4.7

434 51 33
                                    

2011 Ağustos

Atlas

"Ilgım, iyi misin?"

Ilgım banyoda kusarken kapıyı kilitlediği için içeri girememek beni deli ediyordu. Kapıya vurdum birkaç kere ama içeriden su sesleri dışında bir ses gelmiyordu. Onun evindeydik, koltuklarda öylece otururken birden öğürmeye başlamış ve soluğu banyoda almıştı. Kötü bir şey olma korkusu tüm bedenimi kaplamışken Ilgım kapıyı açtı ve solmuş yüzüyle karşımda belirdi. Saçları dağılmıştı.

Yüzü sapsarıyken zorlukla yanımdan geçip salona yöneldi. Bedenini koltuğa bırakırken "Hiç iyi hissetmiyorum Atlas." diye konuştu. "Midem çok fena."

"Hastaneye gidelim." diye ayaklandım telaşla.

"Hastanelerden hiç hoşlanmam," diye yüzünü buruşturdu. "Biraz dinlensem geçer. Ya üşütmüşümdür ya da yediğim bir şey dokunmuştur."

Kaşlarım havalandı. Kararsızca ona bakarken başımı iki yana sallayarak "Atakan'ı arayayım en azından," dedim. "O az çok ne yapılması gerektiğini biliyordur."

Ilgım bu teklifimi de reddetti. "Ortalığı velveleye verme hemen," Gülümsemeye çalışarak yanındaki boşluğa vurdu. "Bana iyi gelecek tek şey şu an başımın dizinde olması." Tebessümle yanına oturdum. Ilgım koltukta cenin pozisyonu alarak başını dizime yasladığında gözlerini kapattı. Parmaklarım saçlarının arasında dolanırken "Beni bu kadar çok seviyor musun?" diye sordu. "Gözlerinde ufacık şeyde kocaman bir korku taşıyacak kadar."

"Aslında fazlası," dedim mırıltıyla. "Nasıl ifade edilir bilmiyorum ama sana olan sevgim o kadar büyük ki sen olmazsan bir adım daha atamazmışım gibi geliyor. Hani derler ya insanı ayakta tutan iskelet sistemidir diye. Senden sonra bunun uydurma olduğunu düşünmeye başladım. Beni ayakta tutan aşkım ve inancım oldu adeta."

"Atlas," diye gözlerini kapadı ama yüzünde huzurlu bir tebessüm vardı. "İyi ki karşıma çıkmışsın. İyi ki sevmişim seni."

Gülümsedim. "Bunu ben de çok sık tekrarlıyorum kendime, Ilgım. İyi ki bizi buluşturmuş kader." Gözlerim güzel yüzünde hayali harfler çizdi. Ne kadar mükemmeldi şu an gözümde, keşke bilebilseydi. "Geçmişinde olamadım ama geleceğinde hep olmak istiyorum. Bu öyle bir arzu ki korkuyorum. İnsan kendi duygularından korkar mı deme. Bazen duygularımızın içinde boğulur gibi oluruz ya, ben de seni sevmekle ölecek gibiyim. Ama dünyanın en güzel ölümü olurdu, seni sevmekten ölmek."

Dudağı kıvrıldı. "Romantik olman için illa hastalanmam mı gerekiyor?"

Ellerim saçlarını okşamaya devam ederken sırıtarak "Uyu biraz," dedim. Bir elim elini buldu. Parmaklarımız kenetlenmişken alnına ufak bir buse bıraktım. "Ben buradayım."

"Uyanınca da burada olacak mısın peki?"

Gülümsedim. "Olacağım. Sonra bir gün gelecek, her sabah beraber gözlerimizi açacağız. Geceleri birlikte uyuyacak, hayatımızı bir bütün olarak geçireceğiz."

"O günler çok uzakta değil, değil mi?"

Cıkladım. "Değil güzelim, gözlerini açıp kapayana kadar o günleri görmüş olacağız."

Burnunu kırıştırdı. "Beni kandırmaya çalışıyorsun, anlamadım sanma ama hayali bile öyle güzel ki sanırım inanmış gibi yapacağım."

Gözlerini kapattı Ilgım. Dizlerimde uykuya dalana kadar izledim onu. Saçları kucağıma dağılmıştı. Kirpikleri yanaklarına inmiş, yeşillerini gizlemişti. Saatlerce böyle durup izleyebilirdim onu, öyle çok seviyordum işte. Ona bir şey olacak korkusu tüm benliğimi ele geçirmişti ama Ilgım benim gibi düşünmüyordu. Ona göre yaşadığımız anı değerlendirebiliyorsak kaybetmekten korkmamalıydık çünkü dönüp geçmişe baktığımızda hatırlayabildiğimiz güzel şeyler varsa geleceğimizde de yan yana olurduk. Bedenen olmasa da ruhumuzla sarılırdık birbirimize.

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin