyordum tekrar. Sabahtan beri bir şey konuşmadık. Sessiz sedasız ilerlerken aniden önümüze siyah bir arabanın durması ve Alihan'ın son anda frenlemesi ile sıçradım.

Birden bire olmuştu ve boş anıma geldiği için oldukça tırsmıştım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

Arabadan çıkan kişi kızgın bakışlarını Alihan'a çevirmiş sadece ona odaklıydı. Her an onu öldürecek gibiydi bakışları. Arabaya doğru geldi ve Alihan'ın kapısını sinirle açtı.

„İn aşağı!" diye emir verdi sinir ile. Alihan emniyet kemerini çözdü ve Koray'ı kapının önünden iterek indi.

„Ne oluyor lan? Yolumu ne diye kesiyorsun?"

Koray alay eder gibi güldü ve anında tekrar ciddileşti. Gözleri büyük bir öfke ile doluydu ve çene kasları gerilmişti.

„Uzay'ı yakalaşmışsın! Dağtepeye depoya götürmüşler!"

Alihan şeytani bi şekilde güldü.

„Ha evet yaptım öyle bir krallık. Ne olmuş?" Koray yumruklarını sıktı.

„Sana bitane geçirmemem için bi sebep söyle bana Ali." dedi Koray sinir ile.

Alihan dudaklarını büzüp omuz silkti.

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now