BÖLÜM 25

3.5K 237 167
                                    

TUNA

Peşimizden gelen iki polis aracıyla beraber artık ezbere bildiğimiz otel yolunda ilerlerken gerginliğim kat kat artsa da sesimi çıkartmıyordum. Çok değil, bir hafta önce şehirden uzaklaşmak ve huzur bulmak için geldiğimiz bu yer bize en büyük rahatsızlığı vermişti. Üst üste gelen olaylar yüzünden hayatımda ilk kez tatilimizin çabucak bitmesini istiyordum, eve gidip kimseye hesap vermeden iki gün boyunca aralıksız uyumak istiyordum.

Sahi, kaç saattir uyumuyordum? 'Bu iş bitince bir yerlere yığılıp kalmasam bari' diye düşündüm. Eğer bir kere uykuya dalarsam annem dışında kimsenin beni uyandırabileceğine inanmıyordum, belki Erdem binbaşının lanet sesi...

"Bu yol hep bu kadar uzun muydu Tuna? Yarım saattir git git bitmedi yol!"

"Yarım saat değil, beş dakika oldu daha. Gergin olmanı anlıyorum ama az kaldı zaten, hatta dikkatle dinlersen..."

"Silah seslerini duyabiliyorum, evet. Kaç kişi olduklarını tahmin etmeye çalışıyorum ama... Bizimkilerin cevap verme ihtimali de var."

"Çağrı'yla Övgü daha sakin insanlardır, direkt olarak silahlarına sarılmazlar. Derin de Çağrı'ya uyum sağlayacaktır ama diğerleri için bir şey diyemem."

"Rüzgar bir şey yapmaz ama Çınar'dan ben de şüpheliyim. Neyse ne kadar kaldı, geç kalmak istemiyorum."

Arya'nın gerginliğini sürekli olarak titrettiği bacağından ve sesinden anlayabiliyordum ama şu an yapabileceğim bir şey yoktu, ben de yeterince gergindim.

Birkaç dakika sonra silah seslerinin çok daha net bir şekilde duyulduğu olay mahalline gelmiştik. Arabayı kenara çekip hızla dışarı çıktığımda Arya da hiç beklemeden yanıma gelmişti, olabildiğince hızlı bir şekilde içeri girmemiz gerekiyordu.

"Şimdi ne yapıyoruz?"

Arkamızdan gelen polisler bizi hiç umursamadan sitenin girişine dizilmişken plan kurmanın bir anlamı olmadığını fark etmiştim. Kimin nerede, ne durumda olduğu belli değildi. İçeride kaç kişi olduğunu bilmiyorduk. Çatışmanın nerede başladığı bile bilinmezken boş boş durmak yerine harekete geçmemiz lazımdı.

"Sitenin başka girişi yok, polis ekiplerinin burada kalması daha iyi olur. Biz de içeri girerek bizimkilere destek olacağız."

"Senin işin plan kurmak değil miydi? Senden daha havalı bir plan beklerdim."

Arya'nın yüzüne dalga geçer gibi baktım ama ona herhangi bir açıklama yapmadım, gerek duymuyordum. Benim işim sadece plan kurmak değildi ve o da bunu çok iyi biliyordu. Daha iyi bir plan istiyorsa bir asker olarak düşünüp kendi planını kurması gerekiyordu.

"Seni yeterince tatmin edemediğim için özür dilerim minik kuş ama düşenecek zamanımız yok. İstersen havalı olmayan planımı uygulayalım."

Arya bir an için gözlerini kısıp 'sen iyice kaşınmaya başladın' dedi ama sonra kendini toparladı ve gözlerini gözlerimden ayırmadan silahının güvenlik kilidini açıp, tetiğini çekti.

"O zaman taktik maktik yok Tuna bey... Umarım bir taraflarınıza kurşun yemezsiniz, kendinize dikkat edin."

Arya cevabımı beklemeden arkasını dönüp hızlıca koştu, polislerin arasından geçti ve silah seslerinin geldiği tarafa yöneldi. Birkaç saniye içinde gözden kaybolmuştu. Ne diyebilirdim ki? Havalıydı ve beni nasıl etkileyeceğini çok iyi biliyordu.

Hemen onun arkasından ben de karmaşanın içine atlarken 'bu sefer sen kazandın Arya' diye düşündüm.

"Şu an ne desen haklısın ama yine de bir taraflarıma kurşun yemek istemem."

Ufukta BuluşalımOnde histórias criam vida. Descubra agora