14 ♣ Bir Başlangıç

1K 68 3
                                    

BÖLÜME BAŞLAMADAN ÖNCE, UFAK BİR ŞEYLER SÖYLEMEK İSTİYORUM. TAMAMEN KİŞİSEL GÖRÜŞÜM. KATILMAYAN OLABİLİR, DÜŞÜNCEME KATILMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ FAKAT SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDASINIZ.

Atam,

Sen aramızdan göçeli seneler geçti, fakat acımız hala taze. Göçüşünün bizde bıraktığı yara ne kabuk bağlıyor, ne dikiş tutuyor. Kanıyor. Hiç görmediğim, fakat tanıdığım birinin yasını tutuyorum ben bugün. Sesini cızırtılı bantlardan hissettirebilen yüce insansın sen. Özledik Atam seni. Seni unutturmaya çalışanlara inat, biz hep buradayız Atam. Biz yaşadıkça seni de yaşatacağız. Çünkü biz senin torunlarınız, senin bıraktığın emanetin koruyucularıyız. "EY TÜRK GENÇLİĞİ, MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET; DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!.." sözün, biz Türk gençliğine ne kadar güvendiğini gösteriyor. Atam, Sen bizim zihnimize kazındın, altın harflerle.

Teşekkürler Atam, mirasının kıymetini bilmeyenlere inat; teşekkürler.

Olmasaydın, olmazdık.

♣ ♣ ♣

İZEL

İlk öpücüğümün üzerinden üç gün geçti, fakat Aras hala okula gelmiyor. İlk iki gün normal karşılıyorum, fakat üçüncü gün yüreğimdeki endişe tohumları birer fidana dönüşüyor. Acaba kaçıyor mu benden? Belki de yaptığına binbir pişman...

Yağız bana pek de ilgilenmediğim bir konudan bahsediyor. Benim ise aklım tamamen farklı yerlerde. Yağız da bunu fark etmiş olacak ki, "Hayırdır, uçmuşsun bugün gene." diyor.

Gülümsüyorum. "Kusura bakma Yağız. Şu sıralar biraz tatsızım da."

Bana bakıyor ve "Peki," diyor. "o halde çıkışta sinemaya giderek seni eğlendirebiliriz." 

Anılarım depreşiyor. Sinemaya gidişimiz, sonundaki yürüyüş, evimin oradaki ağacın altında yaşadığım ilk öpücüğüm...

"Hayırdır, kızardın İzel?" diyor. Gülümsüyorum. "İzel, sana bir şey sorabilir miyim?" diye devam ediyor. Başımı evet anlamında sallayınca imali imalı bakıyor ve "Acaba senin bu derdin bizim kibirli dört-gözle ilgili olabilir mi?"

♣ ♣ ♣

"Üzgünüm," diyor Yağız. "bayılacağını tahmin etmeliydim. Ama bu şüphelerimi doğruluyor, di'mi?"

Utançla başımı sallıyorum. 

"Ne yaptı?" diye soruyor bu sefer.

"Şey, bir şey yapmadı ama kafam karışık... Sanırım... Ya... Ben galiba ondan hoşlanıyorum." diye lafı ağzımda geveliyorum. "Ama sanırım o aynı şeyi hissetmiyor."

"Nereden çıkardın bunu?"

"Sanırım benden kaçıyor. Aramızda bir yakınlaşma oldu ve benden kaçıyor sanırım."

"Belki de hastadır, bilemezsin ya? Sen hastaydın sonuçta, bulaştırmış olabilirsin."

"A, bak Yağız. Bu seçenek hiç aklıma gelmemişti. Umarım öyledir."

Bu sefer Yağız'ın söylemek istediği bir şey var lakin söyleyemiyor. Kem küm edip daha sonra susuyor. "Çıkar ağzındaki baklayı..." diye mırıldanıyorum.

"İzel," diyor biraz utangaç bir şekilde. "aslında bence Aras sana karşı boş değil."

"Bunu nereden çıkardın?" diye cevap veriyorum merakla.

"Hoop, patlıcanı ye bağını sorma." diyor.

"Üzüm olmayacak mı o?" diyorum. 

Nihayet çıkış zili çalıyor ve zaten hocanın gelmemesi ile boş geçmiş olan dersimiz bitiyor. Öğrenciler dışarı akın ederken ben sıramda oturmaya devam ediyorum.

Güneş GözlüğüWhere stories live. Discover now