1.4

517 56 46
                                    

2010 Şubat

Akşam iş çıkışı Ilgım'ı da alarak Aylin ablalara geçtiğimde onu ev sahibi ve eşiyle de tanıştırmıştım. Aylin ablanın munzur bakışlarını saymazsam gece gayet olağan geçiyordu. Ekim ve Deniz de buraya uğramış, geçen geceki gibi Ilgım'ı da aralarına alarak derin bir muhabbete başlamıştı. Ilgım bağdaş kurarak oturduğu koltukta onları dinleyip gülerken gayet neşeli duruyordu. Ben ise dalgınca onu izliyordum. Birkaç gün öncesine kadar onu burada düşünmek bile saçma gelirdi ama şimdi buradaydı, tam karşımdaydı.

"Kıza bakmaktan şaşı olacaksın."

Devrim beni dürterek bu cümleyi kurduğunda gözlerimi devirerek başımı tamamen ondan çektim ve arkadaşlarıma döndüm. Efe de benim gibi Ekim'e bakarken yakalanmış olacak ki huzursuzca kaçamak bakışlarını sürdürüyordu. "Bunlar akıllanmaz," diye rahatça koltuğa yayıldı Tunahan. "Aklı olan aşık olur mu ağabey? Deli misiniz divane misiniz siz?"

"Aşk akla değil kalbe hitap eder zaten," dedi Efe.

"Eminim öyledir," Tuna yüzünü buruşturdu. "Kusura bakmayın gençler ama bu halleriniz çok eğlendiriyor beni."

Dudağım kıvrıldı. "Görürsünüz beyler, bu herif hepimizden önce nikah masasına oturacak."

Atakan ile bir beşlik çakarken Tuna'nın gözleri büyüdü. "Evlilik mi? Asla."

"Var mısın iddiasına?" dedi Atakan. Gözlerimiz ona çevrildi. "Mesela... Mesele eğer bundan on sene sonra evlenmiş olursan hepimize bir tepsi baklava ısmarlarsın."

"Ya ben kazanırsam?" dedi Tuna. "Çünkü şu an hiç öyle bir niyetim yok."

Atakan güldü. "Kazanamayacaksın, şart koşmaya bile gerek yok."

Kaşları havalandı Devrim'in. "Sen nasıl bu kadar emin konuşuyorsun Atakan? Yoksa bu herifin gizli bir aşkı mı var?"

Atakan omuz silkti. "Hayır," Dudağını ıslattı. "Yani bildiğim kadarıyla hayır. Fakat bir şey daha biliyorum kardeşim, insan en çok neyi istemediğini söylüyorsa herkesten önce ona ulaşır."

"Yani bu varsayımdan yola çıkarak Tuna ileride aşık olacak ve hatta evlenecek diyorsun, sadece bu inancın sayesinde. Öyle mi?"

Gözlerini kıstı Atakan. "Aynen öyle kardeşim, aynen öyle."

"Ne kaynatıyorsunuz bakalım siz orada?" Aylin abla, eli karnında bir halde yanımıza geldiğinde Efe direkt koltuktan kalkıp ablasının oturmasına yardım etti. Kenardaki yastığı alıp ablasının arkasına koyarken "İyi mi böyle abla?" diye sordu. Aylin abla başıyla onu onaylarken Efe'nin merhamet dolu gözlerine bakarken iç çekmeden edemedim.

Anlattığına göre annesi Filiz teyzeden sonra Aylin abla Efe için hem anne hem de baba olmuştu. Efe kadar hassas birinin yaşadıkları göz önünde bulunulursa onu iyileştirmeyi başaran ablasına olan bu bakışlarını yadırgamak saçma olurdu ama yine de insan şaşırmadan da edemiyordu. Efe hürmet bilen biriydi, Aylin ablanın da Efe'nin de mayası iyiydi. İkisi de birbirini yetiştirmiş, bunu yaparken asla kişiliklerinden ödün vermemişti. Bu yüzdendi Efe'nin ablasına olan düşkünlüğü. Aylin ablanın tırnağı kırılsa oturup ağlardı, buna adım kadar emindim. Ve insanın insana değer vermediği böyle bir devirde ablası onun gibi bir kardeşe sahip olduğu için çok şanslıydı.

Sinan ağabey de aramıza katıldığında "Ee gençler," dedi. "Nasıl gidiyor?" Efe'nin başını kolunun altına sıkıştırıp saçlarını dağıttı. Efe gülerek eniştesinin elinden kurtulmaya çalışırken cevapladım.

"Çok şükür ağabey, bir yaramazlık yok."

Sinan ağabey sırıtarak Ilgım'a baktı. "Senin birinden hoşlandığını bilmiyordum."

İki Sıfır Sonsuz EderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin