15. BÖLÜM

236 89 62
                                    

Yeniden merhabalar. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Hepiniz iyisinizdir umarım. Güzel bir iş çıkarmak için elimden geleni yapıyorum. Eğer keyif aldığınız bir hikaye oluşturabiliyorsam emeğe saygı göstererek bana destek olabilirsiniz.
Sevgilerle.

Bölüm şarkısı:

* İmagine Dragons ~ Birds 🎶
* BTS ~ The Truth Untold 🎶

Keyifli okumalar...
🖤🖤🖤

Oflayarak yatağımda döndüm. Zaten geceden beri tek yaptığım buydu; topaç gibi dönüyordum.

Yine oflayarak kalktım. Oturur pozisyonda bir süre bekledim. Uyuyamamak berbat bir şeydi. Ama sanırım küçük bir ara uyumuştum. Çünkü rüyamda Aras'ı gördüğümü hatırlıyordum. Sanırım dün gece olanlar bilinçaltıma fena şekilde işlemişti.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra pijamalarımla aşağıya indim. Saat henüz 07:00'dı. Nermin Hanım kahvaltı sofrasını hazırlıyordu. Dalgınca "günaydın." deyip yerime oturdum.

"Derin, neden hazırlanmadın? Okula gelmiyor musun?"
Annesine yardım eden Nihal'e baktım. "Hayır, gelmiyorum." Ağzıma domates dilimi attım. Canım kahvaltı yapmak da istemiyordu. Domates dilimi ağzımda fil yavrusuna dönüşmüştü.

"Neden? Hasta mısın?"
Nihal'e cevap veremeden Kenan girmişti salona.

Gözleri beni bulduğunda kaşları çatıldı. "Derin? Ne bu hâl?"
"Ne varmış hâlimde?"
Parmağıyla üzerimi işaret etti. "Niye hazır değilsin?"
"Okula gitmeyeceğim."
Yerine geçerken kısa bir an duraksadı, sonra oturdu.
"Neden? 'Dersiniz mi boş' diyecektim ama... Nihal hazır olduğuna göre değil."
Karşıma oturan Nihal'e baktım. Nedense bugün ona karşı iyi bir his vardı içimde? Ne alâkaydı, anlayamamıştım.

'Aras'ın o gizli olayı seni fena bozmuş.'

"Neden gitmiyorsun? Hasta falan mısın? Yoksa bir sorun mu var?"
'Ah' ladım.
"Hayır, sorun falan yok. Sadece kendimi biraz bitkin hissediyorum; ben de kendime 'izin' verdim." Çayımı yudumladıktan sonra ekledim. "Tabii, senin için de bir mahsuru yoksa?"

"Saçmalama Derin, mahsur ne demek? Eğer kötüysen doktora gidelim. Üşüttün belki de?"
"Hayır ya, ne doktoru? Hasta değilim. Dün pek uykumu alamadığım için bitkin hissediyorum. Abartacak bir şey yok."
"Uyuyamadın mı? Kabus falan mı gördün yoksa?"

'Hayır ama onun gibi bir şey diyebiliriz... kabusa benzer bir şey öğrendik de.'

Gözlerimi devirdim. Neye şaşırıyordu? Kâbusların benim hayatımın en vazgeçilmez parçası olduğunu bilmiyordu sanki.

"Hayır, kâbus da görmedim. Sen sormadan söyleyeyim, ilaçlarımı da aldım. Uykum gelmedi sadece. Altında bir sebep bulmadan durmayacaksın, öyle değil mi?" diye sordum bıkkınlıkla.

Ellerini teslim olur gibi kaldırdı hafifçe. "Pekâlâ, pekâlâ. Nasıl istiyorsan öyle olsun. Karışmıyorum. Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim."
"İyiyim."

Daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi devam etti. "Ben de tam sana bugün de seni bırakacağımı söyleyecektim. Aras bugün de gelemeyecekmiş."

Neredeyse 'biliyorum' diyecekken kendimi frenleyebilmiştim.

"Hımm, öyle mi? Ne işi varmış ki acaba? İki gündür?"

Eğer bildiğimi söylersem kesin okula gitmememin ucunu bir şekilde bu duruma bağlayacaktı.

Omuzlarını silkti. "Bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. Ama ailevi olabilir. Kişisel de olabilir tabii."

ÖLÜ YILDIZLAR Where stories live. Discover now