0.4

931 76 8
                                    

2010 Ocak

"Ekim, ah kalbimin en güzel mısrası!"

Tuna, salonun ortasında elini kalbine koymuş etrafında dönerek Efe'yi taklit ederken bu haline hepimiz gülüyorduk. Efe homurdanarak kalkıp Tuna'nın peşine verdiğinde onları kendi halinde bırakarak Atakan'a döndüm. Ona başımla bir işaret yaptığımda Atakan mesajımı anlamış gibi başını salladı ve bir sigara içeceğini söyleyerek kalktı. Ben de hava almak için peşinden çıktığımda apartmanın çatısına geçtik. Gerçekten de ilk fırsatta sigarasını yakıp dudaklarının arasına yerleştirdiğinde bana da uzattı ama ben, başımı iki yana sallayarak reddettim. "Vazgeç şunu uzatmaktan, sigara kullanmıyorum dostum. O, insana zarar veriyor."

Atakan cümlemle kaşlarını kaldırdı. "İnsana en büyük zararı başka bir insan verir. Bu meret değil." Derin bir nefes çekti içine önce. Ardından nefesini dışarı verirken dudağını kıvırdı. "Bir gün sen de sigaraya başladığında sana bunu hatırlatırım, kardeşim."

Göz devirdim. "Öyle bir planım yok."

Sesini inceltti. "Hayat biz planlar yaparken başımızdan geçenlerdir zaten." Gözleri yüzümde dolandı. "Hayırdır, beni neden çağırdın?"

Dudağımı ıslattım. "Yardımına ihtiyacım var sanırım."

Bakışları elime indi. "Şu elimi cam kesti hikayesinin aslı konusunda mı?"

"Biliyor musun?" Şaşkınca soluduğumda güldü.

"Bilmem farkında mısın Atlas, ben tıp fakültesinde okuyorum ve cam kesiğiyle bıçak yarasını ayıracak kadar da şey öğrenmişimdir şimdiye kadar."

İğneleyici sesine aldırmadım. "Diğerlerini geçiştirmek için söylenmiş bir yalandı." Saçlarımı karıştırdım. "Doğrusu sana bunu nasıl izah ederim bilmiyorum. Aslında senden yardım istemek bile hata ama güvenebileceğim başka kimse yok." Düzelttim. "En azından doktor olarak güvenebileceğim kimsem yok."

Sırıttı. "Mevzu ne?"

Çenemi kaşıyarak gözlerimi etrafta gezdirdim birkaç saniye. Ardından "Bir adam var," dedim. "Bıçaklandı."

İfadesi hemen silindi. "Sen mi bıçakladın?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır ama..." Yutkundum. "Onu bıçaklayan kişiyi tanıyorum." Bir an, Ilgım'ı gerçekten tanıyıp tanımadığımı düşündüm ama öncelik işimdeydi. "Adamı bir eve götürdük. Bir gündür baygın halde yatıyor, elimizden geldiği kadar kanı durdurmaya çalıştık ama tıbbi müdahale gerekli."

Atakan tam da tahmin ettiğim gibi büyük bir tepki vermek yerine "İyi de," dedi. "Ben ne yapabilirim ki? Birinin hayatını idare edebilecek bilgim var mı emin değilim. Bir kadavrayı kesmek, yaşayan birini dikmekten daha kolaydır."

"En azından deneyebilirsin." Dudağımı ıslattım. "Yine de kabul etmezsen anlarım kardeşim. Başın belaya girebilir çünkü işin sonunda."

Gülümsedi. "Saçmalama, oğlum. Girecekse kardeşim için girsin, ne olacak?" Duraksadı. "Sevdiğin biri olduğunu bilmiyordum."

"Anlamadım?"

Sorum karşısında Atakan sigarasını bitirdi. "Bu işlere girecek adam değilsin sen," dedi sonra. "Biri için çabalıyorsun, sana ters gelse bile. Bunu sadece sevenler yapar."

"Yok öyle bir şey," Gözlerimi kaçırdım. "Onu tanıdığımı söylemem bile yanlış. Sadece sınıf arkadaşım."

"Katil bir hukuk öğrencisi, ilginç." Güldü. "Adam ölmeden bir gitsek iyi olacak. Duygularını konuşmayı, kızı gördükten sonraya bırakıyorum."

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin