25

1.7K 132 0
                                    


Ben saçlarımın ucundaki kırıkları farkettiğimde 9. Sınıftaydım. O yaşıma kadar kırık nedir bilmiyordum çünkü saçlarımın önemsemiyordum hiç.

Onları önemsemeye başladıktan sonra bile çok bir şey değişmedi aslında. Hala bir top karaçalı gibi başımda öylece duruyorlardı.

Ama Selim, o kızı saç teline kadar sevdiğini söylemişti bana. Hangi kız böylesine bir sevgiyi geri çevirebilirdi ki, özellikle seven kişi Selimken...

Neva gece beni aramış, bilinmeyenin bana laf taşıması olayını zekice çözdüğünü söylemişti. Ve sonunda da bombayı patlatmıştı. Ona göre abisinin sevdiği kız bendim!

Bu durumun ihtimali bile elimin ayağımın titremesine yol açmıştı, Neva'yla konuştuğumuzdan bu yana düşünemez bir haldeydim.

Ya Selim'in saçının teline kadar sevdiği kız bensem?

Evet kendime çok güvenmiyordum ama Neva'nın beni boş bir hayale süreklemeyecek kadar düşünceli bir arkadaş olduğunu biliyordum.

Selim'in yüzüne direk onu sevdiğimi söyleyemezdim. Ben de bilinmeyen olarak ona işaretler vermeye karar verdim. Böylece ben olduğumu anlar ve seviyorsa yanıma gelirdi.

Notebookumu yanıma alarak 12 Fen Cye doğru yürüdüm. İçimde onu görecek olmanın sevinci, kalbimde beni seviyor olma ihtimalinin heyecanı vardı.

Karahindiba: Selamını aldım.
Ama ben sandığının aksine orada burada dedikodunu yapan biri değilim

Selim: Özür dilerim
Neva anlattı, hepsi onun suçuymuş

Karahindiba: Aslında Neva'nın da suçu değil
Sadece bilmediğin ufak bir detay var

Sadece şunu bil kimseyle oturup dedikodunu yapmıyorum!

Selim: Tamam tamam minik Karahindiba
Sinirlenme, hatamı anladım

Başımı notebookdan kaldırarak telefonuna gülümseyen Selim'e baktım, sanırım bilinmeyeniyle konuşmak hoşuna gidiyordu. Bu durum istemsizce beni de gülümsetti.

Karahindiba: Kim olduğumu merak etmiyor musun?
Yani artık etmiyor musun? İlk zamanlarda oldukça ısrarcıydın kimliğimi sorgulamakta

Selim: Hala merak ediyorum tabiki
Sadece bu duruma alıştım o kadar

Karahindiba: O zaman sana ufak ufak ipuçları vereyim, kimbilir belki beni hatırlarsın

Selim: Seni tanıyor muydum?

Karahindiba: Bir zamanlar, çok iyi arkadaştık.

Selim: Garip,  benim hiç yakın kız arkadaşım olmadı
Nisan dışında

Adımı anmasıyla heyecanlandım. Telefondan başını kaldırıp bana bakınca göz göze geldik. Her zamanki gibi masanın üzerinde duran telefonuma baktı. Kaşlarını çatarak tekrar telefonuna döndü.

Karahindiba: O zaman ilk ipucu bu olsun.
Bir zamanlar beni çok iyi tanıyordun Selim.

Selim: Nisan demişken onları Muhammed ile gördüm dün
Sanırım sonunda sevdiğine kavuştu ha?

Karahindiba: Ne?

Selim: Ne demek ne?

Karahindiba: Hayır aptal, Muhammed'i seven kişi Eylül'dü.
Ve evet Eylülle Muhammed sonunda kavuştular.

Selim: Bence de o çocuk aptal 😀😀😀

Yüzünün sırıtan emoji gibi görünmesine bakarsak Selim şuan gerçekten çok mutluydu. Acaba bunda Muhammed ile benim aramda bir şey olmadığını öğrenmesinin etkisi olabilir miydi? Neva haklı mıydı? Sevdiği kişi ben olabilir miydim?

Sultan Hocanın adımı anmasıyla daldığım düşüncelerden çıktım, sahi bu hoca ne zaman masasından kalkıp yanıma gelmişti ki?

-Dün bahsettiğin videoyu açsana Nisan izleyelim.

Açık olan whatsappı mahçup bir şekilde kapatarak arama motoruna tıkladım ve videoyu açtım ama notebookun sesi kısık olduğu için izleyemedik. Notebooku sessiz modadan çıkardıktan sonra Sultan Hoca memnun bir ifadeyle gülümsedi.

"Bu deneyi beğendim, çok da basit üstelik. Bunu da ekleyelim Nisan."

Masasına geçerek ajandasını aradı ama bulamadı. Beni öğretmenler odasına gönderirken notebookumun sesini açık bıraktığımın farkında bile değildim.

Aptal Karahindiba Ve DiğerleriWhere stories live. Discover now