5.0

429 52 25
                                    

2011 Aralık

Öksürerek gözlerimi etrafta gezdirirken bakışlarım bana doğru sinirli adımlarla gelen Ilgım'daydı. Fakültenin kantininde oturuyordum. Ilgım öfkeyle bana doğru yürürken gözlerim kış soğuğunda savrulan saçlarındaydı. Tam karşıma geçip sandalyeyi hışımla çekti ve oturdu. Deyim yerindeyse burnundan soluyordu. "İyi misin?" diye sordum bu halinin verdiği şaşkınlıkla.

"Değilim!" dedi homurtuyla. "Kafayı yedirtir bu yönetim insana!"

Elimi elinin üstüne koydum. "Sakin olup ne olduğunu anlatacak mısın güzelim?"

Ilgım derin bir nefes aldı. "Giremediğim bir sınav için sabahtan beri koşturup duruyorum Atlas." derken elini okşadım.

"Canını sıkmaya bile değmez," dedim tebessümle. Sandalyemi itip kalktım. "Hadi gel, biraz yürüyelim." Başını salladı. Beraber kantinden çıkıp el ele kampüsten ayrıldığımızda Ilgım iç çekti.

Dudaklarının arasından sızan buhar havaya karışıp yok oluyordu. "Bu aralar çok sinirliyim değil mi?" dedi dudağını kıvırarak. "Neden böyle agresifleştiğimi anlamıyorum. Sanki damarlarımda kan yerine asabiyet akıyor."

Benzetmesine gülerek "Arada olur böyle şeyler," dedim. "Dert etme." Ilgım kolunu belime sardı.

"Yarın yılbaşı," dedi sonra. "Evli gireceğimiz ilk yıl olacak."

Gülümsedim. "Öyle."

Ilgım başını omzuma yasladı ve adımlarını yavaşlattı. "Atlas, acaba diyorum... Bizimkileri eksek de baş başa mı kalsak?"

"Ne o, bıktın mı bizimkilerden?"

"Elbette hayır ama bilmem farkında mısın, biz evliyiz ve bu zamana kadar hiç yalnız kalmadık." Kolumu ona sardım ben de. "Evlendik ama hayatımızda hiçbir şey değişmemiş gibi. Evliler böyle olmaz ki, biraz yalnız kalmaya ihtiyaç duyar. Mesela yalnızca ikimiz tiyatroya gitmeliyiz ara sıra, ikimiz çıkıp bir yerde oturmalı ya da genel deyişle birbirimize zaman ayırmalıyız. Biz ise aylardır tüm zamanımızı sekiz kişilik bir ekip olarak geçiriyoruz." Güldü. "Seninle değil de yedi kişiyle evlenmiş gibiyim."

Bir yere geçip oturduğumuzda "Seni ihmal mi ediyorum?" diye sordum. "Sadece daha mutlu olduğunu düşünüyordum. Yani bir aile sıcaklığı hissetmen..."

"Benim ilk ailem sensin," diye elini uzatıp benimkileri kavradı. "Onlar da benim ailem ama artık sen ve ben, zaten bir aileyiz." Elini kaldırıp avcunu öptüğümde huzurla mırıldandı. "Atlas, benden kaçtığını görebiliyorum. Çekiniyorsun, utanç duygunu yitirmeyecek kadar masumsun ve bu benim hoşuma gidiyor ancak ben senin hayat arkadaşınım. Topluluk içinde bana bakarken rahatsın ama yalnız kaldığımızda gözlerini benden kaçırıyorsun sık sık, tam şimdi yaptığın gibi." İç çekti. "Kendimi sapık gibi hissediyorum."

Sırıtarak baktım önce ona. Ardından ciddileştim ben de. "Dürüst olmamı mı istersin iyimser davranmamı mı?" diye sorduğumda dürüstlüğü seçti. "Ilgım," dedim. "Ben seni incitmekten o kadar korkuyorum ki sürekli senden kaçmak zorunda hissediyorum kendimi. Evet arkadaşlarımın yanında daha rahatım çünkü orada seni ben üzsem çenemi kapatacak insanlar görüyorum. Sınırımı aştığımda beni uyaracak insanlara ihtiyaç duyuyorum belki gözünde koca bir bebeğe döneceğim ama ben seni kendimden bile sakınacak kadar çok sevdiğim için böyle davranıyorum." Parmaklarımızı kenetledim. "Fakat istersen yarın sadece ikimizin olur. Eminim bizimkiler bunu anlayacaktır. İstersen bir kitap alır okuruz, istersen sinemaya gideriz ya da istersen sadece böyle durup birbirimize bakarız. Ben, seninle her şeye varım."

"Seni hak edecek ne yaptım ki?" diye mırıldandı. Birer çay içip bizimkilerin yanına durumu izah etmek amacıyla gitmek için kalktığımızda Ilgım yine elimi tuttu. Caddede yürürken günlerdir yağmaya devam eden karlar birikmiş, ayaklarımızın altında eziliyordu.

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin