9 ♦ "Dedikoducu bir mahalle karısı!"

1.2K 71 7
                                    

Ona bakıyorum.

Mavi-yeşil gözlerini kocaman açmış.

On saniye kadar hiçbir şey yapmıyoruz. Sonra o hızla güneş gözlüğünü ve çantasını alıyor, daha sonra kapıdan koşarak çıkıyor.

Bir sandalyeye oturuyorum ve düşünmeye başlıyorum.

Bir gözü mavi, bir gözü yeşil... Demek bu yüzden güneş gözlüğü takıyor.

ARZU

Kim beni ziyarete gelmiş olabilir ki?

Kapıyı açınca karşımda Ege'yi buluyorum.

"Sen... Ne yüzle buraya gelirsin!"

"Şey, evinin adresini Sıla diye bir kızdan aldım. Özür dilerim. Şey için... Kahve."

"Özrünü istemiyorum. Gitmeni istiyorum. APTAL!" diyor ve kapıyı suratına çarpıyorum. Bir yandan da kapı deliğinden onu izliyorum.

"Haydaaa..." diyor. "Şu adet gününde falan mıdır nedir..." Gidiyor.

BUNLARI BANA SAYIYLA MI GÖNDERİYORLAR ANLAMIYORUM.

EGE

Kız beni kovunca gidiyorum. Ya neden bu kadar salak insan varsa beni bulur? BUNLARI BANA SAYIYLA MI GÖNDERİYORLAR ANLAMIYORUM. 

Gömleğime bakıyorum ve muhtemelen çok kötü kokuyor. Fondip yapmaya çalışırken içkinin yarısını üstüne boşaltan ergenin dramı, ne yaparsın. Bir de 18 yaşın altı barlara giremiyor diye tekel bayiden satın almak zorunda kalıyorum, onlar da rüşvet karşılığı veriyor.

Eve giriyorum. Babamın suratı. KAHRETSİN! İşte şimdi s*çtık. Bu saatlerde işte olması gerekmiyor mu bu herifin?

Suratı kızarmış ve alnındaki damar belirginleşmiş. Ups. Kötü haber. Okulda olmam gerekirdi.

Ama tek düşünebildiğim kel kafası oluyor.

Ya benim de saçlarım dökülürse lan! Uçak iner herifin kafasına, o derece.

Dikkatimi sesi bozuyor. "EGE!"

İşte şimdi gerçekten s*çtık.

ARAS

Ertesi gün okula gidiyorum. Sonunda en arkaya benim için boş bir sıra koymuşlar. Çantamı koyuyor ve yerime oturuyorum. Zil çalıyor ve öğrenciler sınıfa girmeye başlıyor. 

Arzu bugün gelmiş. İze lve o sıralarına yerleşiyor.

İzel ben yokmuşum gibi davranıyor. Herkes her zamanki gibi. Yağız arkasını dönmüş İzel'e yalakalık yapıyor, Arzu sıra altından telefonuyla oynuyor.

Kimse bana bakmıyor.

Belki de kız kimseye bir şey söylemedi.

Teneffüste İzel'in yanına gidiyorum. "Konuşabilir miyiz?" 

Yavaşça başını sallıyor ve yerinden kalkıyor. Koridora çıkıyoruz.

"E?" diyor.

"Burada olmaz. Sessiz bir yer gerek." diyorum ve yürümeye başlıyoruz. Kimya laboratuarının kapısını açıyor ve içeride kimsenin olmadığına emin olduktan sonra içeri girmesini işaret ediyorum. O içeri girince kapıyı kapıyorum.

"Ne oldu?" diyor.

"Dinle beni," diyorum tehditkar bir biçimde. Bir kıza bu kadar kaba konuşmak istemezdim fakat eğer gözünü korkutmazsam etrafa sırrımı söyler. Risk alamam. "eğer dün gördüklerini birine anlatacak olursan çok kötü olur."

Bir adım yaklaşıyorum ama o bir adım gerilemiyor. Korkmadı.

"Kötü olur derken kastım, hayatı sana zindan ederim! O minik kafanı kopartmamı mı istiyorsun! Hayatı sana zindan ederim derken ciddiyim, beni hafife sakın alma!"

"Tamam..." diye mırıldanıyor ama sesinde pişmanlık tınısı var.

Bir şeyler yanlış.

"Birine söyledin mi?" diye soruyorum temkinli bir şekilde.

Ayakkabılarına bakarak cevap veriyor. "Arzu'ya. Ama kimseye söylememesi konusunda tembihledim." 

"APTAL!" diye bağırıyorum. "O DÜRÜST MASUM GÖRÜNTÜNÜN ARKASINDA DEDİKODUCU BİR MAHALLE KARISI YATIYORMUŞ MEĞER."

"Bir anda ağzımdan çıktı..." diye savunmaya geçiyor.

"BENİM DE ELİMDEN BİR ANDA BİR KAZA ÇIKACAK GERİ ZEKALI!" diye bağırıyorum. Ağladı ağlayacak gibi duruyor.

"Özür dilerim, gerçekten istemeden oldu..." diyor ve yalpalıyor. Olamaz.

Kafasını çarpmaması için onu tutuyorum ve nazikçe yere bırakıyorum. Böyle bir şey yapmak istemezdim ama kimsenin bilmemesi gerekiyor. 

Sınıftan çıkıyorum. 

♦ ♦ ♦

Okul çıkışı yürümeye başlıyorum. Nedense içimde takip ediliyormuşum gibi bir his var. Arkamı dönüyorum.

İzel?

"Ne arıyorsun burada?"

"Özür dilerim?"

"Git buradan."

"Sen özrümü kabul edene kadar gitmeyeceğim."

"O zaman peşimde dolanmaya devam et, nasıl olursa eninde sonunda pes edersin."

Omuz silkiyor.

On dakika kadar beni takip ediyor. Karşıya geçmem gerektiği için yaya geçidinde bekliyoruz.

"Biliyor musun, özür dilemen gözlerimi gördüğün gerçeğini değiştirmez."

"Gözlerini gördüğüm için özür dilemiyorum, sırrını söylediğim için özür diliyorum."

Bu sefer ben omuz silkiyorum. Sonbaharın gelmesine tezat oluşturacak şekilde bugün acayip bir güneş vardı. Güneş gözlüğüm ilk kez işe yarıyor.

Arabalara kırmızı ışık yanınca İzel yürümeye başlıyor. Fakat kırmızı ışığı son anda fark eden ve hızla giden bir araba duramıyor. Araba ona çarpmak üzereyken İzel'i tutup çekiyorum. 

Selam arkadaşlar :) Bu bölüm geciktiği için çok özür dilerim, rahatsızlığım mağlum :( Bu bölüm öyle ahım şahım, harika, mükkemmel bir bölüm değildi biliyorum fakat bu geçiş bölümü gibi bir şey, inanın bundan sonra olaylar çok daha heyecanlı gelişecek:) Hepinizi öpüyorum, bu arada artık oy sınırı koymaya karar verdim, 9-10 vote gelince yeni bölüm yayınlanacak. Sizi seviyoruuum :* <3

Güneş GözlüğüWo Geschichten leben. Entdecke jetzt