Yarin Kucağı

13K 1.1K 1.3K
                                    


Bölüm parçası;
Asu Maralman-Sevmedim Hayatı

Yüzüme düşen yağmur taneleri ile gözlerimi araladığımda boğazımdaki feci ağrı beni afallattı. Hala anne ve babamın mezarlarının arasında uzanıyordum. Onların yanında huzurlu bir uykuya dalacağımı bildiğim için eve gitmemiştim gece. Böylesi çok çok daha iyiydi. Eve gitseydim eğer Ayten teyze beni o yemeğe götürmenin bir yolunu kesinlikle bulurdu.

Uzanmaya devam ettiğim süre boyunca yüzüme damlayan yağmur hızlanmaya başladı. Boğazımdaki ağrıya bakılacak olursa hasta olmuştum zaten çoktan. O yüzden ıslanmayı da umursamadım. Yirmi dakikaya yakın bir süre daha öyle huzur içinde uzanmaya devam ettim. Vücudumda bir parça kuru yer kalmamıştı artık. Bu tamamen ait olmak istediğim mekanda daha fazla kalamayacağımı anlayınca elimde Türkü'nün babasının verdiği ceket ile ayaklanıp anne ve babamla vedalaştım.

Kardeşimin mezarının başına gidip ayak ucuna oturdum.
"Günaydın kardeşim." dedim fısıltıyla. Sağanak yağmur kendi sesimi duymama bile engel oluyordu. Ama o duyardı. Selam vermeden yanından gidersem eğer kızardı bana biliyorum. Toprağını severek uzun süre konuşmaya devam ettim onunla. Anlatacak ne çok şeyim olduğunu yeni fark ediyordum.

Uzun bir süre onunla muhabbet ettikten sonra saçlarımdan damlayan sular eşliğinde ayağa kalktım. Omzumdaki ceketi mezar taşına tıpkı Türkü'nün omuzlarına bırakıyormuş gibi astım. Ki bence babasının şefkatinin tamamını o hakediyordu. Parmaklarımı isminin üstünde gezdirip mırıldandım.
"Hoşça kal kardeşim."

Yavaş adımlarla çıkışa doğru ilerlerken bir defa durup ardıma baktım. Sanki beni izliyorlarmış gibi elimi kaldırarak selam verdim hepsine. Önüme döndüğümde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum artık. Beni böyle görüp acı çeksinler istemiyordum ama hiçbir zaman engel olamıyordum omuzlarımın çökmesine.

Mahalleye yaklaşırken biraz daha toparlamıştım kendimi. Eski bir evin duvar kenarındaki çeşmeye yanaşıp kana kana su içtim. Elimi yüzümü yıkamaya gerek duymadım çünkü mezarlıktan bu yana devam eden yağmur o işi görmüştü.

Kafamı kaldırıp sokağın girişine baktım düşünceli bir şekilde. Önümdeki düz yoldan ilerlesem evime daha kısa bir sürede varacaktım. Ama öyle de Ayten teyzeye ya da o evden başka birilerine yakalanma ihtimalim vardı. Hiç azar işitecek kafada değildim. O yüzden ayaklarımı zorlayıp geri döndüm ve ilk sağdan başka bir mahalleye daldım. Ayaklarım yorulabilirdi belki ama kafam rahat olacaktı en azından. 

Eve yaklaştığım zaman kafamı kaldırıp etrafın boş olduğunu görünce rahat bir nefes aldım. Yağmur sebebiyle mahalleli evlerine çekilmişti çok şükür.

Bahçe kapısına vardığımda tam içeri girecekken yan tarafın da bahçe kapısı açıldı. Göz ucuyla baktığımda Kağan olduğunu gördüm. Olduğu yerde durup baştan aşağı beni süzünce ben de çekinmeden gözlerinin içine bakma sıramı bekledim. Yüzümü izlemeye başladığında hevesle gözlerinde takılı kaldım. Çok kısa sürdü bu da. Önceki gün söylediklerini hatırlamak yeniden omuzlarımı çökertti. Kafamı eğip bir daha yüzüne bakmadan yavaş adımlarla evime ilerledim. Mezarlıkta depoladığım huzur bir anda tuzla buz olmuştu. Bir daha anlamıştım ki yerim burası değildi. Buraya ait değildim.

Ellerim titreyerek derin bir nefes eşliğinde evin kapısını açtım. Kapı eşiğinde durup yerde serili halıya baktım. Anam yanımda olsaydı oraya ıslattığım için çok üzülürdü. Yüzümde hafif bir gülümseme eşliğinde kıyafetlerimi çıkarmaya başladım. Onun ve ablamın salonda oturduklarını düşünmek bir an için aşırı mutlu etti beni.

"Ben geldim," diye bağırdım içeri doğru. Sanki koltuğa sürtünen bir etek sesi duymuştum. Bu daha da gülümsememe sebep oldu. "Koridora çıkmayın sakın. Üstüm başım yağmurdan sırılsıklam oldu." Hemen ardından telaşla ekledim. "Endişelenmeyin ama! Hemen hallediyorum ben." Şimdi de iç çekişlerini duyuyordum. Üzmüştüm. "Kurban olurum sana anacım üzülme nolur." Tamamen soyunup hızlıca odama ilerledim. Bir atlet bir eşofman altı giyerek hızlıca ilerledim salona. Çok özlemiştim.

İpsiz UçurtmaWhere stories live. Discover now