0.7

2.7K 226 82
                                    

***Dayanamadığım için HunHan çiftinede yer vereceğim hikayede 😂😂 iyi okumalar lütfen oy vermeyi unutmayın ♥️♥️♥️♥️***

Kyungsoo günlerdir Jongin'i görmezden geliyordu. O gün gördükleri büyük ihtimalle gerçek değildi. Hayır gerçek olamazdı. Deli saçmasıydı sadece!

"Neyin var senin?" Baekhyun ona garip garip bakıyordu.

"Bir şeyim yok."

"Emin misin? Yarım saattir seni izliyorum ve yüzünün girdiği şekilleri saymaktan yoruldum."

"Ben eğleniyorum ama" Luhan otuz iki diş sırıtarak yorum yaptı.

Her zaman ki gibi yemekhanedeydiler ve Kyungsoo düşünmekten yiyemiyordu. Jongin'in kendisine doğru baktığını hissetmişti. Onu görmezden geldiğinden beri bunu her gün her saat hissediyordu.

"Hu-huuu senin deli oğlan buraya bakıyor." Baekhyun fısıltıyla söylemişti.

Kyungsoo umursamadı. Baekhyun'a sadece omuz silkti. Bir anda kendisini yavaşça ona bakarken buldu. Jongin'in göz rengi değişmişti. Sinirli olduğu belli oluyordu.

Hızlıca kafasını çevirdi. Oysaki ona doğru bakmak, o bakışları görmek hiç aklında yoktu. Sürekli hiç aklında yokken yaptığı şeyler onu Jongin'e çıkarıyordu.

Örneğin, yolda giderken bir anda yolunu değiştirme kararı veya lavabo ihtiyacı olmasada lavaboya gitmesi gibi.

Kyungsoo son kez yemeğine bakıp derin bir iç çekti. "Ben gidiyorum."

Sınıfa doğru yola koyuldu. Boş sınıfların önünden geçerken bir anda kendini o sınıflardan birinde buldu.

Ağzını büyükçe bir el kapatmıştı. Sınıf hafif karanlık olmasına rağmen karşısındakinin Jongin olduğunu anlamıştı. Bu gözleri görüp yinede onu tanıyamamak ne mümkün?

"Ne yapmaya çalışıyorsun Soo?"

Jongin yavaşça elini çekip yandan kapıya doğru uzattı. Kapıyla Jongin'in arasında kalmıştı ve Jongin kollarını iki yandan da uzattığı için kaçamıyordu. Sesi gözleri kadar soğuk ve sert çıkmıştı.

"Asıl sen ne yapıyorsun Jongin?" Kendi sesininde en az onun ki kadar sert çıkması için uğraştı.

Jongin'in gözlerinin rengi dahada değişmeye başlamıştı. Kırmızıya dönüyordu yavaş yavaş. Bir anda yumruğunu kapıya geçirince, Kyungsoo küçük bir çığlık atmıştı ve korkudan titriyordu.

Jongin'e bakamıyordu.

"Beni görmezden gelemezsin Soo. Anladın mı?"

Kyungsoo korkudan kafasını sallamıştı. Bir anda nasıl bu kadar değişebildiğini anlayamamıştı.

"Bana bak Soo." Sesi az öncekine göre daha yumuşak çıkmıştı. Ama yine kafasını kaldıramıyordu Kyungsoo.

"Bana bak dedim Soo." Sabrı tükeniyormuş gibi konuştu Jongin.

Yavaşça kafasını kaldırıp baktı Kyungsoo. Gözleri yavaş yavaş eski haline dönüyor, bakışları yumuşuyordu.

"Ne oldu sana birden Jongin?" Fısıltıyla yakın çıkmıştı sesi ama Jongin'in duyabileceğini biliyordu.

"Beni kendinden uzak tuttun Soo. Beni görmezden gelemezsin."

"Neden?" Kyungsoo anlamıyordu, hemde hiç.

"Çünkü senden ayrı kalırsam bir canavara dönüşürüm."

***
Luhan, okul çıkışı kendini o kadar yorgun hissediyordu ki tek hayali eve ışınlanmaktı.

Bunu yapamayacağını bildiği için kestirme yolu tercih etti. Yolda ilerledikçe, yol dahada kararıyordu. İleride birkaç kişiyi görünce içini huzursuzluk kapladı.

"Siktir." Adımlarını geri geri attı buradan çıkmak için.

Arkasını döndüğünde de bir grubun kendine doğru geldiğini gördü. Şimdi huzursuzluk yerine korku kaplamıştı içini.

"Yolunu mu kaybettin güzelim?"

Elinde içki şişesiyle kendine doğru gelen adam bağırmıştı. 

"Öyleyse ben sana doğru yolu göstereyim." Adam pantolonunu açmaya başlamıştı.

Luhan korkudan ne yapacağımı bilmiyordu. İki grupta üstüne doğru geliyordu.

Bir adam onu iki kolundan da tutmuştu. Arkasından saçlarını kokluyordu. "BIRAK BENİ!"

Luhan ne kadar çırpınırsa çırpınsın bir türlü kurtulamıyordu. Diğer adam pantolonunun açmış Luhan'a doğru geliyordu.

"İMDAAAT BİRİ YAR-"

Ağzını başka bir el kapatmıştı. Gözyaşları yüzünden süzülürken bir yandandan da bir umut çırpınıyordu.

Herkes gülüp eğleniyordu.

Bir anda onu sımsıkı tutan eller yok olunca kendini yerde buldu Luhan. Etrafta ki gülüşmeler kesilmişti. Korkudan gözlerini açıp ne olduğuna bakamıyordu.

Birinin ona yaklaştığını duyuyordu. Adımları tam olarak Luhan'ın yanında durmuştu.

"Senin çok cesur olduğunu düşünmüştüm. Beni yanılttın."

Luhan sesi tanımıştı. Bu ses, ormanda onların önünü kesen sesti. Yavaşça gözlerini açtı.

Karşındaki adam gülümseyerek elini uzattı. Luhan, eldiven giymiş olan eli tuttu.

Adam ona kalkarken yardımcı oldu. Luhan etrafa göz gezdirince hiç kimseyi görmedi. "Ne oldu burada?"

"Beni görünce hepsi gitti." Adam omuz silkmişti. Luhan adamı biraz süzdü.

Siyah saçlarına zıt bembeyaz teni vardı. Saçları geriye doğru özenli bir biçimde taranmıştı. Çene hattı oldukça keskin ve belirgindi. Siyah gömlek, siyah pantolon siyah ayakkabı birde siyah eldivenleri vardı.

"Beni süzmen bittiyse gidelim mi?" Adam ona yandan bir gülüş atı ve kolundan tutup sürüklemeye başladı.

"Nereye götüreceksin beni?" Luhan arabanın yanına geldiğinde sordu.

Adam ona arabanın kapısını açtı. "Evine."

Luhan tereddüt etsede arabaya bindi. Tek istediği şey eve gitmekti.

Luhan bindikten sonra adamda bindi arabaya ve yola koyuldu.

"Kimsin sen?" Luhan merakına yenik düştü. "Bizim önümüzü ormanda neden kestin?"

"Neden bu kadar meraklısın Luhan?"  Adam gözünü yoldan ayırmadan cevap verdi.

"Adımı nereden biliyorsun?"

"Bir soru daha.." adam hala ona dönüp bakmıyordu.

Luhan kendi evini görünce ağzı açıldı. Evini tarif ettiğini sanmıyordu.

Adama dönüp, tekrar soru sormayı düşünürken yüzlerinin aşırı derecede yakın olmasını beklemiyordu.

Hemen çekti kendini. Adam güldü.

"Eğer nasıl geldiğimizi soracaksan, sorma."

"Ama merak ediyorum! Kimsin sen!"

Adam kahkaha attı. Eliyle Luhan'ın çenesini yumuşakça tuttu. "Benim küçük geyiğim neden bu kadar meraklı?"

Luhan eldivenden dolayı rahatsız oldu ve kendini geri çekti. 'Kim yazın eldiven takmaya gerek duyar ki?' diye düşündü. Kollarını göğsünde bağlayıp önünde döndü.

"Beni tatmin edecek bir cevap verene kadar arabadan inmeyeceğim!"

Adam Luhan'a uzun uzun baktı. Luhan'ın sinirli ve ciddi sandığı duruşu, ona göre istediği oyuncağı alamayan bir çocuğun duruşuyla aynıydı.

"Sanırım sana aşığım Luhan."

WOLF // KaiSooUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum