Boğazını yırtarcasına haykırdığında "Neden biliyor musun?" diye ben de öfkeyle bağırdım. "Çünkü sana deliler gibi aşığım! Oldu mu?" Ilgım'ın elleri öylece iki yana düşerken bir adım geriye gitti. Bedeni sarsılıyordu. "Tatmin etti mi bu cevap seni?" diye sürdürdüm. Oldukça sinirli hissediyordum ama aslında bu sinir ona değil kendimeydi. "Seni öptüm çünkü seni seviyorum." Sesim kısılırken gözlerini gözlerimden ayıramıyordu. Duyduklarına inanamıyor gibiydi. "Nehir..." diye mırıldandım çaresizce. "Ben seni çok seviyorum."

Suratıma patlayan tokatla başım yana çevrildi. Yanağım uyuşmuştu. Ilgım işaret parmağını bana doğru salladı. "Ben senin arkadaşının sevgilisiyim!" Yutkundu seslice. "Ben ona aşığım. Ben Atlas'ı seviyorum Atakan. Duyuyor musun? Ben o adam için ölüyorum. Sen..." Yüzüne anlam veremediğim bir ifade oturdu. Nefret miydi öfke miydi yoksa tiksinti miydi anlamamıştım. "Sen bunu nasıl yaparsın?"

Elimi yanağıma bastırarak ona döndüm. "Elimde mi sanıyorsun? Bile bile mi verdim kalbimi senin avuçlarına? Sen benden bir cevap istedin ve ben sana olanı söyledim Ilgım." Derin bir nefes aldım. "Dün için çok pişmanım. Yemin ederim deli gibi pişmanım ama..."

Duraksadığımda "A-ama?" diye kekeledi. Sanki duyacaklarından korkuyordu. Gerçi Ilgım da haklıydı, onu hak etmediği bir konuma sokmuştum. Öyle ya da böyle, o sevgilisinin arkadaşı tarafından öpülmüştü ve dahası an itibariyle kalbi arkadaşına ihanet eden bir adamla karşı karşıyaydı.

"Ama sana olan hislerim değişmedi." dedim güçlükle. "Seni sevmekten pişman olmadım."

"Atakan," diye inledi. Gözleri dolmuştu. "Deme böyle. Allah aşkına deme. Biz arkadaşız, sen Atlas'ın en yakınısın." Gözünden bir damla yaş aktı. "Sen benim arkadaşımsın."

"Biliyorum," diye hışımla ellerimi saçlarımdan geçirdim. "Hepsini biliyorum Ilgım. Kahretsin ki farkındayım. Ama durduramıyorum. Kalbime söz geçiremiyorum artık. Denemedim mi sanıyorsun? Seni ilk gördüğüm günden beri duygularımı bastırmayı denemedim mi? Olmuyor, sen her gün gözlerimin önünde öyle gülerken ne yaparsam yapayım silemiyorum seni! Biliyorum pislik herifin tekiyim ama gidemiyorum senden. Sen bana bir adım atmazken ben seni izlemekten alıkoyamıyorum kendimi. Şimdi durup şurada bir uçurumun kenarına geçsen seninle ilk gelen ben olurum Ilgım, atla desen gözümü kırpmadan atlarım. Yapmak istemiyorum ama sana olan hislerim bunu yapmak zorunda bırakıyor beni. Çıkmıyorsun aklımdan, kendimi bir şeye verip seni düşünmemeye çalıştıkça dönüp dolaşıp seni buluyor fikirlerim. Engel olamıyorum."

Ilgım başını aşağı yukarı salladı. "Affet beni." diye fısıldadı sonra. Kollarını bana sararken onun bu dengesizliği beni de dengesizleştiriyordu. Başını omzuma gömüp hıçkırdı. İnce parmakları montumu sımsıkı kavramıştı. "Hayatımda herkesi etkileyebileceğime inanan biriydim ben Atakan. Kimi istersem kendime aşık ederdim. Ama sen olmamalıydın, sana bunu hissettirmemeliydim." Gözlerimi yumdum sarılışıyla.

"Senin suçun yok ki," dedim zorlukla. "Sen bana en ufak bir umut vermedin ki. Kalp umut aramıyor sevgide, öylece kapılıp gidiyor birine." Geri çekildim. Yüzünü avuçlarken "Asıl sen affet beni." dedim.

Ilgım elinin tersiyle yaşlarını sildi. Ardından çenesini dikleştirerek gülümsemeye çalıştı. "T-tamam Atakan. Dün gece... Dün gece ikimizin bir sırrı olarak kalacak. Sonsuza kadar. Kimse bilmeyecek. Biz... Dün geceyi unutacağız." Ilgım anlam veremediğim bir hızla toparlandı. "Hadi gidelim, Atlas bizi bekliyordur."

*

Atlas

Atakan'ın garip hallerinin sebebini sorgulayarak dalmışken Tuna omzumu dürttü. "Hayırdır Romeo, Juliet'ini mi düşünüyorsun?" Bana takıldığında dudağım kıvrılır gibi olsa da başımı iki yana sallayarak reddettim.

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin