EH 33

421 45 4
                                    

MMert: Havalimanındayım, konum atar mısın?

Pınar: Bekle, geliyorum. Nasıl olsa uykumu bırakıp bırakıp havalimanına gelmeye alışkınım.

...

Pınar arabasını çalıştırırken bir defa daha esneyince dayanamadım.

"Özür dilerim Pınar, seni uyandırmak istemedim. Ama saat daha 7, uyuduğunu düşünmemiştim."

Uzun kahverengi saçlarını arkaya savurup eliyle ağzını kapattı. Esnerken bile böyle tatlı görünmesi normal miydi?

"Önemli değil dedim ya Mert. Dün gece ödevimi yetiştirmek için uykusuz kalmıştım. Akşam film izlerken sızıp kalmışım."

Açıklamasından sonra sessizliğe gömülerek yolu takip etti ben de onun sessizliğini bozmadan öylece onu izledim.

Evine ulaştığımızda beni sade, boş bir odaya aldı. Odada büyük bir televizyon sarı bir köşe takımı dışında sadece devasa büyüklükte bir kitaplık vardı. Pınar ve onun kitap aşkı...

Kapıda hissettiğim hareketlilikle başımı çevirip tekrar montunu giyen Pınar'a baktım.

"Sanırım telefonumu arabada unuttum. Ona bakmaya gidiyorum sen de beni arasana sesini duyalım."

O kapıdan çıkarken ben çoktan ara tuşuna basmıştım bile.

Duyduğum sesle vestiyere doğru yöneldim.

"Pınar! Telefon buradaymış geri dön!"

Bağırmama rağmen beni duyacağından emin değildim. Zil sesini takip ederek telefonu aramaya başladım. Onu vestiyerin üst rafında bulduğumda gülümseyerek söylendim.

"Montunu çıkarırken yukarıya koymuş sonra unutmuş olmalı."

Pınar'ın peşinden garaja doğru giderken bir yandan da telefonu meşgule atmak için ön yüzünü çevirdim ve o yazıyı gördüm.

MMert arıyor

Yine çift M! Şüphelerim artık iyice büyümüştü, Pınar Mavi'nin bildiğim bütün özelliklerine sahipti.

Arabasının içinde telefonunu arayan arkadaşıma seslendim. Beni ve elimdeki telefonu görünce gülümsedi.

"Bulmuşsun!"

"Vestiyerde bırakmışsın."

Başını sallayarak telefonu elimden aldı daha sonra tuş kilidini açıp arama kaydını görünce yüzü beyazladı. Sanırım beni nasıl kaydettiğini hatırlamıştı.

Sessizce aynı odaya döndüğümüzde tam karşıma oturdu.

"Ee Mert, bitmek bilmeyen Pınar özleminizi neye borçluyuz? Yarın da Selim gelir herhalde ziyaretime."

İşi dalgaya almaya çalıştığının farkındaydım. Karşımda çok gergindi ama bunu yansıtmamak için olağanüstü bir performansla rol kesiyordu.

"Hakan'la aynı sebepten geldim. Ben özür dilerim Pınar seni çok yanlış anlamışım."

Omuz silkerek sıradan bir konudan konuşurmuş gibi sakince arkasına yaslandı.

"Yanlış anladığını dün fark ettik zaten. Aslında sen öyle kendinden emin konuşunca kimden bahsettiğimizi bildiğini zannettim. Komik bir toplu monolog olmuş."

Toplu monolog? Tanıdık geliyor ama çıkaramadım. Sorsam gözünde cahil görünür müyüm? Benzeri düşünceleri beynimden uzaklaştırarak asıl konuya odaklandım.

"Peki cümlenin asıl öznesi kimmiş?"

Hiç istifini bozmadan yüzündeki tek bir mimiği bile oynatmadan mavi gözleriyle gözlerimin içine bakarak "bilmesen de olur" dedi. Bunca zaman hiç bir şey anlamamam çok normalmiş benim. Onca ipucuna rağmen hala tereddüte düşürüyordum.

"Her neyse ben tekrar özür dilerim bilmeden kalbini kırdım belki de sevdiğin çocuğun sevgilisi bile yoktu. Ben Neva ile Hakan'ı kastetmiştim."

Gözlerini devirerek "anladım Mert" dedi uzatmamı istemediğini gösteriyordu. "Kendime kahve yapacağım sen de ister misin?"

Onu onayladıktan sonra telefonumu elime aldım bu gün bu konu açığa kavuşmalıydı.

...

Bombayı ortaya bırakıp patlatmadan kaçan yazar yapmışlar!!!

Evet evet; evet_obenim

Aptal Karahindiba Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin