2.8

414 56 5
                                    

2020 Ocak

Hani olur ya, bazen aynaya baktığımızda yabancı biri gibi hissederiz kendimizi. Gördüğümüz yüz, karşılaştığımız beden bize aittir ama ruhumuzu tanıyamayız. Bakışlarımızdaki farklılık ele geçirmiştir sanki bizi. Bir şeyler duyarız, inanmak istemeyiz. Karşımızda gördüğümüz siluete bakarken onun kendimiz olduğunu kabullenemeyiz. Herkesin vardır inanmadığı, inanmak istemediği bir şeyleri. Onlar ortaya çıktığında, biz aslında kendimize bile kendimizi anlatamayız.

Benim de vardı. Ben tam şimdi, şu anda duyduğum cümleye inanmamak için her şeyimi feda edebilirdim. Nilüfer teyze, gözlerimin içine bakarak bu cümleyi kurduğunda geçmişin silik hatıraları kafamda canlanıyordu. Aylin abla bebeğini kaybettiği gün, Allah'a kimseye bu acıyı tattırmaması için dua etmiştim içten içe. Bir bebeğin ölmesi zordu, bir baba için evlat kaybetmek zordu, bir annenin karnında hayat bulan bir canı doğmadan yitirmesi... Çok zordu. Bunu yaşamıştım, ne kadar zor olduğunu Aylin ablanın acı dolu gözlerine baktığım her gün görmüştüm.

Efe yanımda donakalırken ben de ondan farksızdım. İşittiklerimiz en az benim kadar onu da sarsmıştı. Ela gözleri yaşlarla dolmuşken onun da geçmişi anımsadığına emindim. Nilüfer teyzeye yalan söylediğini, sırf canımı yakmak için böyle dediğini söylemesini yalvarırcasına baktım. Kafamda aynı anda o kadar şey dönüyordu ki "Ne?" diye kısık bir nidadan başka hiçbir şey çıkamadı iki dudağımın arasından.

Geçmişin hayalleri geleceğimizi türlü şekilde gerçekleştirebilir ama yaşanan onca acıdan sonra hayaller bile anlamsızlaştığında geriye kalan hüzün bakidir. Kimsenin gücü yetmez onu kalbimizde yerleştiği yerden ayırmaya.

Ilgım'ın hamile olduğunu duyduğum andan beri kaskatı kesilen bedenim yığılmaya hazırken Nilüfer teyze gözlerini üstümüzde gezdirdi. "Evet," dedi sonra. "Ilgım hamileydi. Onu sokakta bulup eve getirdiğimde elinin karnını tutmasından bile anlamıştım bunu. Ama çok fena hırpalamışlardı kızı, kendinde değildi. Sadece Atlas diyor, inliyordu. Bebeğini düşürmüştü. Günlerce uyanamadı bile. Perişan haldeydi, uyandıktan sonra da toparlanamadı zaten. Cam kenarına tüner ağlardı hep. Zaten çok sürmedi, birileri gelip aldı onu. Ilgım gitmeden önce son kez yüzüme bakıp kimseye hiçbir şey söylememem konusunda tembihledi beni." Gözümden bir damla yaş düştüğünde irkildim. Biri bir mıknatısla tüm hayat enerjimi çekiyor gibiydi. "Bu mahalleye geldiği gibi, sessizce çıkıp gitti buradan. O günden sonra da onu görmedim." Kadın, kendime gelmem için biraz zaman tanıdı bana. Ardından "Seni bekledi," dedi. "İlk günden son güne kadar hep çıkıp gelmeni bekledi o kız. Hastaneye gitmeyi korkudan reddederken, acılar içinde kıvranırken senin onun imdadına yetişmeni bekledi." Gözlerimi yumdum. Kalbimi avuçları arasında eziyordu biri. "Birkaç ay sonra bir gün yine çalındı kapımız." dedi. "Herkes her şeyi unutmuştu ama önce polis geldi eve. Mahalleden iki zibidinin cesedi bulunmuş, tam Ilgım'ı bulduğum yerde. Kimse bilmiyordu kızcağızın başına gelenleri ama ben bu ölenlerin onun bebeğini öldürenler olduğunu anlamıştım. Polislere bir şey bilmediğimi söyledim. Sonra yine çalındı şu lanet kapı. Bir adam geldi, elinde paketlerle. Biri yolladı senin toruna, dedi bana. Anladım hemen Ilgım'ın işi olduğunu tabi. Bizim etimiz belli butumuz belli oğlum ama o günden beri hiç yardım eksilmedi bizden. Gelinime her ay bir miktar para gelir, oğlum desen hapiste zaten." Eliyle kapıyı gösterdi. "Gidip bakın, Senem'in odası ilerideki ilk oda." Efe ile odaya girdiğimizde kadın sesini yükselterek konuştu. Odanın kapısını açtığımızda gördüğüm şeyle şaşırdım. Harabeyi andıran evin içinde rengarenk bir odaydı bu oda. Duvarları pembe ve maviye boyanmıştı. Odanın içinde büyük, prenseslerinkini andıran bir yatak vardı. Odanın her tarafı oyuncaklarla doluydu. Kocaman bir giysi dolabı ve bir çocuk için ne aransa bulunabilecek donanımıyla oda bir masaldan fırlamıştı adeta. "Bunu o yaptı." diye seslendi kadın. Şaşkınca yanına geri döndük. "Bankaya yatan paranın haricinde de bir fon açılmış Senem'e. Hayatı boyunca sadece onun kullanabileceği, özel bir fon. Reşit oluncaya kadar kimse elini süremiyor o paraya. Büyüdükten sonra da zorlanmasın diye her şeyi düşünmüş. Başlarda buraya gelip odayı yapan adama ısrarla sordum onu ama adam tek kelime etmedi. Bir yardımsever, dedi sadece ve gelinimin eline bir banka hesabı tutuşturdu. Sonra o da gelmedi bir daha. Gerisi malum."

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin