7| Hatıraların Darağacı

15.2K 1.5K 1.6K
                                    

Yorum yaparsanız bölümler daha hızlı gelebilir, diyorum ve çekiliyorum.

Bölümün içinde piyanoyla çalınan şarkıyı medyaya koydum, merak edenler bakabilir.

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar!

[Çaykovski - Kuğu Gölü]

°°°

"Sevgiye karşılık sevgi isteyen, bu alışverişte acıdan başka bir şey elde edemez." der, Dinah Craik. Kalbime yara olan bu sözü okuduğumda sıradan bir gündü, o zaman cümlenin taşıdığı anlamı anlamayacak kadar saf ve toydum; ancak şimdi, her sabah kalktığımda ve her akşam yattığımda beynimin etten duvarlarına acımasızca kazınan bu kelimeler hissettiğim acının yanından bile geçemezdi. Yine de düştüğüm her sefer tekrar kalkmaya yetecek gücü kendimde bulduğum için şanslıydım, dizlerim kan revan içinde kalsa bile henüz avuç içlerim kanamamıştı. Lakin hissediyordum, son bir düşüş hakkım kalmıştı ve onun sonunda da avuçlarımın kanaması kaçınılmazdı.

"Taehyungie, neden mutlu olmuyorsun? Aylardır istediğin sergiye gidiyoruz işte." Jimin'in boğumlu elleri yanaklarımı avuçları içine alıp gözlerime bakmaya çalıştığında ona elbette buraya yan yan bakan Jeongguk yüzünden mutlu olamıyorum diyemezdim. "Yorgunum Jimin, dün uyumadım." Artık yalanlarım bile alışmıştı bu çaresizliğime, yine de Jimin'in masum gözleri benim sahtekâr kürelerimi delip geçerken bana duyduğu sevgi biraz olsun içimi ısıtıyordu. "Bu gece bize gel, birlikte uyumayalı çok uzun zaman oldu." Yumuşacık sesi havadaki keskin soğuğu hissetmeme müsade etmedi, ona bakarken bile sahip olduğum tek dostumun Jimin olması şaka gibi geliyordu. "Hem," dedi yaramaz bir çocuk gibi. "Bu sefer sen benim göğsüme yatarsın, ben de senin saçlarını okşarım."

"Genelde tam tersini yapmaz mıydık?" Dudaklarından minik bir kıkırtı döküldü, pembe saçları usulca alnına düştüğünde gözlerim hemen çaprazımızda çatık kaşlarla buraya bakan Jeongguk'ta takılı kaldı. Onu anlamaya çabalıyordum, henüz ona Jimin'le aramdaki bağdan tam bahsetmediğim için bu yakın hallerimizin dışarıdan nasıl gözüktüğünün ve Jimin'den hoşlandığı için de onu kıskandığını elbette anlar, anlayışla da karşılardım. Ancak biz buyduk, ileride bir gün Jeongguk'la Jimin bir adım atacak olsalar bile sırf Jeongguk'un kıskançlıkları yüzünden Jimin'den, hayatımın tek ışığından, kopamazdım.

Sert gözleri kollarını göğsüne bağladığında kasılan bedeniyle birlikte daha da kararmış gibiydi, şimdilik Jimin'in minik ellerini yanaklarımdan indirip ufak arkadaşıma naif bir tebessüm bahşettim. "Eğer göğsünüz beni taşıyacak kadar büyükse neden olmasın Bay Park?" Gülerek arkama döndüğümde Jimin'in kolları heyecanla belime dolandı, sırtıma gömdüğü yüzüyle bedenimi bir o yana bir bu yana sallamaya başladığında dişlerimi sıktım sızlayan yaralarıma karşılık. Henüz üzerinden üç gün geçmesine rağmen o gecenin hatıralarını zihnimden atamıyordum, ne Jung Hoseok'un güzel yüzünü ne de babamın acımasız darbelerini.

"Çocuklar! Lütfen herkes sınıfının otobüslerine binsin, sayımınız orada yapılacaktır." Resim öğretmenimiz Bayan Gaeul zarifliğine uygun şekilde merdivenlerden inerken tüm öğrenciler dediğine uyarak otobüslerine yönelmişti bile. Bende Jeongguk'un üzerimden çekilen bakışlarının verdiği rahatlıkla derin bir nefes alıp Jimin'i peşimden sürükleyerek sınıf otobüsüne bindik. Hiç değişmeyen kurallarımızdan biri olarak ben cam kenarına oturduğumda Jimin çoktan yanıma kurulmuş, ben oturur oturmaz da başını omzuma yaslamıştı bile.

"Neden heyecanlı değilsin?" Kısa yolculuğumuz başladığında tüm otobüsün gürültüsü bir yana Jimin'in kadife sesi doldu kulağıma. "Heyecanlıyım." diye mırıldandım, başarısız bir tebessüm dudaklarımda yer ediğinde bu sefer inanmamıştı yalanıma, çünkü dün gece başıma gelen olayı hiç yaşamamış olsaydım büyük ihtimalle üniversitenin modern sanat sergisine yaklaştığımız her an aptal gibi sırıtıyor olurdum. Bir süre konuşmadı, omzuma kafasını iyice gömüp camdan dışarıyı izlerken ben onun yansımasını seyrettim, düşünceli şekilde çatılan kaşlarının bile bu denli bir kusursuzluğa ulaşması beni tekrar ve tekrar hayrete düşürdü.

The Minus | TaekookWhere stories live. Discover now