Güldüm. "Pelin, alemsin."

"Seni güldürebildiğime göre bu gece bir ödülü hak ettim bence," diye öne doğru eğildi. "Mesela geçmişinden bir parça."

"Neden merak ediyorsun ki?" diye sordum. "Şu an karşında eski ben durmuyorum neticede."

"Elbette merak ederim," dedi. "Atlas, ben şu andaki ya da gelecekteki kimliğine sahip olabilirim ama geçmişinden habersiz oldukça seni gerçekten nasıl tanıyabilirim ki?"

Daldım. "Pekala, ne öğrenmek istiyorsun?"

Düşünür gibi bir ses çıkardı. "Şu an geçmişine dönebilseydin hayatında neyi değiştirirdin?"

Tereddüt etmedim. "Her şeyin başladığı günü."

"Her şey?" Anlamsızca baktı yüzüme. Kafası karışmış olmalıydı. "Neyden bahsediyorsun?"

"Ilgım," dedim. Adını anmak bile gerilmeme sebep olmuştu. "Onunla tanıştığım gece. Asıl lanet o yılbaşı gecesinde başlamıştı."

"Ne oldu?" Pelin uzanıp elimi tuttu. "Neden onu böyle nefretle anıyorsun Atlas?"

"Bir soru soracaktın," dedim. "Pelin, lütfen zorlama. Geçmişi eşelemek bazen iyi değildir."

Pelin bir şey diyecekken garsonun gelmesiyle sustu. Siparişlerimiz önümüze konduğunda ikimiz de sessizce tabaklarımızla oyalandık bir süre. Bir şey yiyecek halde olmadığımız kesindi. Pelin'e haksızlık ettiğimi elbette biliyordum. Beni bilmesi en doğal hakkıydı ama ben kendimi geçmiş defterleri açacak kadar güçlü hissetmiyordum. Yine de suratının asılması beni de üzmüştü. Yemeklerimize dokunmadan parasını ödeyerek mekandan ayrıldığımızda keyifsizliğimiz çoğalmıştı.

Sokakta öylece yürürken "Bundan on sene önceydi," dedim. "Biz beş arkadaştık. Atakan, Efe, Devrim, Tunahan ve ben. Tuna aşka inanmazdı, Efe Ekim'e sırılsıklam aşıktı ve Devrim ile de Ekim'in arkadaşı Deniz kimseye söylemeseler de birbirlerinden etkileniyordu. Ben hayatımı ailemi parlak bir geleceğe kavuşturmak için adamış, bu şehre büyük umutlarla gelmiştim. Aşk nedir bilmezdim, onu merak ettiğim de söylenemezdi gerçi. Çünkü hayatımda aşktan daha önce olan şeyler vardı. İdeallerim gibi." Kafamı kaldırıp göğe baktım. Sema yıldızlıydı bugün. "Yılbaşı gecesiydi. Harçlığımı çıkarmak için bir barda çalışacaktım o gece. Ilgım, benimle aynı sınıftaydı ama hayatlarımız o kadar zıttı ki birbirimizle hiç iletişim kurmazdık bile. Onun etrafı etten bedenlerle doluydu, burnu yükseklerdeydi ve cazibesine güvenerek sınırlarını zorlayacak kadar da özgüvenliydi. Daha doğrusu öyle görünürdü dışarıdan. Her erkek gibi ben de onu beğenirdim içten içe ama bu hep önemsiz bir detaydı benim için. Çünkü ben, ondan hoşlanacak kadar kafayı yemediğimi sanıyordum. Ama o gece, bir şey oldu. Ne olduğunu sorma lütfen, birbirimize çıktı yollarımız o geceden sonra. Bunu bilsen daha iyi şimdilik. Ilgım göründüğü gibi değildi, onu tanıdıkça anlıyordum bunu. Gizemli bir yönü vardı hayatının ama beni ilgilendiren hiçbir zaman o esrarengiz tavırları olmamıştı. Ben, ruhundaki yaraları görebiliyordum yalnızca ve gördükçe sarabilirim sanıyordum yaralarını.

Ilgım hayatı boyunca hep eksikti. Yani ben öyle sanıyordum. Hiçbir zaman bir dostu olmamıştı mesela, hiçbir zaman birine öyle güvenmemişti. Arkadaşlarımla tanıştı önce. Hepsi sevdi onu, tüm mesafesine rağmen o da sevdi diğerlerini. Başta direndi, tadını bilmediği o sevgi onu bocalattı ama sonra bizden bir parça oldu. Hep bir şeylet saklardı bizden ama biz onu sırlarıyla kabullenmiştik bir kere, bu yüzden asla zorlamazdık anlatması için. O da biliyordu bunu, bu yüzden yanımızdaydı zaten. Sevginin gücüne inandığı için. Sevgi güçlüydü, sevgi o zamanlar bizim için geçmişin korkunç izlerinden daha güçlüydü."

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin