1. GELECEKTEN UZANAN EL

1.2K 93 36
                                    

Bölüm Şarkısı: Lord Huron- The Night We Met

Bölümler olay akışı değiştirilmeden  düzenlenmeye başlanmıştır.

1.BÖLÜM: "GELECEKTEN UZANAN EL"

ANDAÇ KOR / 1 YIL SONRA:

Geçmişin içinden içinde bulunduğum âna uzanan kız çocuğunun ayak sesleri kulaklarımda çınlıyordu, adımlarında korkunun emarelerini taşıyordu ve savunmasızdı. Yara bere dolu diz kapaklarını üflemesi için uzattığı beden, bacaklarını kırarak tıpkı kalbini de kırdığı gibi o kızın ellerine bırakıvermişti.

Andaç Kor.

Armağan.

Adımın anlamı bu: Armağan. Fakat dünyaya gelirken bana koydukları ve bir armağan gözüyle baktıkları aileme armağandan çok yük olduğumu düşüne düşüne büyümüş ve kendimi bu şekilde bir kişiliğe sokmuştum. Bana kendimi bir yük olarak hissettirmişlerdi. Ben de kalplerine hiçbir zaman sığamamanın getirdiği buruklukla kendi diz kapaklarımı üflemiştim.

Ve büyüdüm.

Şimdi mavi irislerimin dolaştığı karanlık ve soğuk caddede ilerlerken on sekizinci yaşına girmesine aylar kalan genç bir kızdım. Geçmişin içinden içinde bulunduğum âna yürürken zihnim bir makine gibi çarklarını çevirip duruyordu. Ondan kaçamıyordum, bir gölge gibi peşimi bırakmıyordu.

"Abla," diye fısıldadı bir ses ve daldığım düşüncelerin içinden çıkarak yerimden sıçradım. Yusuf, bu mahallede gezinen küçük çocuklardan biriydi ancak o kadar korumacı bir çocuktu ki yaşının kat kat üstünde biriymiş gibi durmasına sebep olurdu bu korumacılığı. "Korkma benim, Yusuf."

"Yusuf," dedim montumun cebinden çıkardığım elimi kalbimin üstüne yerleştirip. Titrek bir nefesi de dudaklarımdan bıraktığımda nefesimle beraber bir buhar da çıkmış ve havaya is gibi yayılmıştı. "Bir anda öyle deyince korktum."

"Nasılsın?"

"İyiyim." Sesim ilk sefere göre daha sakindi. "Sen nasılsın? Ne işin var senin bu saatte sokakta?"

"Asıl senin ne işin var?" Oturduğu yerden kalkıp yanıma koştu ve nefesi buhar olup havaya yayıldı. Yanakları soğuktan kıpkırmızı olmuştu, üzerindeki montun yarıya kadar açık olduğunu görünce boştaki elimle fermuarı yukarı çekerek göğsünün soğuk almasını engelledim.

"Biraz hava almak istedim sadece." Derin bir nefes aldım. "Eve dönüyorum şimdi. Sen de doğru evine, hadi."

"Bu saatlerde dikkat et kendine Andaç abla, kimin ne yapacağı belli olmaz. Burada hep gençler gezip duruyor."

"Bir şey olmaz," dedim ısrarcı bir tavırla ve elimi omzuna atıp yavaşça omzunu sıktım. "Bunları düşünme."

İri gözleri yüzümde gezindiğinde rahatsızca yerimde kıpırdandım ve bakışlarımı boş sokakta gezdirdim. Önce derin bir nefesi içine çektiğini duydum. Sonrasında ise, "Dudağının kenarına ne oldu?" diye soran çekingen sorusunu.

"Uçuk," dedim normal bir şeymiş gibi kaşlarımı kaldırırken. "Uçuk çıktı, Yusuf'cuğum. Sorgun bittiyse gidebilir miyim?"

"Yanağında da kızarıklıklar var." Arkadan vuran sokak ışığının yüzümü çok daha net gösterdiğini biliyordum. Bir an huzursuzca yerimde kıpırdanıp sağa sola baksam da ısrarcı bakışları karşısında daha fazla direnemedim ve gözlerimi onun gözleriyle buluşturdum. "Biri bir şey mi yaptı?"

MAHİWhere stories live. Discover now