28. Bölüm

377 86 14
                                    

Ertesi gün Güney dersten sonra Serkan'la buluşacaktı. Kafeye girdiğinde Serkan ondan önce gelmiş cam kenarındaki bir masada oturuyordu.

Güney:

"Kardeşim.."

Serkan hemen kalkıp Güney'e sarıldı.

"Kardeşim.. hoşgeldin."

Güney:

"Çok bekletmedim değil mi? Ders geç bitti anca çıkabildim."

Serkan:

"Yok yok otursana."

Dakikalar sonra Güney ve Serkan çaylarını içip sohbet ediyordu.

Güney:

"Oğlum deli oluyorum Songül o çocuğa öyle baktıkça... Benimle arasında hep görünmeyen duvar varken onunla öyle görmeye dayanamıyorum."

Serkan:

"Valla kusura bakma kardeşim ama zamanında sen Defne'yle sevgiliyken aynı şeyleri o kız da yaşıyordu."

Güney oflayarak çayından bir yudum aldı.

"Pişmanım.. ya kandırdı Defne resmen. Ama Songül bunu anlamak istemiyor."

Serkan:

"Anlıyor ama unutamıyor bence yaşadıklarını. Ayırca Defne'ye inanmış olmanı kabullenemiyordur."

Güney elini saçlarının arasından geçirdi.

"Her gün gözümün önünde... Ama yaklaşamıyorum bile. Şu proje sayesinde biraz yalnız kalabildik. Onda da sürekli aramızdaki mesafeyi hatırlatıyor."

Serkan:

"Konuştuğuna şükret bence."

Bu sırada Güney birkaç masa ilerde oturan Ali'yi gördü. Karşısında bir kız vardı ama Songül'e benzemiyordu.

Güney:

"Ne yapıyor lan bu?" dedi sinirle.

Serkan:

"Kim?"

Güney:

"Ali.. Songül'ün sevgilisi. Baksana başka bir kızla oturuyor."

Serkan arkasını dönüp Güney'in baktığı tarafa baktı.

"Lan Eylül değil mi o?"

Güney kaşlarını çatmıştı.

DİLHUNWhere stories live. Discover now