BÖLÜM 9

6.5K 372 246
                                    

Bu bölümdeki Arya'nın yazara mesajı: Nil Karaibrahimgil - Organize İşler Bunlar

ARYA

Gözlerimi pazar sabahına araladığımda uzun zamandır hiç olmadığım kadar garip hissediyordum. Dün gece "Habo vs Baho" grubunda yaşananlardan sonra telefonuma gelen diğer bildirimleri önemsememiş, kafamı yastığa gömerek uyumaya çalışmıştım. Bir süre beynimdeki düşünceler uykuya dalmama engel olsa da günün yorgunluğu sayesinde deliksiz uyumayı başarmıştım.

Dün gece Çınar ve Ferit'in kurduğu gruba başta sinirlenmiştim ama sonra eğlenmeye başlamıştım. Çınar'a laf anlatmaya çalıştığım sırada Tuna da gruptaki sohbete katılmıştı. Çınar'dan kaynaklanan gerginliğimi, fark etmeden Tuna'dan çıkarmıştım. Düşünmeden yazdığım cümleyi tekrar okuduğumda pişman olmuştum ancak çok geçti. Tuna da alttan almamış, aramızda ufak çaplı bir gerginlik oluşmuştu. Allah'tan konunun saçma yerlere gideceğini gören Ferit ve Çınar devreye girmişti de olay büyümemişti. Tatlı sert bir atışma yaşamış, sonrasında olgun insanlar olarak özür dileyip her şeyi tatlıya bağlamıştık. Yine de yaşadığım bu olay bir süre uykuya dalmama mani olmuştu.

Pazar gününü taşınma işlerimi tamamlayarak geçirdim. Sabah kahvaltısından sonra abimlerde bulunan kolileri benim evime taşıdık ve bütün gün boyunca annemle eşyalarımı yerleştirmekle uğraştık. Ev küçük de olsa her şeyi halletmek çok zamanımızı almıştı. Annemler bu gece Datça'ya, kendi evlerine dönüyorlardı. Son iki haftadır onların İzmir'deki varlığına çok alışmıştım, bu nedenle içimde hafif bir burukluk vardı. Pazar günümü verdiğim evime baktıkça içimdeki burukluk artıyordu. Tekrar tek başıma yaşamaya başlamak kolay olmayacaktı. İzmir'e geldiğimden beri abimlerin yanındaydım. Sabahları kahvaltı masasındayken abimin gözü önünde Kübra'ya küçüklük rezilliklerimizi anlatmayı özleyecektim. Köpeklerden korksam da eve her geldiğimde üzerime atlamaya çalışan Aquila'yı özleyecektim. Evdeki canlılığı özleyecektim ve evin her türlü işiyle ilgilenecek olan kişi ben olacaktım.

Yalnızlık zordu.

Pazartesi sabahına yeni evimde uyandım. Bir önceki günün yorgunluğu devam etse de geç kalmamam gereken bir içtimaa vardı. Hala bir arabam olmadığı için taksiyle gitmek zorunda olduğum Çiğli'de zorlu bir hafta başlamak üzereydi. İçtimaadan hemen sonra yanımda biten Çınar ve Rüzgar da bu haftanın zor geçeceğine dair bir göstergeydi. Çınar iki gün önce yaşananlara değinmek istese de bu haftanın brifing'i için çağrılmamız sayesinde çok konuşamamıştı.

Öğle arasına kadar Çınar'sız ve huzurlu geçen günüm öğle yemeği için yemekhaneye gitmemle değişmeye başladı. Çınar daha yemek sırasındayken o kadar insanın arasında adımı böğürmüş, ben duymazlıktan gelince de bu hareketini tekrarlamıştı. Bu adamdaki rahatlıktan nefret ediyordum ve Çınar'la tanıştığım günü hatırlayıp kendime saydırıyordum. Neden herkes gibi normal insanlarla arkadaş olmamıştım ki?

Yemeğimi alıp çatık kaşlarla Çınar ve Rüzgar'ın olduğu masaya yönelirken Rüzgar'ın Çınar'a attığı onaylamaz bakışları fark ettim. Hemen sonra Rüzgar ondan beklenmeyecek kadar ciddi bir yüz ifadesiyle işaret parmağını masaya vurarak bir şeyler söylediğinde adımlarımı hızlandırdım. Rüzgar'ın sinirlendiği görülmüş şey değildi! Kim bilir Çınar yine ne saçmalıyordu? Çınar'ın 'sen karışma, her şey bizim kontrolümüz altında' dediğini duyduğumda Çınar beni fark etti ve sustu.

"Söz konusu sensen hiçbir şey kontrol altında değildir Çınar. Ne söyledin de Rüzgar'ı sinirlendirmeyi başardın bakalım?"

"Rüzgar üzerindeki negatif enerjiyi atamamış herhalde, ben de anlamadım Arya arkadaşım. Sen attın mı onu soracaktım ben."

Ufukta BuluşalımWhere stories live. Discover now