İncir Ağacının Yarenliği

12.5K 1.2K 1.2K
                                    


Bölüm parçaları; Marc Aryan- Nasıl Evlenirsin Bu Lisanla, Doudou

Bahçeye çıktığımda Mahir yüzüme bakar bakmaz koşarak yanıma geldi. Artistlik yapıp Kağan'ın yanından öylece ayrılmıştım Mahir'i hiç hesaba katmadan. Elini çenemin altına koyarak kafamı biraz yukarı kaldırıp yaralı kısma baktı ciddi bir ifade ile.

"Ne oldu dudağına?" Kaşları yavaş yavaş çatılmaya başlıyordu şimdi. Cevap vermeden tutuşundan kurtulup bir sandalyeye oturdum. Uyduracak bir yalan bulana kadar oyalanmam gerekiyordu. Mahir de baş ucuma gelip cebinden mendilini çıkardı. Az önce yaptığı gibi yeniden çenemden tutarak bir kısmını tatmak zorunda kaldığım kanı temizlemeye başladı. "Söylesene lan! Nasıl oldu?" Şefkatli parmaklarının aksine sesi sertti.

"Ben vurdum." dedi içerden çıkan Kağan. Mahir'in kınayan bakışlarının hedefiydi şimdi.

"Nasıl kıyıyorsun lan bu çocuğa?"

"Beni sıkıştırdı." Kağan'ın kurduğu cümle Mahir'in pek umrunda olmamıştı ama benim kızarmama sebepdi.

"Her defasında bunu yapıyorsun. Senin yanından hep bir yerleri bereli dönüyor. Üstelik bir kere de elini kaldırıp karşılık vermedi sana."

"Sanki verebilirmiş gibi." dediğinde cevap vermemi hırsla ağzıma bastırılan mendil engelledi. Seslice inlediğimde Mahir elini kaldırıp mahçup bir şekilde bana baktı. O da benim gibi kızmıştı ama öfkesini yanlışlıkla benden çıkarıyordu. "Ayrıca ben onu kuytularda sıkıştırıp rahatsız etmiyorum. Mutfakta çok üzerime geldi. Dayanamadım geçirdim bir tane."

"Bahaneye bak hele! Ne var yani iki dokunmuşsa? İncilerin mi döküldü?" Söylediklerinin beyin süzgecimizden geçmesini beklemek ufak bir süremizi aldı. Hepimiz aynı anda kahkaha atmaya başladık birden. Kağan'ın da bize aynı şekilde eşlik etmesi alışılmışın dışındaydı. İkisinin gülen yüzlerini izlerken büyük bir utancı da hala üzerimde taşıyordum. Bunun rahatsızlığı ile ilk konuşan oldum. Tabi önce Mahir'in elini dudağımdan çekerek rahat hareket edeceğimi garantiledim.

"Kağan haklı Mahir. Ona isteği dışında dokundum. Bunun mazereti olamaz. Dudağımdaki yaradan daha kötüsünü hak ettim."

"Oğlum ben ikinizi de tanıyorum. Kim bilir ne dedi de delirtti seni."

"Yine de..." diye başlayacak olmuştum ki Kağan sözümü kesti.

"Ben gidiyorum kardeşim." dedi kapıya doğru ilerlerken Mahir'e küskün bir tavırla. "Nerede olduğumu biliyorsun. Benim de senin arkadaşın olduğumu hatırladığında gelirsin yanıma. Hadi eyvallah." Mahir ne yapacağını bilemez bir şekilde arkasından bakarken sırtından hafifçe bahçeye doğru ittirdim.

"Git hadi. Yarının gerginliği de var üzerinde. Yanında ol."

"Peki ya sen?"

"Ben iyiyim. Yatacağım birazdan zaten."

"Tamam." Kafasını sallayıp onayladı ama hala düşünceli bakışları üzerimdeydi. Onu yine inandıramamıştım. Tamam demişti ama hala Kağan'ın arkasından atmadığı adımlar ile tereddüt ettiğini belli etmişti.

"Tamam iyi değilim." diye itiraf ettim en sonunda dürüstçe. "Kağan da değil. Benim için yapılacak bir şey yok ama ona yardım edebilirsin. Sana ihtiyacı var şimdi. Sen de benim yüzümden onu kaybetme lütfen. Bu daha da kötü yapar beni." Kısa bir an düşündükten sonra yeniden kafasını sallayıp onayladı.

"Gidiyorum o zaman ben."

"Evet gitmelisin." Bir iki adım atıp sonra bir şey hatırlamış gibi yeniden bana döndü.

İpsiz UçurtmaOnde as histórias ganham vida. Descobre agora