Bir Akşam, Bir Aşık, Bir Takip

9.7K 914 826
                                    

Bölüm parçası; Alpay-Mecnun Derlerdi

1978

Elimdeki defterin köşe kısmıyla şu an üzerinde yayıldığımız çimenliği kurcalıyordum dalgınca. Sağ yanımdaki Ali ile birlikte diğerlerini bekliyorduk sessizce. Göz ucuyla ona baktığımda tıpkı benim gibi düşüncelere daldığını görmüştüm. Elindeki bir sopayla toprağı kazıyordu. Tepemizde bir gölge fark edince kafamı kaldırıp elinde çay dolu tepsiyle yanımıza oturan Ulaş'ı gördüm. Elimizdekilere bakarak hafifçe gülümsedi.

"Ziraatçilerden dayak yiyeceksiniz." Anlamaz bir şekilde yüzünü seyrettiğimizde eşilmiş toprağı gösterdi. "Boş yere köstebek avına çıkacaklar. Zavallı çimenleri rahat bırakın artık." Tepsideki çaylardan ikisini bana ve Ali'ye uzattı. Eşeleme işine ara verip teşekkür ederek çayımı aldım.

İnce belli bardakta zarifçe duran kan kırmızı çaya bakınca aklım yine kardeşime kaydı. En sevdiklerinden biriydi çay. Çok şey paylaşmıştık. Neredeyse her adımımda onu hatırlamamın sebebi buydu. Türkü bizden ayrılalı tam on gün olmuştu. On yıl gibi geçen on gün...

Ortamlardaki daimi olduğunu düşündüğüm keyifsizliği dağıtmayı her seferinde biri görev ediniyordu. Şimdi Ulaş'ın da yaptığı gibi pek başarılı olamıyorlardı maalesef. O fakültede hocalarından birine nasıl yanlışlıkla çelme taktığını anlatırken zoraki bir şekilde gülümseyip çayımdan bir yudum aldım. Yan tarafımda oturan Ali telaşla kafasını doğrultup bir yere kilitlenince biz de aynısını yaptık. Nihat ve Oğuz hızlı adımlarla bize doğru geliyordu. Yaslandığım ağacın dibine oturduklarını gördükten sonra dik bir konuma gelip;
"Bir şey bulabildiniz mi?" diye sordum. Nihat umutsuzca kafasını sağa sola salladı. Sağcılar büyük bir eylem planlıyorlardı ve biz günlerdir ne olduğunu öğrenemiyorduk. Ucunun bize dokunacağını bildiğimiz için öğrenip engellemek, gerekirse misliyle karşılık vermekti amacımız.

"Bu gece son kez planladıkları şey her neyse üzerinden geçmek için  sizin mahallede toplanacaklar."

"Bizim mahalle mi?" Diye sorduğumda Oğuz kafasını sallayarak onayladı.

"Tam olarak nerede?"

"Bilmiyorum. Lavabodaydım tesadüfen duydum." dedi Oğuz. "Takip etmemiz lazım."

"Ben ederim." dediğimde hepsi dönüp bana baktı. "Bu akşam Meddah Dede gelecek kahveye. Herkes orada olacak. Oradan ayrılınca takip ederim Kağan'ı."

"Oraya geleceğinden emin misin?" diye sordu Oğuz.

"Elbette." dedim hayretle. Meddah Dedenin hikayelerini kimse kaçırmazdı asla.

"Tamam o zaman derslerden sonra edebiyat fakültesinin önünde buluşup geçeriz beraber sizin mahalleye." diğerleri de kafalarını aşağı yukarı sallayarak Ali'yi onayladılar.

"Sizin gelmeniz her şeyi mahveder. Bütün dikkatleri üzerimizde olur. Takip edemem."

"Uzaktan izleriz. Kahveye girmemize gerek yok." dedi Oğuz.

"Neden boşu boşuna riske atıyoruz ki? Ben hallederim. Merak etmeyin." En mantıklısının bu olduğunu benim kadar onlar da biliyordu. Bakışlarından kabul ettiklerini anlamıştım. Yine de kısa sessizliği bozan Nihat'ı can kulağıyla dinledim.

"Çok dikkatli olacaksın. Tamam mı?" Sert sert yüzüme bakarak kurmuştu bu cümleleri. Altında yatan çaresizliği biliyordum. Hiçbirimizin bir kişi daha kaybetmeye ne niyeti ne de sabrı vardı.

"Olacağım." Ayağa kalkıp biten çay bardağımı tepsiye koydum. "Beni merak etmeyin arkadaşlar. Yarın buraya herşeyi öğrenmiş olarak geleceğim." Topluca hepsiyle vedalaştıktan sonra telaşsız adımlarla evimin yolunu tuttum.

İpsiz UçurtmaWhere stories live. Discover now