1.4

2.2K 191 52
                                    

***Beklettiğim için çok özür dilerim. Umarım beğenirsiniz ♥️***

Bayan Do, market alışverişi bahanesiyle evden çıkıp çocukları baş başa bırakmıştı.

Jongin Kyungsoo'dan bir cevap beklemeden yanına oturmuş ve resimlere bakmaya başlamıştı. Kyungsoo'nun sinirli ve meraklı bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu.

"Ne işin var burada Jongin? Neden geldin?" Kyungsoo gözlerini onun üzerinden ayırmadan sordu.

"Senden ayrı kalamayacağımı söylemiştim." Jongin hala resimlere bakarken söyledi. "Ayrıca köpeğini evde tek başına bırakman çok büyük bir sorumsuzluk."

Kyungsoo bir anda resim albümünü Jongin'in elinden aldı. "Luhan ona bakacak. Onu tek başına bırakmadım!"

"Öyle olsun."

Kyungsoo, annesinin getirdiği limonatayı alıp içen çocuğa hayretle bakıyordu. "Neden buradasın Jongin? Sana ormanda net konuştuğumu hatırlıyorum."

"Yinede aklında onlarca soruyla tek başına bırakamam seni." Jongin Kyungsoo'nun gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Merak ettiğim bir şey yok. Şimdi gidebilirsin."  Kyungsoo ayağa kalkarken konuştu.

"Soo neden bana karşı böylesin?" Jongin onun bileğini yumuşakça tutarak sordu. Onu kızdırmak istediği son şeydi.

Jongin Kyungsoo'dan tepki almayınca, cesaretlenerek onu biraz daha çekmek istedi.

Kyungsoo aniden bileğini ondan kurtardı ve sinirli bakışlarını ona yöneltti. Bu sefer bakışları daha farklıydı.

"Bir de bunu soruyor musun pişkin pişkin?!"

Jongin tepkisine biraz şaşırsada hak ettiğini düşündü. Yaptığı her şeyi, Kyungsoo'nun düşündüğü her şeyi biliyordu ama bunu şimdi söyleyemezdi, henüz değil.

"Lütfen bana hatamı söyle. Telafi etmek istiyorum." Jongin son derece sakin kalarak söyledi.

"TÜM HATA SENSIN! BIR ANDA HAYATIMA GIRIYORSUN, KENDINI SEVDIRIYORSUN, SONRA GÖREV ICABI YANIMDA DURDUĞUNU, BENIM HAYATIMI BOKA ÇEVIREREK HAYATTA KALMAYI GARANTILEDIĞINI SÖYLÜYORSÜN!!"

Kyungsoo nefes nefeseydi. Gözlerinden alev çıkarmış gibi karşındakine bakıyordu.

"Aslında tam olarak öyle söylemedim."

Kyungsoo, Jongin'in cevabına bir çığlık atıp eline gelen ilk şeyi devirdi. Hala Jongin'in nasıl bu kadar rahat, küstah olduğunu anlayamıyordu.

"Eğer sen yaşarsan, bende yaşarım. Senin hayatın benim hayatım. Ve bunun verilen görevle hiçbir alakası yok."

Kyungsoo duyduklarıyla hemen Jongin'e döndü. "Neden bu olmak zorunda? Bana sadece bir tane mantıklı şey söyle!"

"Bana yeniden güvenmeden söylemeyeceğim. Ne zaman benden nefret etmezsen, biraz bile güvenirsen, o zaman söyleyeceğim."

Kyungsoo birkaç adım attı Jongin'e doğru. "Senden nefret etmemim sebebi de, sana güvenmememin sebebi de sensin. Senin yaptıkların yüzünden böyle. Değişmesi gereken sensin."

Jongin, bir anda kalbine bıçak saplandığını hissetti. Bu hissin Kyungsoo'ya ait olduğunu sanmıyordu. Bu acının yanında ondaki öfkeyi de hissedebiliyordu. Acı ise sadece Jongin'e aitti.

Bir süre ikisi birbirine baktı. Bu bakışmayı kapıyı açan bayan Do bozmuştu.

"Siz iyi misiniz?" Bayan Do'nun gözleri bir Kyungsoo'ya birde Jongin'e gidip geliyordu. Daha sonra yerde kırılmış olan sandalyeyi gördü.

WOLF // KaiSooKde žijí příběhy. Začni objevovat