-21-

1.8K 107 36
                                    

"Jeon Jungkook'un otopsi sonucuna göre kafası kesilmemiş, koparılmış. "

---

O günün ardından iki buçuk ay geçmişti. Hepimiz aynı evde kalıyorduk ve biraz toparlanmıştık. Uzun zamandır gerçek anlamda gülmemiştik, özellikle de Jimin. Gündüzleri gayet iyi gözüküyordu fakat geceleri çok kötü durumdaydı. Çoğu zaman uyumayıp ağlıyordu, yanına gidip onu teselli ediyordum ve uyumasını sağlıyordum. Bazenleri kabus görüyordu. Bazenleri ise Tanrıya bunun bir rüya olması için dua ediyordu.

Kendimi bir bebek annesi gibi hissediyordum. Çoğu zaman Jimin'in odasında geçiriyordum geceyi. Onun uyumasını sağladığım zamanlar ben de uyuyordum ama en küçük hareketinde uyanıyordum. Bunları diğerlerine anlatmamam için uyarıyor beni, diğerleri de biliyor aslında ama ses etmiyorlar.

Bazı zamanlar diğerleri de kabus görüyordu onlara da koşuyordum. Kendimi bunu yapmak zorundaymış gibi hissediyorum. Çünkü bu olanların sebebi benim.

Eğer ben o gece, o sokağa girmeseydim bunların hiçbiri olmayacaktı. Hepimiz daha mutlu olacaktık. Ne babam, ne Hoseok, ne de Jungkook ölmemiş olacaktı.

Şu an saat sabah altı ve ben sadece üç saat uyuyabildim. Jimin uyudu ama hem Taehyung hem de Jin kabus gördü için onlarla uğraştım ve Taehyung'un ateşi çıktı.

Şu an ise Jimin'in odasında yağan kar ı izliyorum. Gelen ses ile arkamı döndüm, Jimin ağlıyordu.

"Ne oldu? Yine mi kabus gördüm? "

"Hayır, çok güzel bir rüyaydı. "

"O zaman neden ağlıyorsun? "

"Çünkü gerçek olmasını isterdim. "

Jimin'in sırtını sıvazladım. "Biraz daha uyu, ben de Taehyung a bakacağım. " Başını salladı ve yattı. Bende  Taehyung'un odasına gittim, uyuyordu.

Onu uyandırmamaya dikkat ederek alnındaki bezi aldım ve ateşini kontrol ettim, ateşi düşmüştü.

Taehyung'un odasından çıkıp Jin'i, Yoona'yı ve Namjoon'u kontrol ettim. Hepsi uyuyordu.

Jimin'in odasına geri döndüm, o da çoktan uyumuştu.

Telefonumu uzun süredir kullanmamıştım. Sadece annemle konuşmak için bir kaç kere almıştım. Telefonuma uzandım, bir sürü mesaj gelmiş.

- Jungkook gerçekten öldü mü?

- Sizin adınıza çok üzüldüm. Güçlü kalın!

- Jungkook gerçekten çok iyi biriydi, ölmesine çok üzüldüm.

Çoğunlukla bu tarz mesajlardı. Ama gizli bir numaradan da mesaj vardı.

-GİZLİ NUMARA-
7 DAKİKA ÖNCE...

6.15
-Şu anlık iyi görünüyorsun.
-Ama sadece iyi görünüyorsun.
-gerçekten iyi misin?
-Asıl soru, bundan sonra iyi olabilecek misin?
-Bir daha kinden sonra iyi görünebilecek misin?

6.22
Sen neyden bahsediyorsun? -

6.23
-Bak dışarıya, kar yağıyor.
-Beyaz.
6.25
-Hala dışarı bakmadın. 

6.25
Neden bakayım? -

6.25
-BAK!

Yavaş adımlarla pencereye ilerleyip dışarı baktım. Bir kadın vardı ve arkası dönüktü, yavaş yavaş önüne döndüğünde onun annem olduğunu fark ettim. İstemsizce kaşlarım çatılmıştı. Annem bana baktı ve bir anda yere yığıldı.

Bembeyaz karın üzerinde kırmızı bir kan gölü oluşmuştu.

"Anne! "

Koşarak evden çıktım ve annemin yanına gittim. Tam kalbinden vurulmuştu. Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda katili bu tarafa bakarken gördüm. Yüzüne bir gülümseme ekledi ve ucunda susturucu olan silahın üzerine üfleyip gitti.

O sırada seslerden uyanan arkadaşlarım hızla yanıma geldiler. Namjoon hemen polisi aradı. Yaklaşık beş dakika sonra polisler gelmişti.

Polislerden biri yanımıza geldi ve göz yaşlarımı silmem için bir peçete verip sordu. "Bu bayan neyiniz oluyor? "

"Annem."

Başını salladı. "Azrail parmağını size çevirmiş sanırım, son 5 ay da sizinle ilgisi olan 4 kişi hayatını kaybetti. "

Evet, bu doğru. Azrail parmağını bize çevirmişti ve kurtuluşumuz yoktu.

Hem ağlamaktan hem de uzun süredir uymamaktan dolayı yorgun olan gözlerimi kapattım ve Jin'in omuzlarında uykuya daldım.

YANLIŞ SOKAK♧ M.Y.G.Where stories live. Discover now