Gönül Derdi

6K 521 644
                                    

Bölüm parçası: Grup Çağrışım - Divane Gönlüm  (Mert için:)

Ablam çay dolu tepsiyi ortamızdaki sehpaya bırakıp doğruldu.

"Eline sağlık abla," diyen Mert'e, gülümseyerek karşılık verdi. Odamdan çıktığında arkasından kalkarak açık bıraktığı kapıyı yavaşça kapattım. Yıllarımı zehir eden adamla yeniden aynı ortamda olmak yeterince geriyordu zaten, birde ev halkımın konuştuklarımızı duyma ihtimaline katlanamazdım. Aslında evime de sokmazdım da memleketten ayrılacak olması ve son defa helalleşmek için ısrar etmesi beni bu buluşmaya ikna etmişti.

"Birkaç aydır sizinle uğraşmıyorum farkındasın değil mi?" Konuşmasıyla kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Gülümsüyordu ama bu her zamanki alaycı gülüşlerinden biri değildi. Cidden son zamanlarda bana ve benim üzerimden Kenan'a ulaştırmaya çalıştığı zehirli dilini ve davranışlarını kesmişti. Yeni bir şeyler peşinde olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden pür dikkat dinlemeye devam ettim. Konuşmaya devam etmeden önce kısa bir an çay dolu bardağına baktı. Elini uzatmadan yeniden dikkatini bana verdi. "Seni ya da onu anlamak için durup düşünmedim hiç. Anlamaya çalışmak aklımın ucundan bile geçmedi. Bana göre sapkınlıktı bu. Ta ki ben de aynı derde düşene kadar." Şaşkınlıkla suratına bakmaya devam ederken o da hiç bozmadığı gülümsemesiyle verdiğim tepkileri izliyordu. Yeni bir saçmalıkla karşı karşıya olup olmadığımı düşünürken devam etti. "Artık tüm zerremle biliyorum ki bu bir sapkınlık değil. Bu tamamen gönül derdi."

Gözleri ufaktan dolmaya başlamıştı. Onu ilk defa bu şekilde görüyordum. Mahremine denk geldiğimin farkındalığıyla bakışlarımı kaçırdım. Kısa sürede şaşkınlığımı bir nebze de olsa üzerimden atarak konuşabildim.

"Kim?" Sesim fısıltıya yakın çıkıyordu.

"Bunun bir önemi yok," dediğinde dikkatim yeniden üzerindeydi. Yeni fark ediyordum, yorgun gözüküyordu. Bana müsaade etmeyen adamın aynı çukura düşmüş olması tatmin etmeliydi ama nedense o duygu yoktu üzerimde. Anında empati kurmuştum karşımdaki yıkılmış adamla. "Onunla bir geleceğimiz yok. Bu yüzden yurt dışına gidiyorum. Onu uzaktan severek, dokunmadan hatta görmeden yaşayıp öleceğim. Gerçeği bilen hiç kimse hak etmediğimi iddia edemez."

Gülümsemesinde şimdi hafif bir alay vardı. Tepkisiz suratımı görünce sekteye uğradı ifadesi. Çabuk toparladı.
Derin bir iç çekip devam etti.

"Bilirsin Kağan, hastalıklar günahlara kefarettir. Umarım bu derdim de benim günahlarıma kefaret olur."

"Kim," diye sordum yeniden dayanamayarak. Kafasını sağa sola salladı. Muhtemelen aynı bende olduğu gibi elime koz vermek istemiyordu. Ben nasıl Kenan'ı korumaya çalıştıysam o da kendi sevdiğini korumaya çalışıyordu.

"Çok güzel Kağan." Sorduğum soruyla alakasız cevabı kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Kalbi de kendi gibi güzel. Gülünce sanki böyle bütün mevsimler bahar. Sevince de öyle güzel seviyor ki böyle el üstünde tutuyor." Gözleri aniden bulutlandı. "Sevdiği bir kız var. En güzel ona bakıyor."

"Yaşattığın her şeyi yaşıyorsun anlaşılan," dediğimde gülümseyerek kafasını aşağı yukarı salladı.

"Daha beterini yaşıyorum kardeşim, en beterini..." Gözleri çay bardağına takıldı yeniden. Dalgın bir şekilde onu izlemeye başladı. Düşünceleri ile arasına girmek istemedim. İyi gözükmüyordu. Ama onu iyileştirecek güç bende de yoktu. Bir müddet sonra silkelenip kendine geldi. "Yolcu yolunda gerek kardeşim," dedi ayağa kalkarak. Bende onunla birlikte ayaklandım. Vedalaşmak adına elimi uzattım ama o bunu es geçerek omzumdan tutarak kendine çekip sarıldı.  "Senden helallik istemeye yüzüm yok," dedi sarılmaya devam ederken. "Ama benim sana edeceğim bir duam var." Sarılmayı bırakarak yüz yüze gelmemizi sağladı. "Umarım yaşamaya layık olmadığım bütün güzellikleri siz yaşarsınız."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 02, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İpsiz UçurtmaWhere stories live. Discover now