Playing D-C | Again

515 97 38
                                    

Temmuz 2019
Saat 18.43

Aile yazlığı 9 ay önce...

Yu Qi

Her yaz geldiğim yazlığa, büyükannemin yanına, yeniden gelmiştim. Burası rahatlatıcıydı. Karşımdaki gün batımı, ilaç gibiydi. Her şeyi unutuyor gibiydim.

Keşke unutabilseydim.

Atkuyruğu yaptığım kabarık, kıvırcık saçlarım rüzgârla savrulurken, üzerime giydiğim askılı tişörtün, beni soğuktan koruyamadığını fark ettim. Tenim ürperirken, gözlerimi kapattım ve kayalığa sırtüstü uzanıp, başımı kolumun altına aldım.

Martılar cıvıldıyordu, dalgalar çığlık çığlığaydı. Gerçekten de, her şeyi unutuyor gibiydim. Huzur doluydum. Burayı seviyordum.

Gün batana kadar orada öylece uzanıp gökyüzünü izlemiş, insanların kahkahalarını, martıların cıvıldamalarını, dalgaların çığlıklarını ve kalbimin sesini dinlemiştim.

Yuk Hei'den vazgeçmem gerekiyordu.

O'nu, aşmam gerekiyordu.

Ama, yapamıyordum. O... güzeldi işte... ve ben, ona bağlanıvermiştim. Ondan nefret ediyordum, ama ona âşıktım da, aynı zamanda. Bunu, inkâr edemezdim.

Bulunduğum tepenin altından gelen kahkaha sesleri yükseldiğinde, doğrulup öne doğru kaydım ve aşağıya baktım. Ah... Yuk Hei'yle yazlıklarımız aynı yerdeydi, ne yazık ki. O'nu unutabilmek için geldiğim yerde, O da vardı.

Önlerine koydukları şişeyi çevirip oyun oynayan grubun arasında, O da vardı. Sertçe yutkundum. Eve gidebilmem için, o grubun yanından geçmem gerekiyordu.

Tepeden sıçyarak aşağıya inerken, çoktan dikkatleri benim üzerime toplanmıştı. Atkuyruğu yaptığım saçlarımı tek hamlede çözüp dağıtırken, onların yanından geçmiş ve derin bir nefes almıştım.

Ta ki, O'nun yumuşak sesini duyana kadar.

"Hey!" Bir süre ona bakmadan yürümeye devam ettim. Ama O, yılmamıştı. "Kıvırcık!" Duyduğum kelimeyle yerimde donakalırken, belimde hissettiğim kocaman eller beni kendisine çevirmişti bile.

Dalgalar ayaklarımıza ulaşırken, bana yaklaşmaya başlamış ve ben ne yapacağımı bilemeyip birkaç adım gerilemiştim.

Ayaklarım birbirine dolanıp ikimizi birden denize düşürene kadar, büyü içindeydim.

"Soğuk!" Kulağımda çınlayan güzel sesini duyduğumda, kızacağını düşünüp çoktan korkuyla dolmuştum bile. Yazımı bu olay mahvedecekti!

Ancak O, kahkaha atmış ve ellerimi tutup beni kaldırmıştı. Kalbim deli gibi çarparken, uyuştuğumu hissediyordum.

Elleri ellerimi bırakıp belime yerleştiğinde, nefesimi tutmuştum. Çünkü, beni öpeceğini biliyordum.

Öyle de yapmıştı.

Yumuşak dudakları dudaklarımı kapatırken, üzerime harmanlanan güzel odunsu kokusu beni sarhoş etmişti.

O akşam eve sırılsıklam geri döndüğümde, sabaha kadar Tanrı'dan bu anı unutmamasını dilemiştim. Beni hatırlamasını dilemiştim.

Ancak, tersine, telefonu elime aldığımda her şey bozulmuştu. Tüm rüyam, ben uykudan uyandığımda bozulmuştu işte.

O'nun ve benim öpüşürken fotoğrafımızı çekip, okul sitesine koymuşlar ve dalga geçmişlerdi. Tüm okul benimle dalga geçiyordu. Kişisel hesaplarıma yağan ölüm tehditleriyse, tirtir titrememe sebep olmuştu.

Korktuğumda yanıma kıvrılmasını istediğim adam, tüm kâbuslarımın başrolüydü zaten, ne bekliyordum ki?

Oysa ben, O'nun için bir şeyler anlam ifade edebildiğimi düşünüyordum.

Ama ne yazık ki hayat, peri masallarındaki gibi değildi.

Ve ben, zavallının tekiydim.


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Wrath and Cassettes | WYH ✔Where stories live. Discover now